Şükrü KACAR

KİM BU FAHRETTİN TÜRKKAN PAŞA?

Şükrü KACAR

Tarihimizde ün yapmış birçok ünlü ve de o değin yiğit askerimiz, paşamız var.

Fahrettin Türkkan Paşa da, bu unutulmazlardan biri.

Osmanlı’nın son yüzyılında yaşayan ve de MEDİNE’yi korumak üzere görevlendirilen bir yiğit, unutulmaz Paşa’mız.

Fahrettin Paşa, Medine’yi, yüce Peygamber’imizin mezarının bulunduğu Medine’yi kuşatan, dindaşlarına ihanet eden, Türk askerini çöllerde kesip donuna kadar yağmalayan Araplarla çarpışıyor, devlet teslim olduğu halde o direnişini bir kahramanca sürdürüyordu.

Dünya tarihinde eşine rastlanmayan tek olay bu.

Medine’nin elden çıkacağını gören Fahrettin Paşa, Peygamberimizin bu kentteki mezarına, Osmanlı sultanlarının yüzyıllar boyunca gönderdikleri armağanları, bir başka deyimle o görkemli hazineyi, 1918 yılında bir muhafız kıtası eşliğinde mühürlü sandıklarla İstanbul’a gönderip ülkemize kazandıran bir paşamızdır.

Bu nedenle ona ne kadar rahmet yağdırsak, ne kadar onu takdir etsek azdır. Aksi halde bu paha biçilmez eşyalar, ya din bezirganı sahtekar ve hırsız Suudilerin elinde kalacak, ya da İngiliz müzelerinde sergilenmiş olacaktı.

Gelin sizinle büyük bir hazine olan bu değerli eşyaların sadece bir kısmına bir göz atalım:

Topkapı Sarayı müzesinde sergilenen bu paha biçilmez hazinenin başında gelenler:

-Halife Osman’ın ceylan derisine el yazmalı Kuran’ı.

-Beş adet eski el yazması Kuran ve dört adet Kuran cüzleri

-Değerli taşlarla bezenmiş altın kaplamalı beş adet Kuran kabı. –Hilye-i Şerif (Peygamberimizin yazı ile yapılmış portresi gümüş çerçeveli, yeşil kadife üzerine pırlanta ve incilerle Peygamberimizin adı yazılı, gümüşten güneş resimli.

-Bir adet som altın üzerine pırlanta ile Kelime-i Şehadet yazılı bir levha.

-Pırlantalı, incili, mercanlı 7 adet tespih.

-Gümüş işlemeli 2 adet rahle.

-Sultan Abdulaziz’in pırlantalı ve altın işlemeli tuğrası.

-Dört adet sancak başı ve üç adet değerli kılıç.

Uzatmayalım, birbirinden çok daha kıymetli yirmi adetin üzerinde hazinelik eşyalar.

Birliği ile günlerce aç kalan, çekirge yakalatıp, eti ile yaşamını sürdüren o değerli Paşamız, bu büyük hazineyi, vurguncu ve de soyguncu Araplara kaptırmadığı için bugün hırsızlıkla suçlanıyor.

Birinci Dünya Savaşı yıllarında Mehmetçik, çil çil altınlar karşılığında İngilizlerle işbirliği yapan satılık çöl Arapları tarafından arkadan vurulmuştur. O savaştaki Arap ihaneti, kolay kolay unutulacak bir ihanet de değildir. Ortadoğu’nun dört bir yanında (Filistin, Hicaz, Irak ve Suriye) cephelerinde aynı ihanet yaşanmıştır.

1948 yılında rahmete kavuşan Fahrettin Türkkan Paşa’yı böylesine karalamaya çalışan ve arkasından konuşan Araplar budur işte. Sanıyorum, bu yiğit Paşamızın mezarına bir anıt bile dikilmemiştir. Araplar da, böyle bir hazineyi kendilerine yedirtmediği için bu değerli Paşamızı, bu değerli insanımızı çalakalem suçlamaya başlamışlardır.

Devletimiz bu işe bir el atsa, gömülü bulunduğu yere bir anıt mezar yaptırsa ne kadar iyi olur.

Bu büyük adam ve bütün Medine kahramanlarımızı bir kez daha saygıyla anıyor, Allah’tan rahmetler diliyorum.

Yazarın Diğer Yazıları