YENİ DÖNEMİN YENİ SİYASETÇİLERE İHTİYACI VAR!
Bir ülkenin, bir toplumun temel problemlerinin çözümünde eğitim politikaları en belirleyici faktördür
Bir ülkenin, bir toplumun temel problemlerinin çözümünde eğitim politikaları en belirleyici faktördür. Siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel manada yaşanan bütün sorunlar ancak eğitimli birey ve toplumla mümkün olur.
Üretimin niteliği, kalitesi, kâr marjinın belirlenmesi, üretim alanları, piyasa araştırmaları, pazarlama ve pazar payı gibi ekonomiyi ilgilendiren sorunlarım çözümünde eğitimli insan kaynağına ihtiyaç vardır. Hangi ürünü nerde, nasıl ve hangi hedef kitlesine üreteceğinizi bilmeden yani bunun bir ARGE çalışmasını yapmadan gerçekleştirmenin bir anlamı olmaz. Var olan potansiyel kaynaklar üzerinde analizler yapmadan ekonomik bir faaliyette bulunmak insan kaynağının, sermayenin ve en önemlisi de zamanın heba olması anlamına gelir.
Yine aynı şekilde siyaset mekanizmasını evrensel değerler üzerine oturtamazsanız nitelikten, ehliyetten ve erdemden yoksun bireylerle bu mekanizmayı işletmeye mecbur kalırsınız. Parasından, nüfuzundan ve makamından güç alarak siyaset mekanizması içinde uzun süre varlığını sürdürenlerin olduğu bir toplumsal gerçekle uzun bir zamandır yüzleşmiş bulunuyoruz. Görevi sadece yasa yapmak olan bu mekanizmanın konjonktür gereği etik olmayan bir şekilde farklı alanlarda (!) enerjisini tüketmesi gelecek adına karamsar bir tablo ortaya koymaya neden olmaktadır. Parlamenter sisteme geçtiğimiz cumhuriyetten bu yana siyaset - ticaret ilişkisi siyaset mekanizması içinde var olan bütün değerleri törpüledi ne yazık ki. Kendi alanında uzman ve alanında mevcut bütün sorunları bilen ve bu sorunlara mantıklı çözüm önerileri sunabilen bireylerin olmadığı bir siyaset mekanizmasından sürdürülebilir ve toplumun elli yıl içinde gerçekleşecek olan bütün sorunlarını çözecek evrensel normlara sahip yasal düzenlemeler yapmalarını beklemek sadece hayal olur. Zamanın birinde parasından ve nüfuzundan aldığı güçle iktidar partisinin il yöneticiliğini yapan bir kardeşimizle bulunduğumuz bir ortam da bu ülkenin bütün potansiyellerinin şekillenmesinde rol oynamış öğretmenlerimizi aşağılayıp küçümsemesine şahit olmuş biri olarak siyaset mekanizmasının aktörlerinin seçilirken kriterlerin yukarıda da bahsedildiği gibi para-makam-nüfuz erkleri yerine liyakat, devlet tecrübesi, eğitim, mesleki uzmanlaşma gibi kriterlerin ön planda tutulması siyaset mekanizmasını popülizm gibi değersiz kavramlardan uzak tutacaktır. Siyasetin ve siyasetçinin realist söylemler geliştirmesi, ütopyadan uzak gerçekleştirilebilir ve geleceğe dair daha pragmatist düşünceler üretmesi yeni dönemin en başat koşulu olmak zorundadır.
Devlet ve toplum yeniden geleceğe hazırlanmak isteniyorsa kurumsal ve toplumsal olarak yeni bir yapılandırmaya ihtiyaç vardır. Bunun için öncelikle siyaset mekanizmasında temel ve nitelikli paradigma değişiklikleri cesurca atılacak adımlara bağlıdır. Siyasi partiler kanununda ve seçim kanununda yapılacak değişikliklerin yeterli olmayacağını ifade etmekle birlikte aslında az önce dile getirildiği gibi siyasi aktörlerin seçiminde yeni dönemde sözü edilen kriterlere dikkat edilmesi geleceğe dair yeni ufuklar açılmasına yardımcı olacaktır.
