Deprem Sonrası Çocuk Psikolojisi

Başak MERAL GÜNDÜZ/Ülkemiz uzun zamandır birçok zorluktan geçiyor. Darbe, pandemi, ekonomik kriz ve son olarak 6 Şubat 2023 tarihli ülkemizin en büyük doğal afetini yaşadık.

Deprem Sonrası Çocuk Psikolojisi
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Munzur Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Yılmaz Kaplan,”Çocuklar travmatik olayların ardından yaşlarına göre bazı farklı stres tepkileri geliştirebilir. Akut dönemde imkanların kısıtlılığına rağmen bazı küçük pratik müdahaleler ile çocukların bu süreci daha sakin ve sağlıklı atlatmasına katkı sunmak mümkün. Çocuklar doğaları gereği hem kırılgan hem dirençlidir. Uygun destek sağlandığında stresli olayları genellikle atlatırlar. Çocukların olumsuz yaşam deneyimleri karşısında esnek ve dayanıklı olma becerisini arttırmak için ebeveynlerin de bazı becerileri öğrenmeleri gerekir. Bir ebeveynin kendi travmalarını da farkında olması ve çocuğunun geçirdiği olumsuz yaşam deneyimleri sonucunda kendi travmalarının tetiklenmemesini sağlaması da çok önemlidir. Bir ebeveynin kendi geçmişinde çok güçlü travmaları var ise öncelikle bu travmalar konusunda profesyonel destek alması önemli olabilir. Daha sonra, bedenin zengin duyularına açık ve onları farkına varabilen ebeveynler olmak önemlidir. Aynı zamanda, duygularını fark edebilen ve onlar üzerine konuşabilen bir yapı geliştirmek çocuklara çok yardımcı olacaktır. Böylece olumsuz olaylar karşısında tetiklenmeyen, düşünme becerisini kaybetmeyen, çocukları gözlemleyebilen, dinleyebilen, izleyebilen bir ebeveyn haline gelinebilir ve çocukların travmatik yaşantı sonrası ihtiyaçları karşılanabilir.
Olumsuz yaşam deneyimleri karşısında kendini hemen toparlayabilen ve yatıştırabilen yetişkinler haline gelmeyi başarabilen ebeveynlerin çocukları şanslıdır. Olumsuz yaşam deneyimleri onları kolay kolay travmatize etmeyecektir.
 
Çocuklar için deprem sonrası ne yapabilirsiniz?
 
”Çocuğunuzla konuşun, dertleşin. Onlara ne kadar üzgün olduğunuzu anlatın, onlardan bu durumda ne yapabiliriz konusuyla ilgili fikir ve öneri alın.
 
Depremin ne olduğunu, nasıl korunabileceğimizi, depremi yaşayanlar için nasıl dayanışma içinde olabileceğimizi anlatalım… Çocuklarla süreci konuşurken onlara yaşayan olayı tasvir etmek ve duygularını isimlendirmek sürecin anlaşılmasına oldukça yardımcı olur. Örneğin: ülkemizde çeşitli yerlerde depremler olabilir eşyalara evlere zarar gelebilir ve biz de bunu hissedebiliriz sanırım sen de bu haberleri biz konuşurken duydum ve endişelendin.
Nasıl yardım edebileceğimizi anlatalım… Depremzedeler için yardım paketleri oluşturun. Muhakkak çocuğunuzdan da kendi eşyalarından vermesini isteyin, yardım paketini çocuğunuzun oluşturması konusunda motive edici olun.
Sordukça gerçek bilgiyi (ölenlerin olduğunu, evlerin yıkıldığını…) anlatalım. Yaptığımız açıklama çocuğumuzun yaşı ve gelişimine uygun bir dilde olmalıdır. Çocuğunuz deprem ile ilgili sorular sorarsa, onlara doğru cevaplar verin. Ancak tedirgin etmekten uzak durun çünkü  tedirgin olmasının bir anlamı olamaz... depremlerin nasıl oluştuğunu birlikte araştırabilirsiniz, bu tarz büyüklükte depremlerin nadir olduğunu söylemeyi ihmal etmeyin.

