Doç. Dr. İzzet Taşar: 'Elazığ İlerlesin İstiyorsak…'

Seçimlerden sonra Maliye Bakanlığı'nda ve Merkez Bankası Başkanlığı'nda yapılan kadro değişiklikleri Türkiye ekonomisinde dalgalanmalar yaratmaya devam ediyor. Salı günü açıklanan asgari ücret ara zammından sonra vatandaşların aklında birçok soru oluşmaya başladı.

Doç. Dr. İzzet Taşar: 'Elazığ İlerlesin İstiyorsak…'

Bizlerde Hakimiyet Gazetesi olarak Fırat Üniversitesi İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İktisat Ve İktisadi Gelişme Bölümü hocası Doç. Dr. İzzet Taşar ile bir araya gelerek gündemi konu alan sorular yönelttik. 

İşte detaylar…

Doç. Dr. İzzet Taşar: 'Elazığ İlerlesin İstiyorsak…'

1-İÇİNDE BULUNMUŞ OLDUĞUMUZ EKONOMİYİ NASIL  DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?

“Çok ciddi bir ekonomi programına ihtiyaç olduğu açık. Bütçe açığı borçlanmayla finanse edileceğine göre, risk primini ne ölçüde düşürebilirsek bütçeden katlanılacak faiz yükü de o kadar düşük olacak. İşte o çok tartışılan politika faizinin düzeyi burada devreye girecek. 'Yeteri kadar yüksek olursa, risk primini düşürecek ve özellikle yurtdışından borçlanma maliyetlerini aşağıya çekecek. Aynı zamanda döviz kuru istikrar kazanacağı için, döviz cinsinden borcu yüksek olan Hazine'nin kur yükü azalacak. Öte yandan bunların gerçekleşebilmesi için, ekonomi programının 'bir istek manzumesi' olmaması, somut adımlar içermesi gerekiyor” ifadelerine yer verdi.

2- EKONOMİ DE GELECEĞE DÖNÜK NELER OLABİLİR GÖRÜŞÜNÜZ NEDİR?

Ekonomi ve beklenti bilimi insanlar genelde ekonomiyi matematiksel hale getirmeyi çok seviyorlar fakat ekonomi aslında matematiksel bir bilim olmasına rağmen sadece ölçülebilir olduğunu gösteriyor. Aslında ekonomi bilimi kesinlikle psikolojik bir bilim yani insanların ekonominin önümüzdeki dönem nasıl olacağıyla ilgili fikirleri neyse ekonomi de öyle oluyor. İlginç gelebilir ama öyle, örnek verecek olursak,  diyelim ki Elazığ’da arsa fiyatları inanılmaz artacak gibi bir yorumun kulaktan kulağa yaklaşık bir ay içerisinde yayılsa gerçekten de arsa fiyatları artar.  Veya tam tersini düşünelim diyelim ki iyi bir iş insanı iflas etmiş deniliyor ama bu kişinin ekonomik olarak en ufak bir problemi yok, sadece bir söylenti yaylıyor. Bu söylentiye istinaden o iş insanının işleri bozulur çünkü insanlar ona göre pozisyon alır yani sonuç olarak ekonomi beklentilerin şekillendirdiği bir olgudur ve siz bu olguyu siyasi iktidar olarak yönetiyorsanız halka pozitif beklentiler yüklemek durumundasınız. Bazı ekonomistler çok ağır eleştirilerde bulunuyor, aslında ekonomi politikacı yapıları ekonominin ne durumda olduğunu herkesten iyi biliyor fakat pozitif beklentiyi makul pozitif beklentiler ekonominin düze çıkmasını hızlandırır. Dolayısıyla toplumda ekonomiyle ilgili olumlu eleştiriler yaparak insanlar üzerinde pozitif bir duruş oluşturmaya çalışıyorlar. Ayakları basan söylemler olmaz ise bir süre sonra artık halkın nezdinde bu söylemlerin bir değeri kalmaz yani eğer siz sürekli ‘ekonomi iyi olacak’ derseniz vatandaş buna başlangıçta inanır ama bir süre sonra bu söyleminize artık fiyatlamaz yani buna değer vermez dolayısıyla pozitif söylemlerin tutarlılık göstermesi gerekir. İktisatta vade, uzun vadede kısa vadede ya da uzun vadede çözüme ulaşacak diye mutlaka kullanılır. Türkiye için şanslı bir dönemin kapılarının açıldığını söyleyebiliriz çünkü: ekonomik aktörler yenileniyor. Ekonomik aktörlerin yenilenmesi toplumda bir heyecan oluşturur ve ekonomiye olan güveni tekrar sağlar. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkan’ı Hafize Gaye Erkan ikisiyle ilgili sosyal medya da sürekli öz geçmişleri hakkında pozitif yorumları görüyoruz ve bunun toplumda geçerliliği var. Toplum her iki ekonomi aktörünü de gerçekten beğendi ve ekonominin iyiye gidebileceğine dair inancını sağlamlaştırdı. Türkiye’deki vatandaşların beğenmesi yetmez, dünya geneli bu şekilde düşünmeli ki Türkiye’nin ekonomik durumu iyileşsin. Ekonomisi kötü durumda olan bir ülkeye ne kadar iyi derseniz deyin iyiye çeviremezsiniz. Doğru ve tutarlı politikalar uygulamanız gerekiyor böyle olunca ekonomik model başarıya ulaşır. Türkiye’nin yeni bir ekonomik programa ihtiyacı var ve ciddi manada Türkiye yeni bir programla başlamaz ise bahsettiğim yeni kadro için olan düşünceler nötrlenir. Yeni isimler artık biz ekonomi planını şu şekilde dizayn ettik yaklaşık 3 yıllık uzun dönemli bir program yaptık ve bu program neticesinde de hedeflerimiz bunlar şeklinde ayakları yere basan ve tutarlı politikalar oluşmalı. Tüm ekonomik aktörler bir biriyle haberdar ve birbirilerini destekleyecek şekilde halkın karşısına çıkmalılar bu bağlamda aslında doğru beklentileri oluşturabilmek ve onları yönetebilmek, bunun içinde sizin tutarlı olmanız lazım. Seçim Türkiye için bir şanstı ve bu şansı ekonomik kadroları değiştirerek güzel bir başlangıç yapıldı. Bu ekonomik kadrolar haklın karşısında saygınlığını hak etme zamanı. En kısa zamanda yeni bir ekonomik program açıklaması gerekiyor. Satın alma gücündeki bozulmaların herkes ciddi manada bunun farkında kolay atlatılacak bir süreç değil. Artık altın dönemlerimiz geride kaldı çünkü biz hep aldığımız yabancı sermaye yatırımıyla zengin hissettik biz aslında sıcak paranın Türkiye’ye aktığı dönemde başkasının parasıyla suni bir zenginlik yaşadık ve bunun sonuna gelindi ki doğru bir politikada değildi. Önümüzdeki süreçte gerçekten herkes ayağını yorganına göre uzatması gerekiyor. Ekonominin düzelmesi zaman alacak yeni aktörlerin ellerinde sihirli bir değnek yok dolayısıyla ekonomik zorluk çekmeye bir süre daha devam edeceğiz.

