Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Çevre Hepimizin

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

“Çevrem çiçek, renk renk bahar olsun
Sevgi ruhumda esen seher olsun
Dost ol toprağa, ağaca, doğaya;
Doğa bizi birleyen değer olsun
Dağ, ova yeşil, yolum uygar olsun!”
Bir söz vardır; “Doğa/ veya çevre bekçi ile değil, sevgi ile korunur”
Rahmetli Barış Manço; “Çevre, çevrecilere bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir!”
Çevre, bütün varlığıyla/ değerleriyle hepimizin… Korunması bağlamında,
‘kırmızıçizgimiz’ olarak sürekli düşünmüşümdür.  Falih Rıfkı Atay,
“Her yıkıntı onarılabilir, doğanın yıkıntısı asla!”
Düşünüyorum da, bizim toprağa, suya, havaya, içerisinde yaşadığımız
doğaya dostluğumuz ne kadar samimi?
Çevrenin/ veya Doğanın katili insandır!” Uygar/ veya medeni bir millet
olmanın yolu da, ‘doğanın bilumum korunmasından geçer’
Toprağın kirlenmesi, suyun kirlenmesi, havanın kirlenmesi… Bunun
faturasını kim/ veya kimler ödüyor, “İnsanoğlu kendi canıyla ödüyor!”
Erzincan Ilıç’da olanlar… Sebep ve sonuçları itibariyle hepimizi
korkutuyor… Fırat Havzası bir bakıma, ‘üzerinde kurulan barajlarıyla
birlikte…’ ülkemizin can damarı su havzasıdır.
Fırat İçin neler yazmıştık; “Fırat Anadolu’dur,/ Şefkatin damlayan
gözyaşlarıdır/ Fırat’ta kana kana içtim zamanı/ Fırat’ta dinledim, bin
bir cennet masalını/ Fırat’ta sevdim; hoyratı, miniyi, ninniyi/
Fırat’ta tanırsınız,  şairin ruh güzelliğini/ Şiirin ihlas gücünü,/
Fırat’ta başlar,/ Türk’ün Anadolu’ya sadakat yolculuğu!”
2022 yılında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Maden İşleri Genel
Müdürlüğü’nce, “5.039 adedi arama, 9.949 adedi işletme ruhsatı olmak
üzere toplam 14.998 adet maden ruhsatı verilmiş…”
M.İ. Genel Müdürlüğü kayıtlarında, “51 yabancı ortaklı şirket
bulunuyor!” Ülkemizde, “77 çeşit maden çıkarılmakta…” Sadece, ‘bor
minerallerinin dünya rezervlerinin yüzde 72’sinin Türkiye’de
bulunuyor”
Bizim çevreyle olan bağımız, “üzerinde titrediğimiz vatan
coğrafyasıdır!” Her karış toprağında, ‘şehitlerimizin kanı…’
bulunmaktadır. O sebepledir ki, ‘vatan sevgisi imandandır’ Vatan
Coğrafyasının her karışını büyük bir nimet biliriz…
Her yıl, 05 Haziran 2024 gününü, “Dünya Çevre Günü!” olarak idrak
etmeye çalışırız.
05-11 Haziran 2024 tarihleri ise “Çevre Koruma Haftasıdır!”
Ülkemizde,  ‘Çevre’ kavramı ancak 1970’li yıllardan sonra giderek önem
kazanmaya başladı.
1972 yılında İsveç’in Stokhol kentinde yapılan BM Çevre Konferansında,
alınan bir kararla
5 Haziran günü, “Çevre Günü” olarak kabul edilir. Bizde ise 1920
tarihinde kurulan “Bayındırlık bakanlığı” 13 Ekim 1923 tarihinde,
“İmar ve İskân Bakanlığı…” 29 Haziran 2011 tarihinde, “Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı” ismini alır.  Günümüzde, ‘Çevre’ ve ‘Şehircilik’
birlikte anılmaya başlanılır.
Doğa hepimizin… “İnsanda arz gibidir…” sözü o kadar önemlidir ki…
Mü’minun Suresi 12. Ayette ne buyruluyor; “Andolsun ki biz insanı
çamurdan süzülmüş bir hülasadan (özden) yarattık” İfademizi
tekrarlıyorum, “şu beden de arz gibidir!” Vücudumuzu nasıl koruyorsak,