Detaylara (sayılara, çaresizliğimize…) girmeden anlatalım…

İstedikçe, ihtiyaç duydukça duygularını konuşalım, sarılalım, konuşmaya ve oyun oynamaya hazır olalım…
 
Milli dayanışmanın ne demek olduğunu anlatın.
Çocukların aklında " biz de deprem yaşarsak!" Sorusu bulunuyor. Bu durum için onlara sakinlikle; depremlerin her zaman bu kadar şiddetli olmadığını anlatın. Ben senin yanındayım, biz nasıl ki o insanlara yardım ediyoruz o zaman da millet bize yardım eder, bunu düşünmek yerine bulunmaktan hoşlandığın yerleri düşünmeye çalışmasını isteyin, nefes egzersizleri yaptırın. 
 
Depremden dolayı travma yaşayan çocuklara Ebeveynlerin yaklaşımları, “Sürekli depremi vurgulamamak gerekli. Ebeveynlerin öncelikle yapmasını beklediğimiz şey aslında budur. Deprem hayatımızın bir parçası ama her gün deprem olacakmış gibi sürekli vurgulamak, her gün depremden söz etmek çocukta takıntıya da yol açabilir. Ayda ya da 15 günde bir konuşmak şeklide belli bir zaman periyodu ayarlamak gerekiyor. Anne- baba önce bunu kendi arasında konuşursa daha iyi olur. Anne-baba hala depremin etkilerini sürdürüyorsa, deprem konusu açıldığında hala endişeleniyorsa ve deprem kavramından korkuyorsa eğer doğrudan bir uzmana danışmaları uygun olur.
 
Birçok kişinin bize sorduğu görüntü ve televizyonla ilgili sorulardan bazıları?

“Görüntüleri izletmezsek çocuğu gerçeklikten koparmış olmaz mıyız?” 

“İzletiyorum ki insanlar ne halde bilsin.”

“İzlesin ki başına gelebilecek zorlukları fark etsin.”

ANCAK, travmatize edici görüntüleri lütfen izletmeyelim… İzlediğinde daha duyarlı olmaz, güçlenmez, daha dayanıklı olmaz”dedi.
 
Çocuklar için deprem sonrası ne yapabilirsiniz?
 
Kaplan,”Aşırı duyguları çocuğunuza yansıtmaktan kaçının (korku/öfke) Çocukların iç dünyasında negatif olan aşırı duygular, onların "güvende değilim" algısını tetikler.

Aşırı ve sürekli olarak çaresizlik duygusunu aşılamayın. Hepimiz bu dönemde yogun bir çaresizlik hissediyoruz ancak çoçukların bu çaresizliği " hayata karşı güvensizlik" olarak algılamasına neden olabilir. Bu durum ileriki yaşamında kaygı problemlerine sebep olabilir.

Kendi ve çoçuğunuzun fiziksel ihtiyaçlarını karşılamamaktan kaçının. Beden güçlü kalmazsa, ilerisi daha ağır yıkım getirebilir.

Siyasi, tarafgir, yıkıcı, öfke dolu yorumlardan kaçınmaya çalışın. 
 
Çocuklar yaptığınız yorumları, doğal afetin önünde tutabilir. Ve yaşadıkları tramvalardan kaçmak adına ileride böyle bir davranış geliştirebilirler.
Çocuklarınızın sizi anlamasını beklemeyin, gürültü vb. yaptığında yargılayıcı tutumlardan kaçının.
Çocukların bu durumu yetişkinler kadar içselleştirmesini beklemeyin. Yalnızca onlara üzgün olduğunuzu anlatıp, onlarla aşırıya kaçmadan dertleşebilirsiniz.
Çocuğunuzun etkilenmemesi açısından olayı olduğundan daha iyi göstermeyin. Her zaman doğru olanı anlatmaya çalışın ancak sakinlikle bunu anlatın.
Çocuklarınızla bu durumu konuşmamazlık yapmayın. Saklamaya çalışmayın.
 
