İsrail’in 7 Ekim’de Gazze’ye başlattığı saldırı daha doğrusu soykırım harekâtı ülkemizde, tüm İslâm dünyasında ve mazlumun yanında yer almayı seçen tüm ülkelerde infiale neden olmuştur.
İnsanlıktan nasibini almamış ABD ve Avrupa Birliği devletlerinde ise İsrail’in kendini savunduğu yalanına sığınılmış ve ne yazık ki bu insanlık suçu görülmek istenmeyerek, İsrail yaptıklarında haklı bulunmuştur. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması üzerine ise bu sözde insan hakları savunucusu ülkeler Rusya’yı kınamış, tehdit etmiş ve saldırının ilk gününden itibaren Rusya’ya ambargo uygulamışlardır. Ayrıca Ukrayna’nın bu savaşta başarılı olması için ABD ve Avrupa Birliği devletleri savaşın ilk gününden itibaren Ukrayna’ya askeri yardımda bulunmuşlardır. Bugüne kadar her türlü yardımı ve desteği Ukrayna’ya vermeye devam etmektedirler. ABD ve Avrupa Birliği devletlerine sormak lâzım Ukrayna’da hayatını kaybedenler insan, Gazze’de hayatını kaybedenler insan değil mi?
Gözü dönmüş İsrail’in çocuk, kadın, yaşlı demeden sivilleri öldürmesi hatta savaş suçu sayılan hastaneyi, sivillerin olduğu pazar yerini bombalaması nasıl normal karşılanıyor? Hangi milletten, hangi inançtan olursak olalım her şeyden önce insan değil miyiz? İşlenen bu insanlık suçuna, soykırıma dünya nasıl kayıtsız kalabiliyor?
Yine ne yazık ki hiçbir zaman birlik olamayan İslâm Ülkelerine ne söylemeli? İslâm İşbirliği Teşkilatı İsrail’in Gazze’deki hastaneyi bombalamasından sonra toplandı. Kınama açıklamasından ve uluslararası toplumu bu yapılanlara müdahale etmeye davet etmekten başka bir şey yapamadı.
Düşünün ki Müslüman devlet olan Mısır, İsrail izin verirse Gazze ile Mısır arasındaki tek sınır kapısı olan Refah Sınır kapısını Gazze’ye açabiliyor. Dünyanın dört bir tarafından Gazze halkı için gönderilen insani yardımları Mısır, İsrail izin verirse Gazze halkına verebiliyor. Bildiğimiz kadarıyla güya Mısır bağımsız bir devlet.
Asırlardır İslâm’ın bayraktarlığını yapmış necip milletimize büyük işler düşüyor. Müslüman toplumların yaşadıkları sıkıntılara gözümüzü kapayıp, kulağımızı tıkayamayız. Bizim tarihi bir sorumluluğumuz var. Türkiye Cumhuriyeti Devleti güçlü olursa bu sadece Türk halkının hayrına olmaz. Bütün Müslümanların, hatta dünyanın neresinde olursa olsun zulme uğrayan bütün mazlumların hayrına olur. Ülkemizi ve devletimizi sırf siyasi rant elde etmek için İslâm dünyasına farklı göstermeye çalışan bazı Müslüman devletler ne yaparsa yapsın, istediği kadar rol çalmaya çalışsınlar, vicdan sahibi tüm Müslüman halklar bizim kim olduğumuzu gayet iyi biliyor. O yüzden bir gün tekrar oralara gideceğiz diye yolumuzu boşuna gözlemiyorlar.
Çok ama çok çalışmalıyız. Devletimizi güçlü ülke yapmak için gecemizi gündüzümüze katıp çalışmalıyız. Cumhuriyetimizin daha nice 100. yılları için mücadele vermeliyiz. Bizim yolumuzu gözleyen insanlara karşı sorumluluğumuzu unutmamalıyız.
Tûr Dağını yaşa
Ki bilesin nerde Kudüs
Ben Kudüs’ü kol saati gibi taşıyorum
Ayarlanmadan Kudüs’e
Boşuna vakit geçirirsin
Buz tutar
Gözün görmez olur
Gel anne ol
Çünkü anne
Bir çocuktan bir Kudüs yapar
Adam baba olunca
İçinde bir Kudüs canlanır
Yürü kardeşim
Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin (Nuri Pakdil)