SULAR DALGALANMAYA BAŞLADIĞINDA!

BAŞAK MERAL GÜNDÜZ/Ergenlik dönemi kimilerine göre, 'fırtına ve stres' dönemidir. Sadece çocuk için değil onun yaşamında olan herkesi de içine dahil eden bir fırtına hem de. Her çocuk için bu doğru mudur? Kimi uzmanlar, ergenlik döneminin diğer gelişme dönemlerinden çok da farkı olmadığını öne sürmekte. Oysa Çocuğun yaşamında değişen çok şey vardır ve bu değişikliklere uyum sağlamak bazı çocuklar için kolay olmaz.

 SULAR DALGALANMAYA BAŞLADIĞINDA!
TAKİP ET Google News ile Takip Et

İşte tam da bu noktada ergenlik çağındaki çocuğu tanımak, davranışlarının nedenlerini anlamak ona tam da ihtiyacını duyduğu desteği sağlamanızı ve sağlıklı iletişiminizi sürdürmenizi sağlar.

 

Konumuzun detaylarını Bahçeşehir Koleji Psikolojik Danışmanı Bigem VAROL bizlere anlattı;

 

 Ergenlik ve gençlik çağının yaş sınırları nedir. Bir çocuk kaç yaşında ergenliğe, kaç yaşında gençliğe adım atar?

 

Ergenlik dönemi belirgin ve hızlı fizyolojik, psikolojik ve sosyal gelişimlerin görüldüğü çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemidir. Herkes gelişimsel olarak aynı evrelerden sırası ile geçer. Yani önce bebek sonra çocuk sonra ergen ve de sonra yetişkin olursunuz.  Hiç kimse gelişimsel olarak bir evreyi yaşamadan diğerine geçemez.

 Bazen «Ben hiç çocuk olmadım ki» gibi arabesk ifadeler kullanılır.  Ya da bizim zamanımızda «ergenlik» icat olmamıştı» gibi esprili yaklaşımlarda bulunulur.

 Toplumsal olarak çocukluk dönemine ya da ergenlik dönemine karşı olan bakış açısı ve tutumlar değişse de yaşamın evreleri biyolojik saate göre gerçekleşir. Ergenliğin ilk evresi olan ön ergenlik 9-12 yaşlarında başlar. Ergenliğin yoğunluğu ve hızı çocuktan çocuğa değişiklik gösterebilir. Beslenme ve sağlık şartlarındaki değişim, sosyal yaşantı ve medyanın etkisi ile cinsel içerikli görsellerle erken yaşta karşılaşmaları nedeniyle günümüzde ergenlik daha erken yaşlara inmiştir.

 

  Kimi anne baba: “Biz çocuğumla arkadaş gibiyiz, bize her şeyini anlatır” diye övünür. Bu övünme gerçekçi midir? Ergen anne babasıyla arkadaş gibi olur mu, her şeyini anlatır mı?

 

Hayır, anne baba ergenle arkadaş gibi olamaz, ancak yaşıtı arkadaş olur. Bu dönemde ergenin çevresinde pek çok yaşıtı vardır ancak anne babası olabilecek başkası yoktur! Son dönem de  ön plana çıkan biz arkadaş gibiyiz algısını kesinlikle yanlış buluyorum çünkü bir çocuğun yaşı kaç olursa olsun anne-baba ‘ya ihtiyacı vardır. Kurallar ve sınırlara tepki gösterseler de bu çocuğun anne babaya güven duymasını da sağlayan etkendir.

 «Annem/babam gerektiğinde beni korur, danışabileceğim, güvenebileceğim kişiler onlardır.»  diye düşünmesi ona güven verir, hatta sınırsızlık ergenin kendisini de tedirgin eder.

 Ki hiçbir ergen 35-40 yaşında bir arkadaşı olmasını istemez. Ergenlik dönemi mahremiyet ve sır saklama dönemidir. Ergenin her şeyini anlatması gerekmez ve zaten anlatmaz. Odasına izinsiz girilmesinden, cebinin-çantasının ve eşyasının karıştırılmasından hoşlanmaz. Mesajlarının ve günlüğünün okunmasını kesinlikle istemez.