Çocukların Doğal İyileştiricileri Nelerdir?

Bazen bir afet, bir kaza, ani bir ölüm çocuk için travma olabilir. Çocuklar kendi içinde travma ile baş edebilecek gücü barındırır. Bu gücü ortaya çıkaran unsurlar ise şöyledir:

Oynamak: Oynamak çocuklar için doğal bir terapi aracıdır. Çocuk terapistleri bu yüzden oyunu kullanır. Çocuğu travma sonrasında bol bol serbest oyuna teşvik etmek travmanın getirdiği korku ve kaygıyı oyuna yansıtıp dışarı atmasını sağlar. Bu nedenlerde afetlerden sonra çocuklara serbestçe oynayabileceği alanlar inşa etmek güzel olur. 
 
Ağlamak: Ağlamak çocuğun bedeninde biriken negatif kimyasalların vücuttan atılmasını sağlar. Çocuklar genelde travma nedeni ile ağlamazlar. Ölüm, deprem, kaza nedeni ile değil bir başka bahane ile ağlarlar. Ağlayan çocukların ağlamasına “Sanırım ağlamaya ihtiyacın var, dilediğin kadar ağlayabilirsin” demek de iyileşmesine çok hizmet eder. 

Hareket: Çocuklar hareketli varlıklardır. Vücutlarında biriken negatif enerjiyi hareket ederek atarlar. Özellikle öfkenin, korkunun bedenden atılması hareketle mümkündür. Travma sonrasında çocuğun hareketini desteklemek ve buna zemin oluşturmak çocuğu rahatlatır. 

Oyuncaklar: Çocuğun travmasını çalışıp çözümlemesine yardımcı olur. Selden sonra su ile oynamak, ameliyattan sonra doktor seti ile oynamak, depremden sonra yıkılıp dizilen ahşap bloklarla oynamak iyileştiricidir. 
Deprem Oyuncak Seti: Deprem bölgelerinde çocuklara da bir oyuncak seti hediye edilebilir. İçinde ahşap bloklar, ambulans, kamyon, kepçe, doktor, tamir ve resim seti ile oyun hamuru içeren bir set ile çocuk travmalarını daha rahat çalışabilir.
 

Metaforik Hikayeler iyileştiricidir 
İnsan bilinçdışını kendine hedef edinen, bilinçle araya mesafenin konduğu, sorunu çıplak olarak değil bir metafor örtüsü içinde ele alan hikayelerdir. Bu sayede kişi kendinin hedef alındığını ve değiştirilmeye çalışıldığını hissetmez. Bilinç dirençlerini aşan bu hikayeler bilinçaltına tohumlar eker ve bu tohumlar zaman içinde değişimi tetikler. Böylece çocuk bilinçdışı düzeyde iyileşme sağlar. Deprem korkusu gelişen 4 yaş ve üstü çocuklara gece yatmadan önce okunabilir. Birkaç gece okumak iyi olacaktır. Şehrini terk eden çocuklara önce “Büyük Fırtına” sonra ‘’ Göç eden kuşlar’’ sonra da “Bay Korku ile Bayan Üzüntü” öyküsü okunabilir. Göç olayı söz konusu değil ise ‘’ Büyük fırtına ‘’ sonrasında da ‘’ Bay korku Bayan üzüntü ‘’ hikayeleriyle devam edilebilir. Öykülerin birer gece ara ile okunması güzel olur. Üzerine soru sormamak çocuğun tepkilerini gözlemek en güzelidir. 
 
