Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

DEPREM, İÇİMİZDEKİ SIZI…

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Elazığ Şehrimiz Cumhuriyet Tarihinin en büyük acısını yaşadı…

22 Şubat 2020 Cumartesi Günü, Sanat ve Edebiyat Dostlarımızla birlikteyiz…

O ölüm kusan, kâbus dolu gecenin üzerinden bir ay geçti…

Kelimeleri seçmekte zorlanıyorum…

Felaketi şöyle ifade edebiliriz;

Deprem anında yıkılan bina sadece üç…

Sabah uyandık ki, ağır hasarlı 33 bin bağımsız bina yıkılacak…

Tek kelimeyle, bu şehri/ şehrimizin insanını Allah Korudu…

Bugün 41 deprem şehidimize Fatihalar gönderiyoruz…

Şehrimize/ Şehrimiz insanına geçmiş olsun… YA SABIR…

Bu millet son iki asırda o kadar büyük acılar yaşadı ki, AMAN ALLAH’IM…

Beşeri ve Fiziki afetlerle yüz yüze geldik…

Savaşlar, İşgaller, Göçler, Doğal Afetler…

Bu yürek yangınlarını maşeri vicdanımızda nesilden nesile taşıyan;

Eserler kaleme alınmış…

Atasözlerimize, Ninnilerimize, Deyimlerimize, Masallarımıza, Hikâyelerimize,

Romanlarımıza, Şiirlerimize konu olmuş…

Fırat’a ses ırmağı diyoruz… O yürek dolusu acılarla akar…

Dinleyin o türküleri…

“Vardım ki yurdundan ayağ göçürmüş…”

“Hicran dolu geceler bahtım gibi karadır…”

“Ayrılık yaman kelime…”

“Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker…”

“Dertliyim ruhuma hicranım sardım da yine…”

“Batan gün kana benziyor, yaralı cana benziyor…”

“Havada bulut yol bu ne dumandır…”

Yemendir, Çanakkale’dir, Sarıkamış’tır…

1939 Erzincan’dan 1999 Marmara Depremine…

“Anadolu’nun çığlığı/ feryadıdır... Ağıtlarıdır/ Şivanlarıdır…

Şurası bir gerçek; “Deprem Gerçeğiyle Yüzyüzeyiz…”

Raporlar Ne diyor; “Türkiye’de doğal afetlerin yüzde 61’ini deprem,

Yüzde 15’ini heyelan, yüzde 14’ünü sel, yüzde 10’unu diğerleri oluşturuyor”

 

Manas Gönülevi’nde, ‘o anı…’ birlikte ifade etmeye çalışacağız…

Yüreğimizin sesiyle, ‘acılarımızı paylaşacağız’

Gözyaşlarımızı bu şehrin iklimine katık yapacağız!

Şahsım olarak “o ana gitmek istiyorum” yüreğim elverirse…

24 Ocak 2020 Tarihi, Elazığ’da evinizdesiniz…

Güzel bir sohbet anında… Saatler 20,55’i gösterdiğinde;

Derinlerden kopup gelen uğultu…

Bir soğuk rüzgâr misali yüreğinize işleyen çatırtılar…

Saniyelerle hükmünü gösteren korku dolu git-geller…

İnsanımda, ‘o anda…’ fakında olmadan şuur boşalması!

Kıyamet buymuş meğer…

Ölüme bir göz açıp kapayıncaya kadar yakındasınız…

Evinizden dışarıya çıktığınızda, “mahşeri bir kalabalık…”

Şehrin bütün yolları, ‘kilitlenmiş…’

On binlerce araba… Yüzbinlerce insan…

O korkunç uğultudan kaçış…

O gece… Zemheri soğuğunda…

Zifiri karanlığa düşen nefesler…

Gözyaşlarında ‘buz taneleri…’

Yüreklerdeki soğukluk sarkıyor…

Sözün bittiği anı yaşamaktır, ‘iki heceli’ deprem!

Sükûtun fırtınasında ‘kopan çığlıklar…’

Bir kor ateş gibi çöker içinize…

Gözyaşlarında çocukların sesleri…

İhtiyarların iniltileri duyulur…

Anneler… Babalar… Eşler… Sağa, Sola savrulmuş şehir…

Yollara dökülmüş, ‘hüzün solumakta…’

Telefonlar… Ankara, İstanbul, Yurdumun dört bir yanından…

Şehrimizden yakın uzak komşularımızdan, akrabalarımızdan,

Dostlarımızdan, yakınlarımızdan…

Gözyaşlarına boğulan ifadelerde tek bir dilek; “Selamette misiniz?”

 

24 Ocak 2020 Tarihi…

Hayatımın, ‘dokuz boğumlu’ en uzun gecesi…

Kelimeler, ‘kırık dökük’ iki büklüm kesilmiş yürek parçaları…

Katran içmiş gecelerde, buğulu gözlerle konuşuyorsunuz!

O hayat dolu sımsıcak evinize dönmek mi?

Azap çekmiş duvarlar… Merhaba diyemiyor sizlere…

Korku dolu gözlerle ancak evinize adımlarınızı atabiliyorsunuz?

Bir ömrü kendisine adadığımız Güzel Şehrimiz…

Sokaklarına kadar nefeslerimizin sindiği, Şehrimin 38 Mahallesi…

Saniyeler… Gülleri nasıl da soldurmuş aman Allah’ım!

Saniyeler… Yanık bir türküye nasıl hikâye olmuş aman Allah’ım!

Saniyeler… Acı bir Hoyrat esintisine nasıl dönmüş, aman Allah’ım…

 

25 Ocak 2020 Tarihi…

Uykusuz/ veya uykuların dilim dilim bölündüğü geceden;

Tekrar ışığa yürümek… Hayata yürümek…

Bir söz vardır, “her şeye rağmen” hayat devam ediyor!

Ecel terleri döktüğünüz bir geceden…

Adımlarınız, vücudunuzu taşıyamayacak kadar ağır/ aksak…

Evler… Evlerinizi taşıyan kolonlar…

Onlarda, ‘ağır/ aksak…’ ayakta durmaya zorlanıyor!

Güzel Şehrim, 41 insanını yitirmiş…

Daha büyük felaketten, Allah korumuş…

Şehir insanında, bütün dillerde; “Güzel Şehrimizi Allah Esirgemiş!”

Ağır hasarlı Evlerimiz…  Orta hasarlı Evlerimiz…

Şehirde,  “depremin iz bırakmadığı” ev yok gibi…

O izler, ‘ders al…’ ibret al… Kendine gel dercesine;

Acı sillelerde yüzümüze çarpa çarpa haykırıyor!

 

Şu bir hakikat, “bu milletin sağduyusu…”

Dağlar gibi birbirine omuz veren, ‘infak kültürü…’

Yüzleri ağartan hoşgörüsü…

Türkiye’m… 82 milyonu bir yürek yapan erdemliğin…

Bu ülke de,  ‘huzurunu, güvenin, istikrarın…’ kılcal damarları

Büyük bir maharetle, ‘onu koruyalım…’

Aman ha! Kalplerin kırılmasına izin vermeyelim!

Kalpler ne zaman kırılır; “adaletsizlikle…”

Şu anda, ‘büyük bir imtihanı…’ yaşıyoruz

Ne zaman güçlü olabiliriz?

Bu günlerin, ‘hesabını…’ verebilirsek

Her şeyin adil bir şekilde, ‘kayıt altında olması…’

Fırsatçılara, talancılara, yağmacılara,

Gözü dönmüş ‘haramilere…’ dikkat kesilelim!


Yazarın Diğer Yazıları