'Kolon Kesme' Eylemi Başlı Başına TCK'da Suç Olarak Tasnif Edilmeli!

Başak MERAL GÜNDÜZ/ Son yıllarda ülkemizde artan deprem dalgaları sonucu farklı bölgelerde bulunan birbirinden bağımsız fay hatları, birçok yurttaşımızın ölmesine neden oldu.

'Kolon Kesme' Eylemi Başlı Başına TCK'da Suç Olarak Tasnif Edilmeli!
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Avukat Usame Karadağ,”Son olarak merkez üssü Kahramanmaraş olan 7.7 ve 7.6 şiddetindeki sıralı depremlerle 30 bin üzerinde kaybedilen canın ardından milletçe el ele vererek yaralarımızı sarmaya devam ediyoruz. Evleri yıkılmış veya ağır hasar almış yüz binlerce vatandaşımızın konteyner kentlerde ya da çadırlarda yaşama tutunmaya çalışmasına karşın, ciddi çoğunluktaki bir nüfus da çareyi depremin vurduğu şehirleri terk etmekte bulmuştur. Yıkılan binlerce binadan sonra ortaya kolon kesme, mevzuata aykırı inşaat, denetim mekanizmasının işletilmemesi, kalitesiz yapı malzemeleri kullanımı, demirden çalma vs. gibi envai çeşit iddia atılması üzerine mahal savcılıklar harekete geçmiş; bahsi geçen enkazlarda ihmalleri/taksirleri olduğu şüphesiyle şimdiye değin 150'den fazla gözaltı işlemi uygulamıştır. Etkin bir soruşturma ve adil yargılanmanın sağlanabilmesi adına depremin yıktığı vilayetlere yeterli sayıda geçici savcı görevlendirmesi yapılmalı, Bilirkişilik Bölge Kurulu'ndan fenni uzman inşaatçı bilirkişi ataması yapılmalıdır. Zira yıkılan binaların sayısının oldukça fazla olması bunu zorunlu kılmaktadır”dedi.

HASAR TESPİTİ İLE RİSK TESPİTİ KARIŞTIRILMAMALIDIR

Usame Karadağ,”Soruşturma kapsamında öncelikle bilirkişi marifetiyle "Karot Testi" yapılarak binalardaki betonların sağlamlık ve dayanıklılık ölçümleri ortaya çıkartılacaktır. Bu test, karot makinesi adındaki makine aracılığıyla alınan silindir şeklinde ki beton örnekleri üzerinde uygulanmaktadır. Binalardan karot testine esas numune alma işlemi, teknik uzmanlık gerektiren bir iş olduğu için mutlaka bir uzman desteği gerekir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, Hasar tespiti ile Risk tespiti karıştırılmamalıdır. Hasar tespitinde yapısal elemanlardaki çatlak, kesme, deformasyona ve bunların derinliğine bakılmasına karşın; hasarın yüksek olduğu hallerde risk tespitine (depreme dayanıklılık testi, karot testi) geçilir. Dolayısıyla gözaltına alınan şüpheliler hakkındaki; mevzuata aykırı inşaat, denetim mekanizmasının işletilmemesi, kalitesiz yapı malzemeleri kullanımı, demirden çalma vs. gibi iddialar açısından iş bu testin hayati değeri söz konusudur.

Yine soruşturma kapsamında enkazlardan alınan beton numunelerinin yanında, söz konusu binaların yapımından mükellef kişilerin tespit edilmesi ve elbette ihmal veya taksirlerinin ortaya serilmesi için yerel idareden ruhsat, iskan, proje, plan ve kroki işlemlerinin örnekleri de talep edilir. Akabinde, çürük yapılan binalar ile gerçekleşen ölüm ve yaralama neticeleri arasında nedensellik bağı olup olmadığı, bu neticenin şüphelilere objektif olarak yüklenip yüklenemeyeceği; müteahhitler, yapı ruhsatı verenler, yapıyı denetleyenler ve bu yapılara iskân izni verenlerden bu neticeyi öngörmelerinin mümkün olup olmadığı sorularının cevaplanması gerekmektedir.

TCK'da cana karşı işlenen suçlar başlığı altında yeni bir kanuni düzenlemeye ihtiyaç olduğu artık gün yüzüne çıkmıştır. Zira, son depremin tekrar aşikar kıldığı üzere, ülkemizde "kolon kesme" eyleminin çok yaygın olmasının yanında ciddi ölümcül sonuçları olmaktadır. Sokağa kulak verildiğinde görülecektir ki, neredeyse her yerden bir kolon kesme iddiası yükselmektedir. Mevzuata bakıldığında da TCK'da mezkur eyleme ilişkin belirli bir müeyyide öngörülmediği görülmektedir. Kanun koyucunun mevcut belirsizlik halini tolere edip, ilgili duruma ait doyurucu ve özel bir düzenleme yapması zaruret arzetmektedir. Türkiye’de maalesef böylesine yaygın ve ciddi bir konu söz konusudur.

Peki kolon kesme suç değil midir?

Sorusuna gelirsek. Her ne kadar Türk Ceza Kanunu’nda doğrudan bir suç olarak tanımlanmasa da, binanın yıkılma sebebinin kolon kesme olduğu yönünde basit bir şüphe dahi olması halinde soruşturma başlayacak, taşıyıcı betonarme kolon elemanlarında kesme veya tıraşlanma olduğuna dair herhangi bir tespitin mevcudiyetine ilişkin yeterli şüphe oluştuğunda ise cumhuriyet savcısı tarafından iddianame düzenlenecek ve şüpheliler TCK 85. madde gereği 'tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyet verme' suçundan ağır ceza mahkemelerinde 22,5 yıla kadar yargılanacaktır. Yapılan yargılama sonucunda binanın kolon kesme sebebiyle yıkıldığının ispatlanması halinde sanıkların "taksirle öldürme" suçundan tecziyesi yoluna gidilecektir. Bir kişinin ölümü halinde 2 ile 6 yıla kadar hapis, birden fazla kişinin ölümü halinde ise  2 ile 15 yıla kadar hapis söz konusudur. Kolonları keserken insanları öldürme maksadı taşınmamasına rağmen,  buradaki ölümler netice bakımından rahatlıkla öngörülebilecek bir netice olması hasebiyle ( somut olaya göre değişmekle birlikte) bilinçli taksir hükümleri uygulanacaktır. Şayet, suçun manevi unsuru bakımından taksirin, bilinçli taksir seviyesinde olduğuna kanaat getirilirse; TCK 22/3 atfıyla  3 ile 22,5 yıla kadar hapis cezası anlamına gelmektedir.

Kolon eksikliği, binanın deprem karşısında tepki vermemesinin ve çökmesinin en büyük nedenlerinden biri olup, bu eksiklik şayet binanın yapım aşamasında mevcut ise yapı müteahhidi ve fenni sorumlusu, bina tamamlandıktan sonra gerçekleşir ise tadilatı/kesimi yapan kişi asli kusurlu olacaktır. Mezkur suça konu eyleme ilişkin zamanaşımı ise, binanın yaşına bakılmaksızın ölüm hadisesinin gerçekleştiği tarihten itibaren başlayacaktır”dedi.