 

Kim bu Evdeki Yabancı?

 

Ergenlik döneminde pek çok fiziksel değişiklik meydana gelir. Ergenliğin başlaması, ilerlemesi ve tamamlanmasında karmaşık neroendokrin mekanizmaları etkendir. Çocuğun vücut ağırlığı ve vücut kütlesi belirli bir seviyeye ulaşınca, metabolizma, endokrin salgı bezinin hormon salgılamasına neden olur. Ergenlikte özellikle 3 hormonun büyük rol oynamaya başladı görülür; Testesteron, Ostrojen ve Progesteron..

Üç hormon da hem kızlarda hem erkeklerde bulunmaktadır. Ancak yoğunlukları ergenlikte farklılaşmaktadır. Erkek çocuklarda en yoğun bulunan hormon testesterondur. Ergenlik öncesine kıyasla ergenliğin sonunda erkek çocuğunda 1000 kat daha fazla testesteron bulunmaktadır. Bu oran ergen kızlara kıyasla 20 kat daha fazladır. Kızlar için östrojen ve progesteron hormonları daha önemlidir. Östrojen kızlarda beden değişiminden, adet görmeden ve kasıkların gelişiminden sorumludur. Ergenlik döneminde ve yetişkinlikte östrojen ve progesteron hormonları kadın vücudunda mevcuttur.

 

Peki, Erkekler Ve Kızlar Bu Süreçte Neler Yaşar?

 

•     Erkekler bu süreçte;

       •      Hızlı boy uzaması ve kiloda artış

•     El ve ayaklarda büyüme

•     Terleme

•     Ciltte yağlanma ve sivilce

•     Tüylenme

•     Cinsiyete has  değişiklikler: Penis ve testislerde büyüme, sesin kalınlaşması, ereksiyon vb. gibi özellikler gösterirler

 

•     Kızlar bu süreçte;

       •       Hızlı boy uzaması ve kiloda artış

•     El ve ayaklarda büyüme

•     Terleme

•     Ciltte yağlanma ve sivilce

•     Tüylenme

•     Cinsiyete has  değişiklikler: Göğüslerin büyümesi, adet görme,  kalçanın genişlemesi vb.

Hem kızlar hem de erkekler vücutlarındaki bu hızlı büyümeye uyum sağlayamadıkları için bu süreçte sık sakarlıklar yaşayabilirler.

Bu dönemde çevrelerindekilerin dış görünüşlerine dair söyledikleri çok önemlidir. Şaka olarak bile söylense bu konudaki yorumlara hassas yaklaşırlar ya da tepki gösterebilirler.

 Kendilerini başkaları ile kıyaslayıp dış görünüşlerinden memnun olmadıkları özelliklerini abartırlar. “Ben ne kadar kısayım.” , “Bu sivilcelerden nefret ediyorum.”  Olumlu özelliklerini görmeyip olumsuzluklara odaklanabilirler. Biz yetişkinlerin bu dönemde onlara yol gösterici olmamız gerekir.

 

Ergenlikte Kimlik Oluşumu Nasıldır?

 

Çocuğun küçük yaşlardan itibaren bir kimlik gelişimi söz konusudur ancak ergenlikle beraber bağımsızlaşma ve kendi kimliğini ortaya koyma çabası yoğunlaşır.  Çocukluk döneminde çocuk yaşama anne babasının gözünden bakar; taşıdığı değerler ve yaşama dair bakış açısı büyük ölçüde ailesinin bir yansımasıdır ve çocuk ailenin bir uzantısı gibidir. Ergenlikle beraber girdiği bu bağımsızlaşma çabasında kim olduğunu ve kim olmak istediğini sorgulamaya başlar; aileden gelen istekler, beklentiler, değerler vb. reddedilir. Ayakları üzerinde durabilen bir yetişkin olma yolunda bağımsızlaşmak bir ihtiyaçtır ve bu bir süreçtir. Bu nedenle aile olarak yapılacak etkinliklere katılırken hep bir ayak sürüme söz konusu olabilir.  Karşı gelerek kendini ayrıştırmaya çalışır. Kendi aklına çok güvenir; anne babanın ya da yetişkinlerin fikirlerini beğenmez. Bu dönemin özelliklerini bilmeyen anne babalar için bu bastırılması gereken bir isyandır. Ne zaman ki anne baba güç mücadelesine girer; ergendeki karşı gelme ve tartışma tavrı keskinleşir ya da tam tersine hiçbir zaman kendi isteklerini ifade edemeyen ve hep yaşamda başkalarını memnun etmeye çalışan ürkek bir birey yetiştirirler. Bazen de ergen isyanını anne babanın kontrol edemeyeceği davranışlarla ortaya koyar.