Sosyal olgularda da çözüm arayışları evrensel normlar ışığında olgunlaşmış bireylerle mümkün olmaktadır. Toplumsal olayların ortaya çıkış sebeplerini ve bunların sonuçlarını analiz etme noktasında uzmanlaşmış kurum, kuruluş ve bireylere ihtiyaç vardır.
Kendi iç ve dış dinamiklerini sosyal olaylar sarmalında tüketen bir devlet ve toplum sürdürülebilir bir gelecek ortaya koyamaz. Birey ve toplum olarak her yönüyle olgunlaşmasını tamamlamış bir ülkenin var olan bütün potansiyelini kendi gelişmesine ve büyümesine yönlendirmesi gerekir.
Zihinsel devrimini gerçekleştirmiş birey önyargılarından kurtularak empati yapma yetisi kazanır. Bu özelliklere sahip bir bireyde kendisinde var olan dinamikleri çatışmacı bir tutumdan uzak daha çok uzlaştırıcı ve birleştirici bir arayışla yaşadığı toplumun geleceğine katkı sunmakta kullanır.
Sanatta, edebiyatta, bilimde, sporda ve en önemlisi de mimaride kendi gelişimini tamamlamış bir toplumdan teşekkül etmiş bir millet ve devlet medeniyet kurma yeteneğini asla kaybetmez.
Üçüncü bin yılın birinci yüzyılının ilk çeyreğinde küresel etkilerle iyice küçülen dünya buna paralel olarak çoğalan insan ihtiyaçları sonucunda mal görmüş mağribi misali büyük kirli bir ekonomik ve siyasi mücadele sarmalında canavarlaşan güç gösterilerinin colesiumu olmaya doğru ne yazık ki hızla gidiyor.
Türkiye, önümüzdeki yeni döneme siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel manada yeni paradigmalarla yola çıkmak mecburiyetindedir. Geçmişin bütün hatalarından ders alan, her bireyi değerli görüp ondan katma değer elde etmeyi bilen bir devlet anlayışıyla kutuplaşmalardan uzak, merkezinde insan olan yepyeni bir siyasal ve sosyal paradigma zihinlerdeki bütün kuşkuları da yok edecektir.
Türkiye yeni dönemde eğitim politikalarına dair bütün hafızasını sil baştan değiştirmeden bu değişim ve dönüşüm hamlesini gerçekleştiremez. Yeni dönemde Milli Eğitim Bakanlığına çok büyük bir görev düşüyor. Geleceğin yüz yılında dünyaya damgasını vuracak Yeni Türkiye’nin yeni milli eğitim politikasını değerler ve bilimsel bakış açılarıyla ortaya koyması gerekiyor. Yeni dönem beklentilerin daha çok eğitim politikaları üzerinde atılacak olan adımlara bağlıdır. Cesur ve gerçekçi fikirler toplumu geleceğe taşır. Başlangıçta belki kayıplar olacaktır ama sürdürülebilir bir eğitim politikasının geliştirilmesi bu kayıpları çok kısa zamanda tolere edecektir.
Bu yüzden Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın yeni dönem için öncelikli olarak eğitim bakanlığı üzerinde ehemmiyetle durması gerekiyor. Özellikle kurum içinden deneyimli ve sorunları bilen nitelikli insan kaynakları sürece dahil edilmelidir. Kurum dışı insan kaynağının çözüm üretme noktasında yetersiz kalacağı unutulmamalıdır.
Öncelikle bir eğitimci olarak ve sonrasında siyaset yapma arzusu içinde olan biri olarak geliştirilen Yeni Türkiye paradigmasına dair herkesin ümitvar olduğunu görmek gelecek adına sevindirici bir durum. Hep beraber bekleyip göreceğiz. Kalın sağlıcakla..