Büyük Fırtına (Deprem yaşayan çocuklar için)

Zamanın birinde çeşit çeşit kuşların, yaşadığı bir orman varmış. Ağaçların dallarında bir sürü kuş yuvası varmış. Bazı yuvalar küçük, bazıları ise büyükmüş. Bu ormanda kuşlar mutlu şekilde yaşarmış. Küçük kuşlar oyun oynar, akşam olunca yuvalarına gidermiş. Uykuları gelince de sıcacık bir uykuya dalarlarmış. Günlerden bir gün tüm kuşlar yuvalarında uykudayken ormanda sesler duyulmuş, sonra yuvalar ve ağaç dalları hızlıca sallanmaya başlamış. Kuşlar korku ile uyanmışlar, ne olduğunu anlayamamışlar. Anne-babalar yavrularını da yanına alarak hemen yuvalarından uçup yere konmuşlar. Hava soğukmuş, biraz da üşümüşler. Çokça da korkmuşlar. Bu gürültünün ve sallanmanın nedeni fırtınaymış. Fırtına çok sert ve hızlı esen rüzgar demektir. Bu ormana gelen büyük fırtına nedeni ile ağaçların dalları sallanmış. Birçok yuva bu rüzgarda devrilip yere düşmüş. Hatta bazı kuşlar bu yuvaların altında kalmışlar. Sabah olunca herkes fırtınayı duymuş. Fırtınayı duyanlar hemen yardıma koşmuşlar. Küçük kuşları sıcak bir yere götürmüşler. Aç kuşları doyurmuşlar ve üşüyenlere kuş battaniyesi dağıtmışlar. Köstebekler devrilen yuvaların altında kalan kuşları kazarak kurtarmışlar. Bazı kuşları ise yaralı kurtarıp hemen hastaneye götürüp iyileştirmişler. Fırtına ara ara esmiş, ama gittikçe hızı azalmış. Onun hızı bitene kadar kuşlar güvenli yerlerde uyumuşlar. Biraz zaman geçince fırtına tamamen bitmiş. Büyük kuşlar, herkesin yardımı ile küçüklere yeni sağlam yuvalar yapmışlar. Bazılarını tamir etmişler. Hasta kuşlar iyileşip yuvaya dönmüşler. Bir süre sonra bu ormanda her şey normale dönmüş. Tüm zor zamanlar gibi bu zor zaman da geçip gitmiş. Herkesin içindeki korku küçülmüş, küçülmüş ve bitmiş. Küçük kuşlar okullarına gitmişler, ormanda uçma yarışı bile yapmışlar. Büyük kuşlar ise işlerinin başına dönmüşler.  Bu ormanda ve tüm diğer tüm ormanlarda herkes bu ormanı konuşuyormuş. Yardımlaşarak bu büyük fırtınanın zorluklarını aştıklarını herkes birbirine gururla anlatıyormuş. 
 
Herkes aynı şeyi söylüyormuş: Yardımlaşarak tüm zorlukları yenebiliriz. 
Göç Eden Kuşlar (Afet sonrası yerini terk eden çocuklar için)
Zamanın birinde yeşil bir orman varmış. Bu ormanda büyük, küçük, uzun ve kısa birçok ağaç varmış. Ağaçların dallarında yüzlerce kuş yuvası varmış. Kuşlar mutlu bir şekilde bu ormanda yaşarmış. Küçük kuşlar gökyüzünde oynayarak uçarmış.  Birgün havalar soğumuş ve kış gelmiş. Ormanda büyük bir fırtına çıkmış. Dallar sallanmış, bazı yuvalar yere düşmüş ve dağılmış.  Bu ormandaki fırtınayı öğrenen birçok farklı hayvan bu ormana yardıma gelmişler. Yuvaların altında kalanları çıkarmışlar. Yaralı olanları iyileştirmişler. Yuvası yıkılanlara küçük kuş evi yapmışlar. En çok da uzun kanatlı leylekler çalışmış. Neden mi? Yuvası yıkılanları alıp öteki ormandaki sevdiklerinin yanına götürmüşler. Yaralı küçük kuşları alıp sıcak ormandaki büyük ve güzel hastanelere taşımışlar da ondan. Yuvalarından başka yerlere göç eden küçük kuşlar önce şaşırmış ve öfkelenmişler. Yuvalarını ve oradaki sevdiklerini özlüyorlarmış çünkü. Amaa geldikleri bu yeni ormanda hiç fırtına yokmuş. Burası üstelik sıcakmış. Bu onları çok rahatlatmış. Yeni ormandaki herkes onlarla ilgilenmiş, karınlarını doyurmuş, oyun oynamış ve yaralanan kanatlarını da iyileştirmiş. Küçük kuşlar artık daha güçlü ve mutluymuş. Aradan epey zaman geçmiş. Diğer ormandaki fırtına tamamen bitmiş, ağaçların baharda yeni yeni dalları oluşmuş. Kuşlar bu dallara çok güçlü fırtınada yıkılmaz yuvalar yapılmışlar. Havalar da iyice ısınmış tabi. En çok iş yine leyleklere düşmüş. Kocaman kanatları ile tüm kuşları kendi ormanlarına ve buradaki yeni yuvalarına taşımışlar. Kendi ormanlarına dönen kuşlar burada güvenle ve mutlu şekilde yaşamaya devam etmişler. 