Özellikle anoreksiya ve bulimia gibi yeme bozukluklarında yaşamı üzerinde kontrol sahibi olma ve güç mücadelesini görebilirsiniz. Ebeveyn olarak özerklik tanıma ve sınır koyma noktasında anne baba ince kırmızı çizgi üzerindedir; nerelerde ve neye müdahale etmesi gerektiğine çocuğunun özelliklerini göz önüne alarak karar vermelidir.  

 

Şunu unutmamalıyız bir genç mutlu olursa başarılı da olur ancak başarılı bir genç her zaman mutlu olacak diye bir yargı yoktur.

 

Başarılı ama mutsuz gençlerden bahsediyorsunuz. Başarılı bir ergen neden mutsuz olsun?

 

Mükemmeliyetçi ailelerde çocuktan ve dolaysıyla ergenden beklenti daima yüksektir. Ergen okul başarısı konusunda elinden geleni yaptığı ve yüksek notlar aldığı halde anne babayı memnun edemez. “Senden daha yüksek notlar bekliyoruz. Yeterince çalışsan daha yüksek notlar alabilirsin” derler. Ergen anne babanın yüksek beklentisine cevap veremediği için başarılı olduğu halde mutlu değildir. Hatta okuduğumuz birçok başarı hikâyesinin sonucunda gençlerin sonrasında ciddi ruhsal sıkıntılar ya da intihar eğilimleri görebiliyoruz.

 

Ergenler üzerinde kötü arkadaşın etkisi nedir? Bir ergen bilerek kötü arkadaş seçer mi? Anne babaların “Çocuğum kötü arkadaşları kurbanı oldu, aslında o iyi bir çocuktu” demeleri ne kadar gerçekçi?

 

Hiçbir ergen bilerek kötü arkadaş seçmez. Arkadaş seçerken ortak noktaları bulunan, aynı düşüncede, ailesiyle aynı sorunları yaşayan, başarı ve başarısızlık düzeyleri benzer yaşıtlarını tercih eder.

Terbiyeli, çalışkan, ailesi tarafından sevilen ve değer verilen bir ergen, okul başarısı düşük, küfürbaz, sık sık okuldan kaçak, internet kafelere takılan bir ergenle arkadaşlık yapmak istemez ve yapmaz.

 Bir atasözünde “Bana arkadaşını söyle, senin kim olduğunu söyleyeyim” der. Eğer bir ergen kötü arkadaş seçmişse, ergen ile ailesi arasında bir iletişim eksikliği var demektir. Aile ergeni ve arkadaşını suçlamak yerine “Biz nerede hata yapıyoruz?” sorusunu sormalı ve cevabını aramalıdır.

Bu derece önemli olan arkadaş etkisini aile iyi takip etmelidir.  Bu nedenle mutlaka çocuğunuzun yakın arkadaşlarını tanıyın ve mümkünse aileleri ile de iletişim halinde olun.

Aile yapısının size benzemesi; diğer ailelerle beklentilerinizi ortak hale getirdiği için çocuklarınızın takibini kolaylaştırır. Bazen sizin onaylamadığınız kişilerle arkadaşlık kurmak ona çok cazip gelebilir.

 

Bu Süreçte;

Yasaklar koymak yerine kendi çocuğunuzun bu arkadaşlıkta ne bulduğunu anlamaya çalışın.

 Kişiyi reddetmek yerine beğenmediğiniz davranışlarını ve bunun nedenini paylaşın.

