Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Erozyon Kavramı!

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Gerçekte ‘erozyon’ coğrafi bir kavramdır!
Bu kavram günümüzde sıklıkla,
Sosyal, Kültürel, Siyasi ve Ekonomik hayatımızda da kullanılır olmuştur.
Sözlükte Erozyon, “Toprağın, su, rüzgâr vb. tabii kuvvetlerin tesiriyle aşınması”
Toprağın, ‘verimsizleşmesi…’  Ve neticede, ‘çölleşmesi…’
Siyasette, ‘erozyon…’ vardır!
Sosyal hayatta, kültürde ve ‘ahlak da erozyon’ vardır!
Ekonomi de, ‘erozyon’ vardır!
Erozyon bir bakıma, ‘değerlerin’ aşınmasıdır!
Toprak nasıl, ‘çölleşiyorsa…’
Gönüller de, ‘çölleşebiliyor…’
Biz bunun adına, 
Siyasette de, Sosyal hayatta da, Ekonomide de,
“Yozlaşma…”
“Kirlenme…”
“Kokuşma-Çürüme…” isimlerini veriyoruz!
“Erozyon…” ve “Değerlerin Korunması” arasında; bütünleyici bir bağ kurarız!
Günümüzde, bir kavramı daha sıklıkla kullanırız,
“Nitelikli/ faziletli/erdemli insan…”
“Nitelikli/ faziletli/ erdemli toplum…”
“Nitelikli/ faziletli/ erdemli şehir…”
İnsandan topluma doğru bizim aradığımızda,
Geleceği, ‘değerler’ üzerine bina etmektir.
Kur’an Sahabe ‘den bahsederken şöyle buyurur;
“Siz insanların iyiliği için meydana çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz.
İyilikleri yayar, kötülükleri önlersiniz, çünkü Allah’a inanırsınız” (Ali İmran, 110)
Nitelikli insan tarifinde, 
Bizler, “takva sahibi” insanı görmekteyiz!
Onlar için, “iyilikleri emreden, kötülüklerden men ‘eden” insanlarda diyebiliriz!
Bilumum değerlerini koruyan toplum için ne deriz;
Tıpkı, “verimli topraklar…” misalinde olduğu gibi!
A’raf Suresi 58 ayette şöyle buyrulur; “(Toprağı) iyi olan beldenin bitkisi, Rabbinin izniyle (güzel) çıkar. Kötü olanın ise ancak zor çıkar.(çıksa da pek faydası olmaz) Şükreden bir kavim için ayetleri böyle açıklıyoruz”
Müfessirler ne diyorlar, mü ‘minin kalbi münbit arazi, kâfirin ise çorak arazi gibi…”
Münbit arazi sürekli, ‘mahsul verir…’  Ürünü boldur, bereketlidir!
“Yardımlaşan” bir toplum, sosyal anlamda da, ‘bağları güçlü’ bir toplumdur!
İnancımız ne diyor; “Komşusu açken tok yatan benden değildir!”
İnancımız ne diyor,
“Birbirinizi sevmedikçe, hakiki imana sahip olamazsınız!”
Namaza durduğumuz o safların, manevi atmosferini hiç düşündünüz mü?
O saflarda, ‘duru bir yöneliş’ vardır!
Toplumun, ‘kötülüklerden arındığı…’ bir keyfiyet!
Artık, fert olarak, aile olarak, toplum olarak, 
Nerelerde, ‘olmamız gerektiğini…’ sorgulayarak,
Kendimize, ‘yeni bir yol haritası…’ çizeceğiz!
Şunu gayet iyi bilmekteyiz ki, Kur’an da, bütün işaretler mevcut!
Ayet, “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!”
Bizlere, ‘olmamız gereken yeri ve yolu’ gösteriyor!
İstanbul’un fethiyle ilgili, “Hadis…” etrafında da yoğunlaşalım!
İstanbul’u, “fetheden kumandan…”
İstanbul’u, “fetheden asker…”
O fethi hazırlayan, “insan portreline…” müjdeler var. 
Asrımızı, asrımız insanını; O, ‘fetih iklimine…’
O, ‘fetih şuuruna…’ O, ‘fetih porteline…’ taşımalıyız!
İbrahim Suresi 24-25-26 ayette de şöyle buyrulur;
“Görmedin mi, Allah nasıl bir misal getirdi; güzel bir sözü (kelime-i tevhidi), kökü (yerde) sabit, dalları ise gökte olan güzel bir ağaç gibi (kıldı).”
“(O ağaç) Rabbisinin izni ile her zaman meyvesini verir. Ve Allah, insanlara böyle misaller getirir. Umulur ki ibret alırlar.”
“Kötü bir sözün misali ise, yerin üstünden, yerin üstünden koparılmış, kötü bir ağaca benzer ki onun için bir sebat yoktur.”
Bizlerden istenen, ‘hamiyetli bir duruş’ ve tabi ki, “Kur’an ahlakı!” 
Bütün sıkıntılara, meşakkatlere, zorluklara karşı, ‘en hayırlı elbise’  bizler için de manevi koruyucu bir zırh olan, ‘takva elbisesi…’ 
“Erozyon Kavramı…” bizlere maddi ve manevi manada/ anlamda uyarıcı ‘yol işaretlerini’ göstermektedir.  
 

Yazarın Diğer Yazıları