TKKD Genel Başkanı Prof. Dr. Sema Temizer Ozan Özbekistan'da

TKKD Başkanı Prof.Dr.Sema Temizer Ozan Özbekistan'a gitti.

TKKD Genel Başkanı Prof. Dr. Sema Temizer Ozan Özbekistan'da

Orta Asya’nın kültürel, ekonomik ve tarihi açıdan en önemli ülkelerinden biri olan Özbekistan; zengin mirası, güçlü altyapısı ve hızla gelişen şehirleriyle bölgenin cazibe merkezlerinden biri haline gelmiştir. 
Semerkant, Buhara ve Hiva gibi  şehirleri ülkenin köklü medeniyet birikimini yansıtırken; başşehiri Taşkent modern mimarisi, ulaşım ağları ve yatırım olanaklarıyla dikkat çekmektedir.

Özbekistan; sürdürülebilir turizmi, uluslararası iş birlikleri ve ekonomik reformlarıyla küresel arenada yükselen bir değer olmayı sürdüren bir ülkedir.
Orta Asya mutfağının en bilinen yemeklerinden başında Özbek pilavı
(plov) ve mantısı önde gelen lezzetlerindendir.
Yerel tatlar, baharatların uyumu ve otantik tariflerle bütünleşmiş ve gastronomi tutkunlarını da cezbetmektedir.
Renkli çarşıları ise bu deneyimi daha da özel kılmaktadır. 
  
Prof. Dr. Sema Temizer Ozan,”Özbekistan’a gitmek fikri hiç aklıma gelmemişti, yenilecek aşın içilecek suyun olunca gidişte kısmet oluyor. Başlangıçta çok gönüllü gitmediğim bu ülke beni adeta büyüledi ve dönüşte muhteşem Özbekistan olarak hafızama yerleşti.

Orta Asya’nın kalbinde yer alan Özbekistan, binlerce yıllık zengin tarihi ile modern dünyanın dinamizmini bir araya getiren,güvenilir insanları ve sokakları, temizliği ile büyüleyici bir ülke.

Büyük İpek Yolu’nun en önemli duraklarından biri olan bu topraklar, kadim medeniyetlerin izlerini günümüze taşıyan görkemli şehirleriyle dikkatimi çekmiştir.

Taşkent; geniş caddeleri, parkları, müzeleri ve canlı şehir yaşamıyla ülkenin yenilikçi yüzünü taşıyan başkenti.
Semerkant’ın mavi kubbeleri, Buhara’nın mistik atmosferi, Hiva’nın masalsı surları ve çinilerle süslü onlarca medreseleri insanları adeta büyüleyen mimarisiyle UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan şehirleridir.

Ülkenin doğal güzellikleri en az tarihi mirası kadar etkileyicidir. Çöl manzaralarından yemyeşil vadilere, dağlardan geniş bozkırlara uzanan çeşitlilik herkesin sevebileceği bir atmosfere sergilemektedir.

Özbek kültürü ise misafirperverliği, renkli el sanatları, ipek dokumaları, ipek halıları, kilimleri, geleneksel müzik ve danslarıyla çok güzel.
Geçmişin görkemi ile geleceğin enerjisini birleştiren Özbekistan, hem kültürel keşif hem de özgün deneyimler için önemli ülkedir.

Bugünkü Özbekistan toprakları, Harezm – Buhara – Semerkant üçgeniyle yüzyıllarca bilimin en parlak merkezlerinden biri olmuştur. Matematik, astronomi, tıp, dilbilimi ve felsefe gibi alanlarda dünya çapında etkili bilim insanları yetiştirmiştir.

Özbekistan’ın yetiştirdiği Büyük Bilim İnsanları; Astronomi ve Matematikçi
(1394 1449)- Uluğ Bey; Semerkant’ta  döneminin en gelişmiş gözlemevi meşhur Uluğ Bey Rasathanesini kurmuştur.
Gezegenlerin ve yıldızların konumlarını olağanüstü hassasiyetle ölçmüş, “Zîc-i Uluğ Bey” adlı yıldız kataloğu yüzyıllarca bilim dünyasına yön vermiştir.

