Cemil TURGUT

GELİŞMEMİŞ ÜLKE GÖRÜNTÜLERİ

Cemil TURGUT

Bir ülkenin gelişmişliğini gösteren birçok parametre var. Bunlardan biri de o ülkenin modernizasyonu esnasında uygulanan katı kurallardır. Gelişmiş ülkelerde; binalar, fabrikalar, yer altı ocakları, kömür ve maden ocakları, nükleer ve termik santraller gibi yapıların ilgili kurumlarca ciddi denetlenerek kurallardan taviz verilmeden yapıldığını biliyoruz. Amerika, Almanya, İngiltere, Japonya, Malezya gibi gelişmiş ülkelerde bina veya her hangi bir yapının çöktüğünü ve altında insanların kaldığını duymadık ya da görmedik. Çünkü bu ülkelerde her alanda olduğu gibi inşaat ve diğer yapılarda da kanunlar ve yönetmelikler en katı biçimiyle uygulanır. Rüşvet, iltimas ve vergi kaçırmanın cezası en ağır cezadır.

 Bir ülke düşünün ki her on yılda bir, depremden dolayı değil de durduk yere binalardan birkaçı çöksün ve onlarca cana mal olsun. Hatırlarsınız 80’li yıllarda Diyarbakır’da Hicret Apartmanı çökmüş ve seksen küsur insan vefat etmişti. 90’lı yıllarda Konya’da Zümrüt Apartmanı çökmüş orada da doksandan fazla insan hayatını kaybetmişti. 2000’li yıllarda ara ara çöken ya da kazan patlaması sonucu yıkılan binalardan dolayı yine onlarca insanımız hayatını kaybetmişti. Son çökme de malumunuz olduğu üzere İstanbul Kartal’da meydana geldi ve ilk belirlemelere göre ölüsü yaralısıyla birlikte kırktan fazla insan enkaz altında kaldı. Bitişiğindeki sekiz bina da çökme tehlikesinden dolayı boşaltıldı ve yüzlerce insan perişan oldu.

Yine bir ülke düşünün yılda birkaç kez göçük meydana gelen kömür ocaklarından dolayı her yıl yüzlerce insan hayatını kaybetsin. Bir trafik kazası ya da tren kazasından dolayı onlarca bazen yüzlerce insan hayatını kaybetsin. Küçük ölçekli depremlerden bile yüzlerce insan hayatını kaybetsin

Ne yazık ki bu felaketler yaşanır, bir müddet medyada sebepleri tartışılır sonra unutulur gider. Önce hükümet yetkilileri enkazın başına gelir ve “suçlular cezasız kalmayacak, bu işin üstünü kapatmayacağız” gibi daha bir sürü beylik laf eder sonra da kendilerini lüks bir restorana atar ve masayı donattırarak “aksırıncaya tıksırıncaya kadar yer” ardından makam arabalarına biner korumaların aracından ara ara çıkan siren sesleriyle kalabalık trafikte kaybolur giderler. Bir ara fırsat bulurlarsa muhalefet partisine çatar ve suçu yerel yönetime atarak işten kurtulmayı da denerler.

Sıra,  her daim kış uykusunda olan anlı şanlı üniversitelerimizdeki ilgili fakültelerin profesörlerine gelir. Onlar da felaket yaşandıktan sonra başlarlar kanal kanal gezmeye. Kanallar da çok büyük bir iş başarmış gibi profesörlere konuyla ilgili sözüm ona sorular yöneltirler. Onlar da  “efendim” ile başlayan ve kimsenin anlamadığı bir sürü teknik terim ve kavramla binanın nasıl çöktüğüne dair ahkâm kesmeye devam ederler. 

Yukarıda sözü edilen ülke kriterlerine uyan ülkeleri sıralayacak olursak Pakistan, Hindistan, Mısır, Afganistan, İran, birçok Afrika ülkesi ve Endonezya gibi ülkeler akla gelmez mi?  Bu ülkeler gelişmiş ülkeler mi? Çoğu gelişmemiş ya da az gelişmiş ülke. Peki bizim ülkemiz de bu kriterlere uymuyor mu? Uyuyor. O halde bizim ülkemiz de gelişmemiş veya az gelişmiş ülkeler grubunda yer almaz mı? Yer alır. Peki bütün bu görüntülerin sebebi ne? Rüşvet, vergi kaçırma, adam kayırma, işin ehlinde olmaması, başta belediyeler olmak üzere merkezi hükümetin yeterli denetim yapmaması değil mi?   

Gelişmiş ülkelerde bu görüntülere niye rastlamıyoruz? Çünkü o ülkelerde rüşvet, vergi kaçırma, adam kayırma, işin ehlinde olmaması, denetimsizlik neredeyse sıfır noktasında da ondan. İşin acı tarafı ülkemiz de dahil yukarıda saydığımız ülkeler büyük oranda Müslüman ülkeler.

Bu görüntülerin yaşanması istenmiyorsa gelişmiş ülkelerde olduğu gibi; ihmal, rüşvet, vergi kaçırma gibi eylemlerde bulunanlara en ağır cezaların verilmesi gerekir. Belediye başkanından, milletvekiline hatta hükümet yetkililerine kadar kim kusurluysa gözünün yaşına bakmadan gerekli cezalar verilmelidir. Aksi takdirde daha çok bina yıkılır, kazalar olur, daha çok gariban insanımızı bu felaketlerde kaybederiz. Üstelik ihmali veya kusuru olanın da yanına kar kalır.

 

Yazarın Diğer Yazıları