YEVMÜLBETER NE DEMEK?

Coşkun Yüksel, iki ayda bir yayımlanan 'AHENK' adlı, Fikir Kültür Edebiyat dergisi yazarlarından… Bu dergide kendine has üsl

YEVMÜLBETER NE DEMEK?
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Coşkun Yüksel, iki ayda bir yayımlanan “AHENK” adlı, Fikir Kültür Edebiyat dergisi yazarlarından… Bu dergide kendine has üslubuyla hikayeler yazıyor. Özellikle “Harput Hikayeleri” başlığıyla yazdığı öykülerle, kadim şehrin sosyal ve kültürel yaşantısını gözler önüne seriyor… Yöre insanına dair yaşanmışlıkları, kâh güldüren, kâh hüzünlendiren anlatımıyla da okuyucuyu geçmişe doğru yolculuğa çıkarıyor…

 

Coşkun Yüksel hakkında yeterli bilgiye ulaşamayınca, çareyi üstat Nazım Payam ağabeye sormakta buldum. Yanılmamışım… Coşkun Yüksel ismi mahlasmış öncelikle bunu ifade etti… Harputlu bir ailenin mensubu olan yazar, muhtemelen derginin sahibiymiş… “Öyle tahmin ediyorum.” dedi. İlahiyat eğitimli bu kültür insanı aynı zamanda Nazım Ağabey’in akranıymış da…

 

Coşkun Yüksel’in Harput’a dair hikayelerini okurken “KOLO” adlı öyküsü oldukça dikkatimi çekmişti.  Çünkü, “Soyadı Kanunu” çıkana kadar her ailenin kendine özgü lakabıyla tanındığı dönemlerde, bizimkiler “Kologiller” olarak bilinirmiş…

 

Hikâyede bahsi geçen “Kolo Hoca” büyük dedemin öz dayısı… Mukdigerit bir karaktere sahip bu insanın birçok meselesini dinlemiştim büyüklerimden… Ramazan gecelerinde yatsı vakti minareye çıkıp ezandan önce Harput hoyratı okuyup nihayetinde ezana başladığını… Cemaatle olan nüktedan diyaloglarını…

Biri de bu hikâyede geçiyor… Noktasına, virgülüne dokunmadan sunuyorum… O döneme ait Ramazan günlerini, anımsatması vesilesiyle de keyifli, duygu yüklü Ramazanlar diliyorum…

 

                                                              *****

 

KOLO, KOLO, KOLO!

 

Serahatun Camisinin ögündeki meydan şeherin orta yeridi… Adam almazdı, adam. Bah! heman üç adım ilerde Meydan camisi vardı, meydan pıharının heman yanında. Niye? E cami cemaatı almazdı oğul. O gadder galabelik olurdu ha.

 

Meydan camisinin de cemaatı olurdu amma tabi Serahatun başgaydı. Zekât penceresi de ordadı.

 

Zekât penceresi ne? Bilmisiz del mi?

 

Burnuza... Adamım diye gezin ortalıhda.

 

Serahatun camisinin gapısının heman sol terafındaki pencere zekât pencerisidir. Zekâtı olanlar götürür oraya atarlar. Orda keselerin içinde zekât paraları birikir. Tabi aklıza yatmi. Orda pencerenin içinde para birikmiş dura... Heç kimse elini vurmaya...  Zekatı alacah olan muhtaç gelir, elini uzadır, eline ne gelirse alır, gider. Eline gelen kese ne gaderse onun nasibi o gaderdir. Fazlasını gatiyyen almaz tamah etmez.

 

Serahatun camisine toplanan cemaatda böle bi cemaatdı. Şeher yıhılmaya başladuhleyin her şey bozulmaya başladı deyim ya ne zekât penceresi galdı ne o cemaat galdı ne derin hocalar galdı. Her şey bozuldu oğul, her bi şey yıhıldı şehernen barabar. Meydan ahan bunnara galdı. Onnarda getti gider şindi size gali ki yevmülbeter.

 

Yevmülbeter ne demek? Yevmülbeter her bi gün öncekinden beter olacah demek. Gide gide gıyamete dayanacah demek. Heç eyi bi gün gelmeyecek demek. Bah! Ahan bu şeherin yıhılıp bele veran olacağı olacah iş midi? Oldu. Demek ki yevmülbeter.

 

Serahatun camisinde ne zekât penceresi galdı ne bişe. Şeher nası daldikliye galdısa cami de Kolo hocaya galdı. Kolo Hoca da Daldiklinin uydurması bi zevdigerı adamdı. Adamı sölede sölede deli etti. Adamcağız kolo dediklerini duyar duymaz gendüyü gaybederdi. Hem lakabı kolo hoca hem kolodan hersi çıhar, dellenürdü. Daldikli Osman fırsatladuhça neder eder buna bi sefer kolo der... Hem öle derki heç kimse duymaz annamaz. Adam havalara çıhar. 

 

Osmandur:

 

- “E bahın babam ha, ben ne dedüm, ne yaptım şindi, bu deli pezevenk cinnenmiş, görisiz ...” derdi.

 

Kolo hoca İtikafa girmiş.

 

Yaa, eskiden o da vardı.  Sarahatun camisinin müeezzin mahfilinin arhasında bi yer vardı. Hasavannan çevirirlerdi. Orda çileye girilirdi.

 

N’ola oğlum, heç bi şe bildigiz yoh! O da bi ibadetdi ha. Ramazanın son on günü, çileye girilür. Bayrama ten orda heç dünya kelamı gonuşulmaz. Az bişe iftarlıh, zöhürlük götürürler, onnan idare eder. Bi tek defihacet için camiden çıhar. İşte ona çile derler. On gün boyunca heç bi kelime gonuşmaması lazım.

 

Gonuşursa çile bozulur. Namaz nası bozulursa çile de gonuşmahlan bozulur.

 

Daldikli Osman bi gün fırsantlamış kolo hoca çiledeyken namazda getmiş adamın yanında namaza durmuş. Rükuya eğili, üç defa “Subhane rabbiyel azim” diyecek ya üç defa

 

- “kolo, kolo, kolo” deyi. Secdeye egili, üç defa “subhane rabbiyel ala” diyecek ya üç defa

 

- “kolo, kolo, kolo” deyi. Egili

 

- “kolo kolo kolo” gahi; “kolo kolo kolo”. En ahırı adam namazı bozi ense köküne şamarı yendüri, 

 

 - Vay seni anasını avradını ...  

 

Cemaat bi kere garişi. Unan babam hele dur, n’edisin? Sen nerdesin? Delürdün mü?” demeye galmi. Osman ordan toz.

 

Zavdigerı Kolo Hoca derdini annadana ten ne Osman galmış ne bi şe. (Çoşkun Yüksel)