Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Bir Olma Zamanı

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

İsveç bir rezilliğe, küstahlığa imza atacaktı!

İsveç polisi, “Türk büyükelçiliği önünde Kur’an’ı Kerim yakılacağı iddia eden eyleme onay veriyor!” Karşımızda müptezel bir batı âlemi var.

Bütün kurgusunda, ‘yalan…’  Günümüzde, “Bizans Entrikaları…” batının siyaset dünyasında!

Tarihin hiçbir döneminde, ‘dürüst ve samimi olmadılar’  Avrupa birliğinde de, ‘hiçbir zaman adil davranmadılar’ Bir devlet düşününüz, ‘terörle ittifak ediyor’

Ve adına da, ‘utanmadan’ insan hakları diyorlar!

780 bin km2’de 85 milyon insanımızın, ‘bir yürek olması’ elzemdir/ şarttır/ kaçınılmaz bir gerçektir.

 Hicr Suresi 9.ayeti birlikte okuyalım;

“Muhakkak ki o zikr’i Kur’an’ı) biz indirdik ve muhakkak onu koruyucu olanlarda elbet biziz”

Kur’an’ın bir harfine, bir noktasına bile nüfuz edemezler.

Onlar, kendi insan dışı davranışlarını sergiliyorlar!

Saff Suresi 8. Ayette şöyle buyrulur;

“İsterler ki Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürüversinler;

Ama inkârcılar hoşlanmasalar da Allah nurunu tamamlayacaktır.”

Kur’an’a yapılan o alçak harekete karşı o kadar inciniyorsunuz ki, “ELİNİ KIRACAKSIN!” şiirimizde şöyle diyoruz;

“Zikr’e uzanan eli kıracaksın

Haçlı kafalar bozuk akort gibi

Bir saf, yürek kıyamda duracaksın

“Âlem-i İslâm koca bir yurt gibi!”

Dünya bu rezil ve müptezel vakayı konuşuyor. Onlar konuştukça, ‘ateşe düşecekler’

Onlar konuştukça, ‘daha da aşağılanacaklar’

“Fitneyle Gelen Belâ” şiirimizde şöyle diyoruz;

“Aldatan dünyada bir sinsi oyun

Nefis çarkı döndükçe kurşun döker

Mazlumun üstüne kurulan toyun

Fitneyle gelen belâ nefret döker!”

Bütün mesele nedir, “Fitne ateşini yakmak!”

İnancımız, “Fitne küfürden daha eşettir!”

Mübarek üç aylara giriyoruz. Bu aylar, ‘zikr, dua ve yakarış aylarıdır’

Bakara Suresi 250 ayette şöyle buyrulur;

“Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımıza sebât ver ve kâfirler topluluğuna karşı bize yardım eyle” (âmin)

Anadolu Coğrafyası zor bir coğrafya… Her zaman için sıklıkla ifade ederim. Kulaklara aşina olsun diye; “Bu milletin tarihi boyunca dostu az, düşmanı çoktur!”

Üç aylardaki en halisane duamız, “Yâ Rabbi!  Hanemize, hanelerimize birlik ve dirlik ver. Devletimize, milletimize, ordumuza birlik ve dirlik ver. Birlikte rahmet, ayrılıkta azap var. Bizleri rahmetinden azabına gidecek yollara duçar kılma!” (âmin)

Bizler Batı Dünyasını, Malazgirt’ten, Çanakkale’ye… Çanakkale’den Milli Mücadeleye giden yolda biliyoruz… Akif, Batı Dünyasını o kadar nezih bir şekilde tarif ediyor ki,

 “Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta;

Dişsiz mi insan onu kardeşleri yerdi

Fevzâ bütün afakını sarmıştı zeminin

Salgındı, bugün Şark’ı yıkan tefrika derdi.”

Bizim, gönül coğrafyamızın en büyük düşmanı, “tefrika…” oldu.

O rezil Haçlı Taassubunu nasıl anlatırsınız?

“Küstah, elini kolunu bağla der

Hele diz çök karşımda ağla der

Bin yıl süren ‘Haçlı Taassubu’ bu

Ulusum, ‘yaranı kendin dağla’ der

Adıyla müttefik, ruhu dost değil

Hele mazluma hiç mi hiç dost değil”

Aman ha, kendi içimizde, “ikilik batağına” düşmeyelim

“Bu dünyada gözü kör olanın

Ahirette de gözü kör olacak”

İkilik batağına düşenin

Elbette hesabı zor olacak!”

Bakara Suresi 24 ayette şöyle buyrulur;

“Yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden sakınınız!”

Zulüm her zaman için kendi ateşini/ yakıtını hazırlar.

Şurası da bir hakikat ki, o küstahlar Müslümanın nazarından/ vakarından/ heybetinden korkacaklar!

Yeter ki, bu ülkede ‘takva sahibi insanların sayıları çoğalsın’

Yazarın Diğer Yazıları