Muhammed el-Harezmi (780–850) – Matematik ve Bilgisayar Bilimi üzerinde çalışmalar yapmış, bugünkü Özbekistan sınırlarına yakın Harezm bölgesinde yaşamıştır. Cebirin kurucusu olarak kabul edilir. “Algoritma” kelimesi ise adını Harezmi’den alır.İslam ve dünya bilim tarihinin en etkili matematikçilerinden biridir.

Ebu Reyhan el-Biruni (973–1048) – Astronomi, Coğrafya, Fizik, Tıp alanında Harezm’ili büyük bilim insanı.
Dünyanın yarıçapını şaşırtıcı birdoğrulukla hesaplamış, fizik, doğa bilimleri ve tarihte çığır açıcı çalışmalar yapmıştır.
Biruni, “Ortaçağın en büyük bilim dehası” olarak anılmaktadır. İbn Sina (980–1037) – Tıp ve Felsefe Bugünkü Özbekistan’a yakın Buhara bölgesinde doğmuştur. El-Kanun fi’t-Tıbb eseri, 17. yüzyıla kadar Avrupa ve Asya’da temel tıp kitabı olmuştur. Tıp, kimya, psikoloji ve felsefede çağlar üstü bir etkiye sahiptir.

Ebu Nasr el-Farabi (872–950) – Felsefe, Mantık, Bilim Teorisi Farabi, Otrar (Fârâb) bölgesinde doğmuştur. Bilim sınıflandırmaları, mantık, müzik ve felsefe alanlarında dünya düşünce tarihinin en önemli isimlerindendir.

Mahmud el-Kaşgari (1008–1105) – Dilbilim ve Etnografya Kaşgar kökenli olsa da Türkistan coğrafyasında çalışmıştır. Divanu Lugati’t-Türk, Türk dilleri üzerine yazılmış en eski ve en kapsamlı eserdir.

Zamahşeri (1075–1144) – Dilbilim ve Tefsir Harezm bölgesinde doğmuş büyük bir dilbilimci ve İslam âlimidir. Arap dili ve edebiyatı üzerine yaptığı çalışmalar hâlen referans kabul edilmektedir.

Ali Kuşçu (1403–1474) – Matematik ve Astronomi Aslen Semerkantlıdır; Uluğ Bey'in öğrencisi ve rasathane ekibinin önemli bir parçasıdır. Güneş’in eksen eğikliği ve trigonometrik hesaplamalar konusunda önemli çalışmalar yapmıştır. Bu bilim adamlarının bu topraklarda hayat bulması bile şahsımı son derece etkilemiştir. Ayrıca Timur Leng(Timurlenk), 14. yüzyılda yaşamış Türk-Moğol kökenli büyük bir fatih, Timur İmparatorluğu’nun kurucusudur.
1336–1405 yılları arasında yaşamış, Orta Asya’dan Hindistan’a ve Anadolu’ya kadar geniş bir bölgeyi fethetmiştir. Hem askeri dehası hem de sertliği ile tanınmaktadır.

Başkenti Semerkant’ı önemli bir kültür merkezi yapmıştır. Timur’un mezarını da ziyaret etmek te farklı bir duygudur. Bu turistik geziye katılmamıza ve birçok bilgi hafızalarımıza kazınmasına ve bu toprakları görmemize sebep olan kıymetli hocamız Prof. Dr. Şevki Hoşağası Tülin Hoşağasına Eşim Prof. Dr. Enver Ozan’a teşekkür ederim.
Ayrıca böyle güzel bir organizasyonu gerçekleştiren, bir aile şirketi olan Ayanis Tur sahibi Abdullah Tunçdemir’e, rehber  Golip Zaripov’a, Cesur Beye, Onur Tunçdemire ve bu tura katılan bir haftadır aynı atmosferi soluduğumuz çok kıymetli
katılımcılara zerafetleri, nezaketleri, dost hane ilişkileri için çok teşekkür ederim”dedi.