Yaşadığımız depremin gerek şiddetinin büyük olması, 9 saat sonra ikinci şiddetli bir depremin yaşanması ve etki alanın da geniş olması büyük bir felaketin yaşanmasına neden oldu. Depremin etkisi başka ülkelerde de hissedildi ve oralarda da can kayıpları meydana geldi. Tam anlamıyla yüzyılın felaketi yaşandı.
Yüzyılın felaketinin ardından Necip Milletimiz tek yürek olup ilk günden itibaren yaraları sarmaya başladı. Devletimiz de bütün imkânlarını depremin olduğu bölgelere seferber etti. Acımız büyük, tarifi zor.
Cuma günü biz de arkadaşlarla Adıyaman’a depremzedelere yardım götürdük. İnanın bu yaşananları kelimelerle anlatmak zor. Ancak şunu bir kez daha müşahede ettik ki çok şükür Milletimiz zor günlerde birlik oluyor. Acılara, felaketlere birlikte göğüs geriyor. Türkiye’nin dört bir tarafından insanlar deprem bölgesine yardım getirmiş. Yurtdışındaki insanlarımız da aynı şekilde deprem bölgelerine yardım göndermiş. Polisimiz, askerimiz o soğukta saatlerce ayakta yorulmadan enkazın başında yardımcı oluyor. Deprem bölgesinde görev yapan depremzede polisimiz, askerimiz ailesini başka şehirlere ya göndermiş ya da götürmüş bırakmış tekrar görevinin başına gelmiş. Sağlık çalışanlarımız, AKUT, AFAD, madencilerimiz, STK’larımız, derneklerimiz, öğretmenlerimiz ve gönüllülerimiz herkes seferber olmuş. Açlığı, soğuğu resmen unutmuşlar. Hepsinin tek amacı bir canı daha enkazın altından sağ kurtarmak. Allah hepsinden razı olsun.
Zaman zaman bazı insanlarımız acısı nedeniyle sitemde, feryatta da bulunuyor. Onları da anlamak lazım. Kimisi eşini, çocuğunu, anasını, babasını kaybetmiş. Bizde bir söz vardır; “Ateş düştüğü yeri yakar.” Bu insanlarımızın acılarını ne kadar anlasak da onların hissettiğini hissedemeyiz. Devletimiz büyüktür. Hiç kimseyi zorda bırakmaz. Devletimiz bütün imkânlarıyla deprem bölgesinde. Deprem bölgesine gidip bunları gözlerimle gördüğüm için rahatlıkla söylüyorum.
Bizim asıl yapmamız gerekenin deprem öncesinde alınacak tedbirler olduğunu düşünüyorum. Bir sefer bir daha asla imar affı diye bir şeyin çıkmaması lazım. Kaçak göçek binaların yapılmasına izin verilmemeli. Dikey yapılanmadan bir an önce yatay yapılanmaya geçilmeli. Binaların yapımının her aşaması denetime tabi tutulmalı. Demir, çimento çalan müteahhitlere en ağır ibretlik cezalar verilmeli. Tarım alanlarının yerleşime açılmaması şart. Zemini sağlam, kayalık, yüksek yerlere binalar yapılmalı.
İnsanlarımız da depremle yaşamayı öğrenmeli. Bunun için insanlar bilinçlendirilmeli. Sık sık tatbikatlar yapılmalı. Deprem öncesinde ve sonrasında yapılması gerekenleri herkes bilmeli.
Depremde hayatını kaybedenlere Allah rahmet eylesin mekânları cennet olsun. Yaralılara da Rabbim şifalar versin. İnşallah bu zor günleri de milletçe hep birlikte tek yürek olarak atlatacağız.
