Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

ONLARA "ÖFF" BİLE DEMEYİNİZ!

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Ayet  “Ve Rabbin, kendisinden başkasına ibadet etmemenizi,

Ve ana-babaya iyilik etmenizi emretti.

Eğer onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlığa erişirse,

Sakın onlara “Öff!” bile deme!

Onları azarlama ve onlara güzel söz söyle!” (İsra, 23)

Nereden nerelere doğru geldik, söyler misiniz?

Artık günümüzde, geçmişin ‘geniş aile dokusu’ yok!

Çocuklarımıza “aileyi” anlatırken;

Ninelerden, onların deyişlerinden, ninnilerinden bahsetmeyiz!

Dedelerden, onların bir ömre bedel nasihatlarından da söz etmeyiz!

Neden mi?

Günümüzde artık, ‘çekirdek aile’ var…

Nineler, Dedeler; “torunlarıyla birlikte değiller!”

Ya neredeler; “Huzur evlerindeler!”

Tahammülsüz bir toplum olduk!

Zorluklara karşı direncimizde kalmadı!

Aile hukuku! Onu yürekten okumalıyız…

Gönül diliyle,

Vicdanın sesiyle ne kadar yönelebiliyoruz?

 

ANNELERİ ANMAK!           

Sadece birgün olarak, ‘anmamalıyız’

Bir ömür boyu, ondaki şefkati ve merhameti ‘yaşamalıyız!’

Ayet, “Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın.

Anne-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya,

Yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara iyi davranın;

Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez” (Nisa, 36)

İşte, kademe kademe ‘çerçeve’

Öncelikle, “anne ve babaya…”

Ve bizleri kuşatan, ‘bütün çevremize’ iyi davranacağız!

Bu bir, ‘emirdir!’

Nerede ve nasıl olursak olalım;

Asla ve kat’a, “kibirlenmeyeceğiz”

Olmazsa olmazımız, ‘tevazu’ yani, ‘alçakgönüllü’ olacağız!

Ne deniyor, “Merhamet ediniz ki, merhamet olunasınız!”

 

ÇİZGİMİZ NEREDE OLMALI!

Ayet, De ki: "Gelin, size Rabbinizin neleri yasakladığını okuyayım!

O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, babanıza annenize iyilikten ayrılmayın,

Yoksulluk yüzünden çocuklarınızı zayi etmeyin;

 Zira sizin de onların da rızkını Biz veririz,

 Kötülüklerin açığına da gizlisine de yanaşmayın,

Allah'ın muhterem kıldığı cana haksız yere kıymayın.

İşte duydunuz ya, O, size düşünesiniz diye bunları emretti!" (En’am, 151)

Ah! Şu bizim hayat çizgimiz…

Nerede, nasıl olmamız gerektiğini belirten, “ilahi kurallar”

Veya “hayat yolculuğumuzda ki işaretler…”

“Kötülükler…” ve onların dünyevi cazibesine kapılıp giden bizler!

“Yoksulluk…”  sabır ve tahammül imtihanında sınıfta kalışımız!

“Anneleri anarken…” merhamet çığlığımız niye yükselmesin ki?

 

 

NAFAKALARIMIZ!

Ayet, “Sana Allah yolunda mallarını neye harcayacaklarını sorarlar.

De ki: "Vereceğiniz nafaka, anne, baba, en yakınlar,

 Öksüzler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir.

Hayır, olarak daha ne yaparsanız Allah onu muhakkak bilir” (Bakara, 215)

Manevi olduğu kadar, ‘maddi olarak da…’ imkânlarımız nispetinde,

Nafakalarımızı öncelikle, “anne-baba ve en yakınlara…” vereceğiz!

Ve dualarımızda da, “İkisine de merhamet kanatlarını indir.

Ve şöyle de; “Ey Rabbim! Onlar beni küçükken terbiye edip yetiştirdikleri gibi,

Sen de kendilerine merhamet et.”

Hadis, “Ana-babası, yanında ihtiyarladığı halde, (onların rızalarını almayıp)

Cenneti kazanamayanın burnu sürtülsün!” (tirmizi)

Hadis, “Ana-babasına iyilik edene müjdeler olsun! Allah Onun ömrünü uzatır” (Buhari)

Hadis, “Onların yanında bulun! Senin cihadın, onlara hizmet etmektir” (Müslim)

Birçok şeyler, ‘nefsimize ağır gelebilir!’

Ama bizler, ‘ebedi hayatımız için’ nefis mücadelesi yapacağız!

“Aile” O kadar mükerrem bir kavram ki,

Orada bizlerin, ‘soyağacı…’

Orada bizlerin, ‘tarihi hatıraları…’

Orada, ‘hafızamız…’

Bütün ‘ilklerimiz’ orada!

Ben ona, “abidevi saltanatımız” diyorum!

Her dem, ‘özlemimdedir’

Yazarın Diğer Yazıları