Cemil TURGUT

TEK BAŞINA YÜZDE ELLİ BİR

Cemil TURGUT

Ülkemiz geçtiğimiz pazar günü büyük bir heyecan fırtınasını, bir referandum seçimini daha geride bıraktı. Ortaya  hayli ilginç bir tablo çıktı. Çok az bir oy farkıyla  “evet” çıktı. Bu sonucun verdiği mesajı elbette çeşitli şekillerde yorumlamak mümkün. Ancak burada asıl üzerinde durulması gereken Recep Tayyip Erdoğan’ın bütün olumsuzluklara rağmen yüzde elli bir oy alarak yeni bir başarı elde etmesidir.

Yakın çevresine, danışmanlarına, Ak Parti milletvekillerine ve il başkanlarına, yakın ve fakat eski dava arkadaşlarına rağmen böyle bir başarı elde ettiği için önünde şapka çıkarmak lazım.

Düşünün, bir danışman seçime birkaç gün kala yanlış anlaşılabileceği kesin olan eyalet sistemiyle ilgili değerlendirme yapıyor. Milletimizin bırakın tartışılmasını, gündeme getirilmesine dahi tahammülü yokken eyalet sistemini gündeme getiren danışmana  rağmen Erdoğan  bu başarıyı elde etti.

İlimiz de dahil, illerde güya seçim çalışması yaparken gülücükler dağıtan başka zaman asık  suratlı, kibirli, selam vermekten aciz, küçük dağları ben yarattım diyen  milletvekillerine ve il başkanlarına rağmen bu başarıyı elde etti.  

Makam ve mevkiyi kendileriyle kaim gören, ömürlerinde göremeyecekleri ve hiçbir nefsin reddedemeyeceği makamları kardeşim diye kendilerine bıraktığı halde birlikte yola çıktığı dava arkadaşlarının ihanetine rağmen bu başarıyı elde etti.

Geçmişte Fetö’nün kanallarında dolaşıp Fetö’yü yere göğe sığdıramayan, askeri sistemimizi adeta hallaç pamuğu gibi sallayan Ergenekon operasyonlarını haklı gören ve ne hikmetse mecliste darbe araştırma komisyonu başkanlığına getirilen eski savcılara rağmen bu başarıyı elde etti.

Bir gazetecinin ”efendim  siz de Bank Asya’dan yüz bin tl çekmişsiniz sorusuna “en uygun kredi veren Bank Asya’ydı, onun için ordan kredi aldım” diye cevap veren ve fakat ne hikmetse o da darbe araştırma komisyonu üyesi olan, Fetö’den gözaltına alınan bir yakınını bir çırpıda kurtaran milletvekillerine rağmen bu başarıyı elde etti.

“Bu referandumda evet vermek farzdır” demeye getirerek insanımızın hassas olduğu inanç konusunu görmezden gelen, toplumun büyük bir kesimi tarafından itibar gören, hatta alim diye nitelenen din adamlarına rağmen bu başarıyı elde etti.

Güya gazetedeki yazılarıyla ya da televizyon kanallarını gezerek yaptığı değerlendirmelerle evet cephesine destek vermeye çalışan fakat yaptığı değerlendirmelerde  kullandığı dil ile adeta kalemşorluk yaparak tam aksi bir etki oluşturan köşe yazarlarına rağmen bu başarıyı elde etti.

Kendi omurgasından dava adamlarını vekil ve bürokrat yapmayarak, dışarıdan ithal, vizyonsuz, başarısız kadrolarla yürümede ısrar etmesine rağmen bu başarıyı elde etti.

Büyük oranda Fetöcülerin desteklediği rektör adaylarını yakın bir akrabasının referansıyla rektör yaptıran genel başkan yardımcılarına rağmen bu başarıyı elde etti.

Ülkemizin gelişmesini, bölgesinde söz sahibi olmasını istemeyen; Hollanda, Almanya, Avusturya, İsveç, Amerika hatta İran, Irak gibi İslam ülkeleri de dahil birçok  ülkenin  saldırılarına rağmen bu başarıyı elde etti.

Yani kısaca içerden ve dışarıdan birçok olumsuz duruma, yapıya ve hatta ihanete rağmen bu başarıyı elde etti.

Peki bundan sonraki seçimlerde bu başarıyı elde edebilir mi? Ne yazık ki bu soruya vereceğimiz cevap evet olmayacaktır. Eğer sayın Cumhurbaşkanı bundan sonraki süreçte samimi, gerçek dava adamıyla değil de liyakatsiz, ehliyetsiz ve ülkesinin meselelerini dava şuuruyla değerlendirmeyen kimselerle yürümeye devam ederse tablo bu defa daha farklı olacaktır. 

 

Yazarın Diğer Yazıları