3- ELAZIĞ'DA GENÇLER HANGİ İŞLERİ YAPABİLİR?

“Özellikle dünya da 40 ülke gördüm her birinde değişim yaşanıyor bizimde bu yaşanan değişimlere ayak uydurmamız gerekiyor. Şöyle ki, meslek grupları değişiyor geçtiğimiz 20 yıl olan meslekler yok, şuan olan meslekler ise önümüzdeki 20 yıl içerisinde geçerliliğini yitirecektir. Belki bu anlamda eğitim alanında da değişikliklere gitmek gerekiyor çünkü eğitim müfredatları ve programlar çok dinamik olmalı. Öğrenciler bölüm seçerken çok dikkatli olmalı. Seçtiği bölüm değil de 4 yıl boyunca kendisini yan alanlarda da geliştirmeli diye düşünüyorum çünkü üniversite eğitimiyle beraber gençlerimiz yanlış hayallere kaplıyorlar. Türkiye’de genç işsizlik oranı yüzde 20’nin üzerinde bu hepimiz için çok üzücü bir rakam. Aslında üniversiteyi bitiren gençler için iş bulmak hiçte kolay değil, kendilerini aldıkları üniversite eğitiminin yanı sıra birçok farklı alanda geliştirmeleri gerekiyor. Bunlardan bir tanesi sosyal beceriler özellikle hizmet sektörünün payı ekonomide arttıkça sosyal becerilerin önemi de artmakta.

Fırat üniversitesi Yazılım Fakültesi dünya sıralamasında çok önemli bir yerde, Yazılım Mühendisliği’ni şuan yine trend olan mesleklerden olarak görebiliyoruz. Yazılım Mühendisliği’nde  mezun olmanıza gerek yok, yazılım bilmeniz size birçok mesleğin kapılarını açıyor. Bir yerde maaşlı olarak da çalışabilirsiniz veya kendi işinizi kurup yazılımlar yapabilirsiniz. Varsayalım ki Avrupa ülkelerinde online olarak yazılım yapıp çalışabilirler dolar üzerinden maaş almaları da gençler için çok faydalı olacaktır. Böylelikle gençler kendi evlerinde otururken vaktini kendi belirlediği şekilde çalışarak çok güzel işler çıkarabilir. Gençleri ailelerinin yönlendirmesi gerekiyor, teknolojinin doğru kullanılması çok önemli.  Teknolojide sadece tüketiciysek, yani sosyal medya kullanıyor ve takip ettiğimiz ünlü isimleri veya sadece youtube kanallarını takip ediyorsa bu durum bizi olumsuz yönlere çekecektir. Rollerimizi doğru belirlersek teknoloji üreticisi olabilirsek Elazığ’daki gençlerin özellikle işsizlikle ilgili problemlerini çözen en önemli konu bu olur diye düşünüyorum” dedi.

4- ÇOK ESKİ TARİHLERDE EKONOMİK OLARAK DA CANLI OLAN ELAZIĞ'I HANGİ ÇALIŞMALAR DOĞRULTUSUN DA YİNE CANLI BİR PAZAR ALANINA DÖNÜŞTÜREBİLİRİZ?

“Gençlerin gelir sahibi olması gerekir, turizm bu alanda çok konuşuluyor. Turizmde de şehrin kendisi yönünü belirlemesi gerekiyor. Çünkü bölgedeki iller bu bağlamda inanç turizmi, gastronomi turizmi gibi ne sattıkları belli olan ama Elazığ’ın ne sattığı belli değil yani, bizim tur programlarına ne sattığımızı belirlememiz ve bununla ilgili de tanıtım faaliyetleri yapmamız gerekiyor. Özellikle şehirdeki idareciler bu anlamda yol gösterici olmalı birbiriyle tutarlı politikalar izlemeleri Valilik Belediye, şehrin milletvekilleri, Ticaret Sanayi Odası tümünün bir arada hareket etmesi çok önemli. Özellikle politika yapıcıların aralarında uzlaşarak şehre bir yol haritası çizmesi gerekiyor. Uzun vadeli planlar oluşturulmalı yapılan bu planlamalar da istihdamı beraberinde getirecektir” şeklinde konuştu.