Muhammed KURŞUN

Kediler Nankör, Tilkiler Kurnaz, Köpekler Sadık Ya Sen?

Muhammed KURŞUN

Bir padişahın sevdiği bir av köpeği varmış.  Padişah, ona son derece değer verir ve her ava çıkışında mutlaka onu yanına alırmış. Bir gün padişahın çok sevdiği köpeği, değersiz bir kemik parçasıyla oyalanmaktaydı. Padişah, önce mahzun olarak elindeki ipi çektiyse de köpek direndi; pis kemik parçasını kemirmeye devam etti. Bu hâl karşısında padişah, hayret ve hiddet hisleri arasında haykırdı:

“–Bunca nimeti ile perverde iken, beni bırakıp da iki kemikle meşgul olmak! Kabul edilir şey mi?” dedi.

Son derece üzüldü. Köpeğinin bu nankörlük, vefasızlık ve duygusuzluğu ona çok dokunmuştu. Bir köpek de olsa, mazur görüp affetmek, içinden gelmedi. Gazapla;

“–Yol verin şu edepsize!” dedi.

Gafil köpek, bu hiddetin mâniasını kavradığında iş işten geçmiş, yapacak bir şey kalmamıştı. Öyle ki, etrafındakiler padişaha;

“–Sultanım; üzerinde mücevher, altın, gümüş ne varsa alalım da öyle bırakalım!” dediklerinde padişah;

“–Hayır! Bırakınız öyle gitsin!” dedi. Ardından ilâve etti:

“–Bırakınız öyle gitsin! Öyle gitsin de, ıssız ve kızgın çöllerde garip, aç ve susuz kalsın; onlara bakarak kaybettiği ikram ve lütufların acısını yaşasın!”

Mevzu bu ki maalesef hayatımızda böyle karakterlere rastlamak zor bir şey değil. Öyle bir zamana geldik ki, herkesin işine yaradığın kadar iyisin bu hayatta!

Dostluk kavramını unutmuş olmalıyız ki hoşgörü ve saygıyı hayatımızdan siler olmuşuz. Unutulmamalıdır; İnsana ihtiyacından fazla verilen nimetler, onları kendisine zimmetli olan muhtaçlara infâk etmesi için verilmiştir…

Karşılıksız bir iyilik yaparsın karşı tarafa ama nedense buna minnet duyacağına içindeki kusuntuyu çıkarması hoş bir şey değil…

Bazen dava arkadaşı dersin, yol arkadaşı dersin yani karşı tarafı kendin gibi görmeye başlarsın ta ki menfaati bitene kadar sonrası ortada ne dava kalır nede yol!

Yaklaşan seçimlerde aday adaylarının yanında yer alan yol arkadaşları, yarın adaylar açıklandığında etrafında o kişileri etrafında görmemesi kadar normal ne olabilir diyoruz belki ama hani dava hani yol arkadaşlığı…!

Terbiye ve tezkiye edilmemiş, ham ve gafil nefis; tıpkı hikâyedeki kelb gibi, çok çirkin, boş ve bâtıl şeylerin peşinde koşmuşta olabilir lakin demem şu ki; nefsin istek ve arzularına muhalefet etmek lâzımdır.  

Hülasa; en tehlikeli insan, yapılan iyiliği unutup nankörlük yapandır. Sözde dava, yol, ahretlik… vs gibi başlıklar geçici bir hal almaktadır. Nankörler her şeye fiyat biçer fakat hiçbir şeyin asıl değerini bilmezler velhasılıkelam…

 

Yazarın Diğer Yazıları