 Bay Korku ve Bayan Üzüntü ( Afet sonrası korkusu olan çocuklar için)
O gün Bay Korku ve Bayan Üzüntü evlerinde sakince oturup televizyon izliyorlarmış. Haberlerde bir ormanda büyük bir fırtına çıktığını, dalların kırıldığını ve kuş yuvalarının yerlere düştüğünü görmüşler. Küçük kuşlar kıpır kıpır ve çok huzursuzmuş. 

Bayan Üzüntü heyecanlanmış:
- Buradaki küçük kuşları hemen ziyaret etmeliyiz. Bak ne hissedeceklerini bilmiyorlar. Onların kalbine korku ve üzüntü balonları bırakalım ki duygularını anlasınlar sonra da küçültsünler. Bay Korku fikri beğenmiş, hemen balon kamyonunu hazırlamış. Kamyona bir sürü korku ve üzüntü balonu doldurup ormana doğru yola çıkmışlar. Ormanda çok fazla kırık dal ve yere düşmüş yuva varmış. Ormana gelir gelmez tüm küçük kuşları ziyaret edip kalplerine korku ve üzüntü balonunu bırakmışlar. Fırtına büyük olduğu için küçük kuşların kalbindeki korku ve üzüntü balonu hemen şişivermiş. Artık ne hissettiklerini biliyorlarmış. Bu ormanda herkes küçük kuşları çok severmiş. Sevenler bu kuşları sıcacık öpmüşler. Öpücükler korku ve üzüntü balonlarını küçültmüş. Büyükler, küçük kuşların kanatlarını okşamışlar, sıkıca onlara sarılmışlar. Balonlar biraz daha küçülmüş. Yavruları çok seven büyükler kuşlara demişler ki, “Biz sizleri hep koruyacağız, bizim yanımızda güvendesiniz.” Balonlar iyice küçülmesin mi?

Yuvaların tamir edileceğini, yıkılan yuvaların yerine yenisinin yapılacağını öğrenmiş küçük kuşlar. Korku ve üzüntü balonları artık çoook küçükmüş. Ertesi gün kuşlar buldukları her yerde oyun oynamışlar. Uçmuşlar, bol bol öpücük toplamışlar. Kıkırdamış ve gülmüşler. Balonlar minnacık olmuş. Zaman geçtikçe fırtına geçmiş ve gitmiş. Parklar, kuş okulları açılmış. Yeni yuvalar bulunmuş, eskileri tamir edilmiş. Birgün kuşlar sabah kalktıklarında kalplerindeki balonların tamamen söndüğünü görmüşler. Sönmüş balonu kim ister ki?

Bay Korku ve Bayan Üzüntüyü çağırıp balonları onlara geri vermişler. Biz duygularımızı küçülttük demişler. Tüm balonları kamyona yükleyip geri göndermişler. Artık kalplerinde mutluluk balonu, yüzlerinde ise gülücük varmış.

İnanıyorum ki ele ele vererek çocuklarımızın güldüğü, sokaklarda ve evlerinde doyasıya oynadığı günleri yeniden inşa edeceğiz “dedi.

Geçmiş olsun TÜRKİYEM