Alparslan Kılınç

Urumçi'de ki Feryada Kulak Ver

Alparslan Kılınç

Çin’in, Doğu Türkistan; Urumçi’de karantina bahanesiyle binalara kilitlediği ve çıkan yangında kapıların açılmaması sonucu 44 Türk hayatını kaybetti. Dünya yine kör ve sağır. Söz konusu Doğu Türkistan olunca insanlık kılını bile kıpırdatmıyor. 

Çin’in Doğu Türkistan’da uyguladığı zulümlere gün geçmiyor ki yeni bir zulüm eklenmesin. Doğu Türkistan’da yaşananlar için gerek İslâm Dünyası ve gerekse Türk Dünyası sesini daha gür çıkarmalıdır. Çin’e her alanda ambargo uygulanmalıdır. 

1949 yılından itibaren Çin yönetimi Doğu Türkistan’daki Uygur Türkleri için zulüm politikası uygulamaktadır. 1991’de SSCB’nin dağılmasıyla, Sovyetlere bağlı özerk birimlerin bağımsızlıklarını kazanması Çin tarafından endişe ile karşılanmıştır. Çünkü Çin’e bağlı birçok özerk birim bulunmaktadır. Bu birimlerin bağımsızlık süreçlerine girmesi Çin’in hiçte istemediği bir gelişme olacaktır. Ancak bu endişeye rağmen, Sovyetler Birliği’nin dağılması, Çin’deki Uygur, Tibet ve Moğol milliyetçilerini bağımsızlık konusunda cesaretlendirmiştir. Bağımsızlık amaçlı harekete geçilmesine rağmen yeterli desteğin bulunmaması sebebiyle bu çabalar sonuçsuz kalmıştır. Doğu Türkistan’ın tam bağımsız bir Türk yurdu olma hayali gerçekleşmemiştir. 

Çin, Doğu Türkistan’a karşı şiddetli bir asimilasyon politikası izleyerek Müslümanları yok etmektedir. 1949-1952 yılları arasında 2,8 milyon, 1952-1957 arası 3,5 milyon, 1958 1960 arası 6,7 milyon, 1961-1965 arası 13,3 milyon ve toplamda 26,6 milyon insan ya Çin ordusu tarafından katledilmiş veyahut da rejimden kaynaklanan kıtlık sonucunda ölmüştür. Hayatta kalanlar ise çok şiddetli zulümlere maruz kalmıştır. Çin’in, Doğu Türkistan’a uygulamış olduğu zulümlerin bazılarını ise şöyle sıralayabiliriz.

    Doğu Türkistan bölgesi Çin’in beş özerk bölgesinden biridir. Ancak Çin, Doğu Türkistan’ın hukuktan kaynaklanan özerklik gerekliliği olan hak ve yetkilerini tam olarak vermemektedir. Bölge üzerindeki politikalarını her geçen gün sertleştirmektedir.

Çin, Doğu Türkistan’a yönelik çift yönlü göç politikası izlemektedir. Tarafların rızası alınmadan gerçekleştirilen bu göçte, Doğu Türkistan’da bulunan genç kızlar ve erkekler Çin’e taşınırken, Çin’den de Doğu Türkistan’a doğru erkeklerden oluşan nüfus taşınmaktadır. Bu sayede Türk kızları ile Çin erkeklerin, Çin kızları ile de Türk erkeklerin evlilikleri sağlanmakta ve nüfus değişimi amaçlanmaktadır. Bu durum bölgenin nüfus dengesini ciddi biçimde etkilemektedir.

Türkler neredeyse kendi vatanlarında azınlık durumuna düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır.

Çin’in Nüfus politikalarından biri de 1979’dan beri uyguladığı doğum yasağıdır. Çin, Doğu Türkistanlı ailelerin köylerde en fazla iki, şehirlerde ise en fazla bir çocuk sahibi olmalarına izin vermekte fazla çocuk sahibi olmayı yasaklamaktadır. Bu yasağa uymayanların ise cezaları oldukça ağır olmaktadır. Kota fazlası bebeğe hamile olan kadınlar hamileliklerinde kaçıncı ay olursa olsun kürtaja zorlanmakta, buna rağmen doğabilen bebekler ise hastanelerde öldürülmektedir.

