Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Bu Şehrin Nesiyim

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Ben bu şehrin nesiyim?
Gecesi, gündüzü, kahrı, divanesiyim
Hecesi, nicesi, dert yüklü hanesiyim
Sesi, sözü, sohbeti, vicdanlarda banisiyim
El açan yüreklerin, Hak diyen çağrısıyım
Kelimesi kelimesine sevda dilekçesiyim

Sözüm odur havasının, suyunun yangınıyım
Her ikilemin,  karanlık düşlerin sancısıyım
Mazlumların, masumların dert ortağı hancısıyım
Ey Şehir! Sana gönül verenlerin bendesiyim
Kelimesi kelimesine sevda dilekçesiyim

Ne yılan kusmuğu, sivri dillerin himayesiyim
Ne mahşere azığı olmayanların sermayesiyim
Huzur veren nimetin, gayretin de gayretiyim
Adil yüzlü erdemli şehrin, hamiyetin hamisiyim
Kelimesi kelimesine sevda dilekçesiyim

Ben bu şehrin nesiyim?
Hecesi, nicesi, hafızalarda ki mazisiyim
Sabrı, sükûtu, selameti, sadakatı, şahidi, gazisiyim
Kâğıdı, kalemi, hatırası, çile yolcusu yazısıyım
İlim, kültür, irfan, hikmet ırmağının sızısıyım
Kelimesi kelimesine sevda dilekçesiyim

AÇ GÖZÜNÜ
Aç gözünü, uyuma vakti değil
Açgözlüler fitne, fesat peşinde!
Mazlumun kopacak feryadı değil
Dünyevi makamla hasat peşinde!
Bu ülke yüreksizlere yurt değil
İlmiyle amil, ehlinin peşinde

MÜSLÜMAN KİMDİR
Müslüman kimdir deyin hele bana?
“Elinden, dilinden güvende olan!”
Nerde, ‘takva örtüsü’ deyin bana?
Yer-gök ehline sevilende olan!
Seyrü sefer hayatında sadakat,
Dürüst, samimi, ilkeli olan!

YA SABIR
Sözün bittiği yerde sabır başlar
Fitnenin yerinden söktüğü taşlar
Gözyaşı, gönülde kopan fırtına;
Bir, ‘Besmele’ zırh olur, şerri taşlar

DUA… YAKARIŞ…
Yarabbi!  Asrın fitnesinden, şeytani tuzaklardan,
Münafıkların şerrinden, 
Şu güzel vatan coğrafyamızı, her türlü kötülükten,
Kötü niyetlilerin şerrinden sen koru (âmin)
Yarabbi! Rahmetini, hidayetini, mağfiretini bu milletin üzerinden esirgeme.
Her zaman ülkemize, ülkemiz insanına iyilikler ver. (âmin)

NEREDE ESKİ ŞEHİRLER
Nerede eski şehirler, sokaklar
Mahalle bakkalı önünde çocuklar
Top koşturan, toprak kokulu yüzler
Zamana hasret soluyan faytonlar
Bir yürek sessizliğinde adımlar
İğde kokulu nihavend bahçeler
Serin esen selvilerde tebessüm

CUMA GÜNÜNE
Yarım asır öncesine gidiniz
Cuma Günü, bir bayram şenliğidir
Köyden kasabaya hayvan sırtında
Yol alır genci, kadını, erkeği…
Sıla-i rahimdir, vatan toprağı
Cuma selâsı yükselir camiden
Çarşısı, pazarı boşalır bir anda
Gönlünüzde bir sevgi, bir heyecan
Canlar bir safta, sıra dağlar gibi…
Kıyamdan secdeye, tevhit boyası…
O boya ile mayalanır Âdem
Ruhani bir iklimle dolar, taşar,
Çocukluğum o manevi ihtişamda…

İKİYÜZLÜ
İkiyüzlü âdem korku belası
Dili hisleriyle fesat tarlası
İkilik kiriyle laf alır, satar
Zevk alır hasetten, yoktur molası
Yüzü kızarmaz, bir de caka satar

YALAN…
Yalan, bilginin içine sızarsa
Kâlem, kiriyle pasıyla yazarsa
Nasıl algı, sizler düşünün hele
Siyaset için bulunmaz pazarsa!
Sanal bir dünyanın içinde yüzer
Yalan düşlerine paradoks çizer
Şuur altında gizemli bir mikrop
Talan eder, dünyalarında gezer!

EY HAMİYET
Hamiyetli, gönül ereni insan
Âşıkım istiklâle, bayrağına 
Merhamet bağıyla dileğim, ihsan
İstemem na mahrem eli toprağına
Yitiğim ilim, odağında irfan
Ehli marifet nimettir bağına
Taşır aklında, fikrinde ihlası…
 

Yazarın Diğer Yazıları