arzı da/ yerküresini de aynı şekilde koruyacağız! Bu bir şuurdur… Bu
doğal bir reflekstir…
Hayatı öğrenelim… Kâinatın nasıl tezyin edildiğini öğrenelim…
Anasır-ı Erbaa, ‘dört öğe’ ‘dört element’  ‘dört güzeller’ demek.
Toprak, su, hava ve ateş…
Yerkürenin oluşumunu sağlayan dört unsur… Bir Veli ne diyor; “Ziya,
hava, su ve toprak gibi,
Kuvvetli ve şümullü dört anasır-ı esasiye olan;  hikmet, adalet,
inayet ve merhametin hakikatleri…”
İçerisinde yaşadığımız çevremize karşı/ yerküresine/ arza karşı;
ilimle, adaletle, iyilikle ve şefkatle yaklaşacağız… Bizleri kuşatan
çevremize karşı, ‘sevgiyle…’ yaklaşacağız Taşı, toprağı, bitkiyi,
hayvanı, eşyayı seveceğiz! Asla ve kat’a, ‘asi olmayacağız…’
Kimsenin doğayı kirletmeye hakkı ve hukuku olamaz… Dağlar, nehirler,
vadiler, ovalar… Ve soluduğumuz hava… Kirlenmesine nasıl izin
verebiliriz? Ormanlar,  ‘akciğerlerimiz…’
“Küresel Kirlenme…”   Bu kavramın öznesinde, ‘insanlığı tehdit…’ vardır!
Rusya'da, ‘Çernobil Faciası…’ Hindistan'da, ‘Bopal trajedisi…’
Romanya’da, ‘siyanür felaketi…’
Sayın sayabildiğiniz kadar… İnsan ve Çevre bir bütündür! Çevre
felaketi, insanlık felaketi demektir…
Öncelikle,  ‘sağlıklı yaşama…’ Soluduğunuz hava da, ‘güvenilir olma’
Toprağı nasıl katlediyoruz?
Hiç çekinmeden ve sıkılmadan,  ‘kirleterek…’
Bilerek, ‘anız yakmak…’ katliamdır! Meyve, sebze ve hububat için
kullanılan zehirler… En büyük katliam nedir;  “Sanayi atıklarının
önlenemeyen katliamı…”
Çevre konusunda ideolojiyi hiç düşünmedim… Çevre konusunda, ‘siyasi
yaklaşımlarda…’ umurumda değil.  Kim olursa olsun,  “çevreyi
katledenlerin…” kesinlikle karşısındayım!
Sorarım sizlere,  ‘Küresel ısınmanın sebepleri…’ nelerdir?
Son yıllarda giderek artan;  ‘doğal afetler…’ felaketler!
Kasırgaya dönüşen rüzgârlar… Canlar alan, ‘sel felaketleri…’
Gözlerin aşina olmaya başladığı, ‘hortumlar…’
Bütün bunlara, ‘doğanın intikamı mı…’ diyelim!
Defalarca altını çiziyorum; “Doğa hepimizin…” Umursamaz bir şekilde,
hareket edemezsiniz!
Rant, başta İstanbul olmak üzere Anadolu şehirlerini ne hale getirdi?
Marifet mi, “15 ila 25 kat arasında değişen binalar dikmek!
İnsanlar nasıl birbirlerine saygılı ise; Mekânlarında belli bir
kimliği saygınlığı olmalıdır.
Tarihi/ kimlikli eserlere baktığınızda,  ‘gözleriniz yorulmaz’
Toprağın kokusundan giderek uzaklaşan, ‘yüksek binalar…’ İnsana
estetiği, tevazuu, hoşgörüyü, saygıyı unutturan; ‘yükselen binalar’
Şehrin; şehirlerin önünde; bir duvar misali …’ yükseliyor
Binalar, ‘birbirinin önüne geçiyor’ Ruhunuzu boğuyor…
İnsana, eşyaya ve çevreye zarar vermeden; kaynaklarımızı en sağlıklı
bir şekilde nasıl kullanabiliriz?
İnancımız, “Vatan sevgisi imandandır!” diyor. Toprağında;  ‘kanımız,
alın terimiz, ecdat hatıralarının saklandığı…’
Coğrafyayı vatanlaştıran bilumum değerler… O değerlere bizler elbette
ki, ‘sevgiyle ve saygıyla yaklaşacağız’ Her birimiz, ‘Millet Olma
Şuurunda…’ olacağız… Şunu da iyi bileceğiz,  ‘illet...’ bir hastalık/
veya zillettir… Vatan Coğrafyasını ne ile bütünleştiriyoruz;
“gönlümüzle…” yüreğimizle, sevdalarımızla…

YanıtlaTümünü yanıtlaİlet

Katılımcı paneli kapatıldı

 

Yazarın Diğer Yazıları