İki hafta önceki köşe yazımda Oxford’un yılın kelimesi olarak seçmiş olduğu “brain rot” yani “beyin çürümesi” kelimesinin ne anlama geldiğini sizlere açıklamaya çalışmıştım. Bu haftaki başlığımızın esin kaynağı ise Türk Dil Kurumunun yapmış olduğu çalışmadır.
Türk Dil Kurumu da 2024 yılının kelimesini “kalabalık yalnızlık” olarak açıkladı. TDK bu kavramı belirlemek için Ankara Üniversitesi İletişim Araştırmaları ve Uygulama Merkezi ile birlikte, alanında uzman kişilerden oluşan Değerlendirme Kurulu tarafından seçilen yedi kelime ve kavram internet sitesinde halk oylamasına sundu. Değerlendirme Kurulu tarafından oylamaya değer bulunan diğer kelimeler ise; “merhamet”, “yabancılaşma”, “algoritma”, “yozlaşma”, “yapay zekâ” ve “dijital yorgunluk” olarak belirlendi.
Yaklaşık bir milyon kişinin katıldığı oylama sonucunda, “kalabalık yalnızlık” 2024 yılının kelimesi ve kavramı olarak seçildi. Değerlendirme Kurulu, yapılan oylama sonucunda bu kavramın seçilmiş olmasına gerekçe olarak son yıllarda insanların kalabalıklar içinde giderek daha fazla kendini yalnız hissettiğini gösteren araştırmaları referans gösterdi.
Dijital çağdaki teknolojik imkânlar hayatımızı kolaylaştırdığı kadar, olumsuz yönde etkilediğini de inkâr edemeyiz. Zaten uzmanlar sosyal hayatımızı ve psikolojimizi olumsuz yönde etkilediğini sürekli ifade ediyorlar. Öyle olmuş olmasaydı “brain rot” ve “kalabalık yalnızlık” kavramları 2024 yılına damgasını vurmazdı.
Gerçek âlemde bir tek arkadaşı, dostu olmayanlar sanal âlemde binlerce arkadaşı olduğunu büyük bir başarıymış gibi anlatıyor. İnsan canlı bir varlıktır ve insanın sosyalleşmesi gerekir. Bunun olacağı yerde elbette ki gerçek âlemdir. Gerçek ilişkilerin yerini sanala bıraktığı bu zamanda, geleneksel değerlere daha fazla sarılmalıyız. İnsanın derdinin dermanı, yarasının merhemidir insandır.
Küçük şehirlerde kalabalık yalnızlık yaşayan insanların sayısı az iken, büyük şehirlerde bu durum ciddi bir sorundur. Öyle ki insanlar tek başına yaşadıkları evlerinde ölüyor ve günlerce kimsenin haber olmuyor. Maalesef konu komşunun haberi ancak etrafı ağır bir koku kapladığında; durumdan şüphelenip yetkililere haber vermeleri sonucunda acı gerçek ortaya çıkıyor.
Şehirde her türlü imkânı olan günümüz insanı kalabalık içerisinde kendini yalnız ve çaresiz hissederken, kuş uçmaz, kervan geçmez bir dağ başında koyunlarını otlatan çoban kendini yalnız hissetmiyor, hayatından memnun ve mutlu ise ortada büyük bir sorun var demektir.
Büyüklerimiz ve yaşlılarımız ile ilgili yalnızlık durumu da maalesef iyi değil. İnsanlar hayatlarının son demlerini sevdiklerinin yanlarında geçirmeli ve gözlerini onların yanlarında kapatarak bu dünyadan göç etmeleri kadar güzel bir şey yok. Ancak bu bile günümüzde yaşlılarımız için büyük bir lüks oldu. Çünkü artık herkes ben merkezli tek kişilik bir hayat yaşar oldu. Anne, baba kimsenin umurunda bile değil.
Peki, yıllardır Çin’in soykırımına uğrayan Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerini ve yine aynı şekilde İsrail’in soykırımına maruz kalan Gazze’deki, Filistin’deki Müslümanları kalabalık yalnızlıktan değil de “DÜNYA YALNIZLIĞ’ ından” nasıl kurtaracağız?
Kimsenin kalabalıklar içerisinde yalnız kalmaması dileğiyle sağlıcakla kalın.
Allah kimseyi yalnız bırakmasın yazılarınızı ilginç konularınızı ilgiyle takip ediyoruz kaleminize sağlık
Hocam ,çok önemli bir konuya dikkatcekmissiniz,teşekkür ediyorum 29BM
Her cümlesine sayfalar dolusu yazı yazılacak bir köşe yazısı… yüreğinize sağlık. Kalabalık içinde yalnız dolaşan insanlar olduk ne yazık ki. Gazze ise içimizdeki en derin yara. Boğazımızdaki kocaman çığlıkları sessizce yuttuğumuz, tüm dünyaya örnek olan yerin adı Gazze……
Gazze ve Arıkan meselesi bedel ödeyenlerin meselesidir... Kendine dert edinmeyen insanların öyle bir davaları da olmaz.. Rabbim cümle İslam'a birlik ve huzur versin inşaallah....
Yalnızlık Allah'a mahsustur sözünü boşuna söylememişler. Doğu Türkistan ve Gazze Konusunda ise insanlık sınıfta kaldı.