Bu dönemde çocuklarımıza öğretmemiz gereken en önemli şeylerden biri arkadaş çevresinde onaylamadıkları ve doğru bulmadıkları şeylere «hayır» diyebilmeleridir.

 Bu kendi kimliklerini ortaya koymalarının ve saygı uyandırmalarının en önemli yoludur. Bu da akran baskısı ile baş edebilmeyi gerektirir.

 

Bir ergen anne babasına “Ben artık çocuk değilim, bana karışamazsınız” diyebilir mi? Böyle diyen bir ergene anne baba nasıl davranmalı?

 

Ergenin bağımsızlık arayışları sırasında anne baba ile çatışmaya girebilir. “Bu yaptığınız haksızlık” diye itiraz edebilir. Kuralları sıkıcı bulabilir. Bunların hepsi normaldir ve zamanla geçecektir. Ancak saygısızlık derecesinde anne babayı eleştirmesi, kafa tutması ve aşağılaması normal değildir.

 

Ergeni en çok kızdıran şeylerden biri de ‘Ben senin yaşındayken…” diye başlayan nasihat ve nutuklardır, diyorsunuz. Nasihatin nesi kötü, ergen neden nasihatten hoşlanmaz?

 

Psikolojide bir kural var. Birine bir söz söylerken niyetiniz çok önemli değildir, karşıdakinin bu sözden ne anladığı önemlidir. Ergen, nasihat eden anne babanın kendisini aptal yerine koyduğunu, çözüm bulma yeteneğine güvenmediklerini düşünür.

•     Elbette yaşama dair tecrübeniz ondan çok daha fazla ama “ben sana söylemiştim”  tarzındaki söylemlerden uzak durun.

•     Ondan beklentileriniz net olsun. Çocuğunuzun sizi arkadaşlarının anne babaları ile kıyaslamalarına izin vermeyin.

•     Bu ergenlerin her zaman kullandıkları bir söylemdir. Bu tartışmanın içine girmeyin; önemli olan sizin aile değerlerinizdir.

•     Doğru bulmadığınız bir şeye herkes izin veriyor ben vermezsem olmaz diye izin vermeyin.

•      Kendinizi ebeveyn olarak başkaları ile kıyaslamak yerine kendi iç eleştirinizi yapın.

•     Kurallarınızla ilgili sınırları çizerken onu da anlamaya çalışın.

 

Ergenlik ve Cinsellik En Önemli Konulardan Biri Bu Süreci Aile Nasıl Anlatmalı?

 

•     Bu konu çoğu anne baba için konuşulması en zor konulardan biridir. Bazı anne babalar cinsellikle ilgili konuştukları zaman çocukları ile yüz göz olacaklarını zannederler. Çocuğu çok saf ve masum bir varlık olarak gördükleri için cinselliği onunla bağdaştıramazlar.

•      Cinsellik doğuştan insanda var olan bir dürtüdür. Erken çocukluk döneminden sonra ergenliğe kadar cinsel merak ilkokul döneminde uyku dönemine girer.

•     Ergenlik ise bastırılan cinsel dürtünün tekrar uyandığı dönemdir. Bu dönemde çoğu anne baba için en zor süreç «cinselliği» çocuğuna nasıl anlatacağını bilememesidir.

Burada işin püf noktası çocuğa merak ettiği kadarını, sakin bir şekilde cevaplamaktır.

Merak etmediği cinsel bilgiyi bombardıman şeklinde sunmak da kafasının karışmasına neden olur. Özellikle günümüzde cinselliğe yönelik video vb. görsellerin kolay ulaşılabilir olması ergenin cinselliği pornografi üzerinden öğrenmesine; içerdiği duygu kısmını fark etmemesine neden olabilir.  Eğer bu konularda konuşmak size zor geliyorsa yardımcı olacak yaşına uygun, yaşadığı değişimlerin de anlatıldığı bir kitap hediye ederek başlayabilirsiniz. Ya da uzman kişilerden (Okul rehber öğretmenleri, psikologlar ) yardım alabilirsiniz.

