Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Cumhuriyetin Kıymetini Bilelim

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Bahtiyar Vahapzade ne diyorlar, “geçmişine taş atanın, geleceğine
gülle atarlar!”
Daha yakın geçmişine o kadar çok taş atanlar oldu ki, aman Allah’ım diyorsunuz!
“Biraz Edep Yahu!”
Hiç değilse bu milletin her biri, ‘içli romanı…’ olarak ifade edilen,
‘türkülerini…’ okuyunuz!
“Çanakkale, Kırım, Kerkük, Yemen, Sarıkamış…”
Yahya Kemal’in, “Türk Ordusuna ithaf ettiği şiiri…” biliyor musunuz?
“Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi.
Senin uğrunda ölen ordu, budur yâ Rabbi.
Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,
Galip et, çünkü bu son ordusudur İslâm’ın.”
İstiklal Savaşı, “Mondros Mütarekesi’nden (30 Ekim 1918), Mudanya
Mütarekesi’ne (11 Ekim 1922) kadar bu milletin topyekûn olarak
verdiği, ‘var olma veya yok olma…’ savaşıdır.
Bu savaşın kalbi, mili iradenin tecelli ettiği yer olan TBMM’sidir.
Bu meclis öyle bir meclis ki, “Hacı Bayram Veli Camii’nde kılınan Cuma
namazını müteakip büyük bir coşkuyla, erdemli duruşla, dualarla açılan
bir Meclistir!”
İstiklâl Mücadelesini bir fiil yöneten bir meclistir.
O sebepledir ki bizler, TBMM’ne, “Gazi Meclisi…” diyoruz.
Anadolu’nun dört bir yanında, Milli Mücadelenin ruhunu taşıyan
basınına da, “Gazi Basını…” diyoruz… O Mecliste, ‘bir milletin destanı
yazılmıştır…’ O destanı inkâr etmek, ‘milletini inkârdır’
Harput’ta metfun, asrın büyük âlimi İmam Efendinin yol arkadaşı,
TBMM’sinde bu milleti temsil eden ilk vekillerden Dede Nüzhed ’in,
Gazi Kemal Atatürk’e ithaf ettiği şiiri lütfen okuyunuz. Bu şiirin
sadece dört mısraını sizlerle paylaşmak istiyorum;
“Tarihte ser-varaktır, ser safha-yı cemalin.
Kandil-i nûr-i haktır; ey Mustafa, kemalin.
Estikçe bad-ı nusret, İslâm’a geldi kuvvet,
Verdi semaya ziynet, mevci kızıl hilâlin.”
Şiirin son dört mısraı da şöyle;
“Sende o hüsn-i niyet, bende bu dua varken,
Hangi teres bükermiş, ol kadd-i nev-nihalin?
Nüzhet, dilin dolaşmış, giysû-yi dil şikâre;
Ol ukdeyi çözer mi, bu nazm-ı bî-mealin?”
Cumhuriyetin İlanında, 2. Meclis’te yer alan vekillerden milletin
hafızasında yer alan isimleri sizlerle paylaşmak istiyorum;
“Mustafa Kemal Atatürk, Ali Fuat Cebesoy, Ziya Gökalp, Cevat Çobanlı,
Refet Bele, Fevzi Çakmak, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Rauf Orbay, Kazım
Karabekir, Fethi Okyar, Fahrettin Altay, Celal Bayar, Mehmet Emin
Yurdakul, Refik Koraltan, İsmet İnönü, Şemsettin Günaltay ve Yahya
Kemal Beyatlı…”
Sezai Karakoç’un güzel bir sözü var; “inkâr tutsaklık, inanç özgürlüktür!”
Tarihi inkâr edenler ve hele de, kendi aslını inkâr edenlere, Hz.
Ali’nin sözünü paylaşalım;
“Aslını inkâr eden haramzadedir!”
Cumhuriyetin büyük bir nimet olduğunu bizler nerede/ veya nerelerde yaşıyoruz;
İşte, “Gazze’nin başına gelen büyük felaket…”
İşte, “Büyük Medeniyetlerin beşiği Doğu Türkistan’daki, soykırım vahşeti…”
Yetmiş yıl boyunca Kızıl Rusya’nın esareti altında yaşayan Azerbaycan
Türk’ünün gönül dünyasında yer alan Bahtiyar Vahapzade’nin, “Ezan
Sesleri…” isimli şiiri yürekleri titretir;
“Bu dagı, bu dashımın ilden beri
Vetene çevirdi ezan sesleri
Ne imish göresen ne deyir o ses
Goylere tushlanan o gaip nefes
Nedir o sesteki ezemet keder
Genişlik sonsuzluk enginlik geder
Yerleri goylere bağlayan direk
Goyleri yerlere indiren dilek”
İbni Haldun, “Her akıl, gücünün yetmediği ve idrak edemediği şeyleri
inkâr eder.”
İnancımız ne diyor, “Onların işleri kendi aralarında şura iledir!”
Peki, ‘şuraya ihanet edenlere…’ ne dersiniz?
Hz. Ali (kv.), “Bilmediğiniz sözü söylemeyin. Çünkü; gerçeğin çoğu,
inkar ettiğiniz şeylerdedir!”
Bilerek gerçeği gizleyenler/ veya inkâr edenler, ‘gaflet, delalet ve
hatta ihanet içindedir’
O gaflet uykusunda olanlara ne deriz;
“Bak ibret al yere düşen yaprağa
Eskiden o da bakardı yukarıdan toprağa!”
Gaflet insanı öyle bir savurur ki, toprak bile seni kabul etmez!
İmam Gazali, “Hak olanı inkâr etmek zayıf akıllı kimselerin tuttuğu yoldur!”
Bahtiyar Vahapzade’nin kaleme aldığı, “Gülistan” isimli şiirini
okuyalım. O şiir, “Gülistan antlaşmasıyla İran ve Rusya Azerbaycan
halkının yaşadığı felaketleri anlatır..."
“Esaret odunda bişdi neslimiz,
Azadlıq eşqine yandıq yahıldıq
Çatıb azadlığa, bu mebedde biz,
Şükür namazını gıblesiz qıldıq.”
Her zaman için söylerim, “dürüst, samimi, içten, sağduyu sahibi olalım!”
Dilimize, kültürümüze, tarihimize, ecdat hatıralarına sahip çıkalım!
Cumhuriyet bu milletin yüreğinde ışıldayan bir okuldur.
Bu okul bir bakıma kendi içinden erdemli insan yetiştiren irfan ocağıdır.
Bu ocakta bizler el ve gönül birliğiyle birlik ateşinin sürekli tutuşturacağız!
Bulunduğumuz yer ne olursa olsun, ‘sorumluluklarımızı bileceğiz’
A’raf Suresi 155 ayette şöyle buyrulur;
“İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helâk edecek misin?”
Allahuekber… Allahuekber…

Yazarın Diğer Yazıları