Çin anayasasına göre, her vatandaşın dine inanma veya inanmama hakkı vardır. Ancak bu hak Doğu Türkistanlılara tanınmamıştır. Tamamına yakını Müslüman olan Doğu Türkistan halkı dinlerinin gereklerini yerine getirememektedir. Devlet memurlarının ve öğrencilerin çeşitli bahanelerle oruç tutmaları, namaz kılmaları, cenazelerin İslami usullere göre defnetmeleri ve dini nikâh kıymaları yasaklanmıştır. Açık alanlarda ve toplu namazlar asker ve polisler tarafından yasaklanmaktadır. İslâm’ın toplum hayatına yansıması tamamen engellenmeye çalışılmakta ve İslâm izi silinmeye çalışılmaktadır. Çin burada zulmünü din üzerinden de göstermektedir (Gül Seda Acet İnce, Çin’in Vahşi Yüzü: Doğu Türkistan Zulmü ve Uluslararası Toplumun Sorumlulukları, ASEAD, S.572-584).

Doğu Türkistan meselesi insani bir sorunudur. Uluslararası toplum Doğu Türkistan’da yaşananlara sesiz kalmamalıdır. İnsan haklarını korumayı kendine amaç edinmiş ve en önemli Uluslararası örgüt olan Birleşmiş Milletler harekete geçmelidir. İnsanlık onurunun ayaklar altına alınmasına izin vermemelidir. Müslümanların maruz kaldığı zulme en fazla tepki göstermesi gereken Uluslararası Örgüt de İslâm Konferansı Örgütü olmalıdır. 

Rabbim bizlere Doğu Türkistan’da zulümlerin son bulduğu ve Doğu Türkistan’ın bağımsızlığını kazandığı günleri görmeyi nasip eylesin. 

Al bayraktan, Gök bayrağa selam olsun.
 

Yorumlar 9
Alpsungur 15 Aralık 2022 00:09

Kaleminize sağlık, zülüm devam ediyor, sizler sayesinde susmayacağız,

Yadem 06 Aralık 2022 19:59

Zalimler için iyiki CEHENNEM var. Zulmedenler elbet bir gün hesabını verecektir.

Cemil 05 Aralık 2022 16:06

Dünya bu zulme gözünü kapatmış, kulağını tıkamış. Ama ne yazık ki İslâm dünyasında aynı şeyi yapıyor.

Mahmut 05 Aralık 2022 13:59

Doğu Türkistan'da ki Çin zulmü bir gün son bulur inşallah.

Atilla 05 Aralık 2022 13:52

Dünya bir tek nedense Doğu Türkistan'da uygulanan soykırımı görmüyor. Her platformda Doğu Türkistan'ın acısını, dinmeyen göz yaşını anlatmak lazım. Kaleminize sağlık. Çok güzel yazmışsınız.

Hüseyin ÇAHAN 05 Aralık 2022 13:48

Kota fazlası bebeğe hamile olan kadınlar hamileliklerinde kaçıncı ay olursa olsun kürtaja zorlanmakta, buna rağmen doğabilen bebekler ise hastanelerde öldürülmektedir. Bu zülme karşı zalimler için yaşasın cehennem diyelim...

Mustafa D. 05 Aralık 2022 13:42

Firavunlar da sonsuza kadar yaşamadılar. Bunlar da geçecek inşallah

Kemal 05 Aralık 2022 13:42

Allah zalimlere fırsat vermesin inşallah Doğu Türkistan in bağımsızlığını goruruz kaleminize saglik

Vedat 05 Aralık 2022 13:40

Rabbim Doğu Türkistan’a 4P1yardımcı olsun.Dualarımız Türk kardeşlerimizedir.

Yazarın Diğer Yazıları