 

Ergenlikte cep telefonu kullanımı bazen aşırıya kaçacak şekilde teşkil edecek boyutlara varabiliyor. Cep telefonu kullanmanın sınırları ve ölçüsü ne olmalıdır?

 

Bu cep telefonu kullanımı, haberleşmenin ötesine geçmiş, gençler arasında bir salgın halini almış durumda. Sokakta, çarşıda, okul yolunda gençlerin elinde bir telefon ya konuşuyor ya mesaj yolluyor ya oyun oynuyor ya da internete giriyor. Aileler bunu da sınırlayabilir. Anne baba gencin kendi cep harçlığı ile abone olmasını ya da kontur almasını sağlayarak sınır getirebilir. Genç telefonunu beğenmiyor, daha gelişmişini almak istiyorsa, harçlığından biriktirip almalı.

 

Ergenlikte Akademik Başarı Nasıl Etkilenir?

 

•     Bu dönemde, gün düşü dediğimiz hayal alemine dalmak, dağınıklık ve unutkanlık görülebilir.

•      Zaman yönetimi ve organize olmak açısından sizin destek ve takibinize ihtiyaç duyabilir.

•      Okul hayatı ile ilgili yaptıkları, başardıkları ve desteğe ihtiyaç duyduğu noktalarla ilgili takibiniz olduğunu hissetmelidir.

•     Sınav tarihleri ve önemli çalışmaları ile ilgili takvimini sizin de takip edebileceğiniz bir ortamda asılı olsun.

•      Kişisel öğrenme profilinin farkında olun. Daha iyi öğrenmesini sağlayan yöntem ve teknikleri sizden farklı olabilir.

•     Çalışma alışkanlıkları ile ilgili çatışmak yerine gerçekten tercih ettiği yöntemlerle başarı sağlayıp sağlamadığına dikkat edin.

•     Her zaman hedeflerine ulaşamayabilir, bu noktada gayret ve çabanın takdir edilmesi azmini sürdürmesi için esastır. Hiçbir zaman onun yerine hedef belirlemeyin.

•     Sizin hırsınız çocuğunuzun hırsının ve azminin önüne geçerse başarının asla kendine ait olduğunu hissetmez.

•     Özgüven dediğimiz şey zaten başardıkça gelişir. “Ben olmasam ne yaparsın” gibi ifadeler akademik başarı noktasında hep size bağımlı olmasına neden olur.

 

Ergenlerde sık görülen sorunlardan biri de internet bağımlılığına yol açacak kadar “internet kullanımı, sosyal paylaşım sitelerinde hesap açma ve sanal arkadaşlıklardır” . Bilgisayar ve internet kullanımının ölçüsü ne olmalıdır? Yasaklama çare midir?

 

Yasaklama çare değil elbette. Sınır konacak. Bilgisayara ve internete ayıracağı süre aile toplantısında belirlenecek. Bilgisayar herkesin göreceği yerde, mesela salonda olacak. Bilgisayara zararlı sitelere girişi engelleyici filtre programları yüklenecek.

 

Ergenlikte sık rastlanan davranış bozukluklarından biri de şiddet ve saldırganlıktır. Ergenler neden fiziksel güç kullanma gereği duyarlar?

 

Şiddet öğrenilen bir davranıştır. Şiddet kültürünün yaşandığı, kocanın karısını, anne babanın çocuklarını dövdüğü, güçlünün zayıfı ezdiği bir ailede, çocuk şiddeti hayatın bir gerçeği gibi algılamakta, o da kendisinden zayıf olanlar a şiddet uygulayarak üstünlük sağlamaya çalışmaktadır. Fiziksel gücün doruğa ulaştığı gençlik çağında görülen şiddet davranışları suç teşkil edecek boyutlara çıkabiliyor. Suça bulaşan gençler üzerinde yapılan araştırmalar çoğunun babalarıyla olduğunu gösteriyor. Baba otorite sembolüdür. Babaya başkaldıran bir genç, devlet otoritesine ve toplum kurallarına da başkaldırmakta, suç örgütlerine katılmakta, kolayca anarşiye ve suça bulaşmaktadır.