Geçen gün Fatih Altaylı’nın hazırlayıp sunduğu Teke Tek isimli programa Adnan Oktar’ın tekkesinden firar eden eski bir kedicik ile eskiden sağ kolu olan bir müridi katılmış. Haftalardır televizyon izlemediğim için programın detaylarını internetteki haber sitelerinden öğrendim.
Adnan Oktar dendiğinde akla cinsellik gelmiyor dersek yalan olur. Silikon patlaması yaşayan kediciklerin bol makyajlı halleriyle birlikte cüretkar pozları akla cinsellik şeysilerine getiriyor.
Sakın inkar etmeyin. Hepimiz birbirimizi tanıyoruz, değil mi?(!)
Dikkat ediyorum, gözaltı görüntülerinden sonra makyajsız kedicikler tüm toplumda hayal kırıklığı yaşattı! İnsanlarda bir dolandırılmışlık hissi var ki, sormayın! Bu abartılı arabesk depresyon halini anlamak mümkün değil!
Çok muhterem Mehdi Efendi hazretlerimiz olan Sayın Adanan Hocamızın her türlü sapıklığı ifşa olmaya başladı. Hele çocuk istismarına ilişkin iddiaları okumayı, dinlemeyi mideniz kaldırmıyor.
Bugüne kadar hepimiz zannediyorduk ki, muhterem Mehdi Efendi kediciklerle gününü gün ediyor. Kafalardan bin bir türlü fantezi geçiyordu…
Teke Tek programında işin hiç de öyle olmadığı ortaya çıkmış. Dediklerine göre Mehdi Efendinin bir kasık fıtığı problemi varmış. Hastalık o kadar ilerlemiş ki, bir türlü tedavi edilemiyormuş. Fıtık büyüdükçe büyümüş, bir kiloyu geçmiş. Mehdi efendi bacaklarının arasında futbol topu büyüklüğünde bir fıtıkla geziyormuş.
Tahmin edeceğiniz üzere Mehdi Efendinin cinsel hayatı da yokmuş! Allah şifa versin… Maşallah, inşallah!
Mehdi Efendinin hastalığını öğrenince kedicikleri neden istihdam ettiğini düşünmeye başladım. Diyebilirsiniz ki; “Cengo oğlum, niye böyle bir şeyi dert ettin?”
Merak bende ata sporu ya… Ayrıca araştırmacı gazeteci yönümde var ya… Yoksa elin uçkurundan bana ne?
Sonra aklıma tek bir sebep geldi. Hani Elazığ’da sigarayı içine çekmeyen tiryakiler için söylediğimiz bir sözümüz var ya, “Dudak kefçisi” diye!
Galiba Mehdi Efendi hazretleri dudak kefçisi!
SIRADAKİ SAPIK GELSİN!
Bu meseleyi kaç sefer yazdım, hatırlamıyorum bile. Adnan Oktar meselesi ile birlikte dini istismar eden üç kağıtçılar yine gündemimize oturdu.
Biri gidiyor, biri geliyor. Kendisini bir şekilde dini kisve altında pazarlayan insanların sapık ilişkileri, hırsızlıkları bitmiyor…
Farkında mısınız, şekli dindarlık artmış gibi görünüyor ama hakiki imana dayanan dindarlık sorgulanıyor. İslam’a zaten mesafeli olan insanların kafasındaki din algısı yerle bir olmuş durumda.
Her şeye devlet mi müdahale edecek? Bu insanların kirli yüzleri ortaya saçılıncaya kadar niyetlerini anlamak bu kadar mı zor? Sürekli birilerinin peşinde koşup aklımızı kiraya vermek zorunda mıyız?
Bugün Adnan gündemde, yarın unutulur. Allah ile aldatılmaya devam ederiz. Düzen de böyle gelmiş, böyle gider…
Bakalım sırada hangi sapık var?
