Papa 14. Leo’nun 27-30 Kasım tarihleri arasında Türkiye’ye yaptığı ziyaret günlerce konuşuldu. Onlarca komplo teorisi, yüzlerce eleştiri okuduk. Meşhur tabirle ağzı olan konuştu.
Toplumsal refleksle bir anda sanki Papa hepimizi Hristiyan yapmış, tüm devlet ricali Papa'ya biat etmiş gibi bir hava estirildi. İznik ziyareti eleştiridi. Yaşanan seramoniler, çalınan ilahiler ve giyilen kıyafetler konuşuldu durdu. Oysa İznik Hristiyanlık Dini açısından önemli bir şehirdi. Papa nasıl dini kıyafetlerini giyiyorsa bizim Din Adamlarımız da göğüslerini gere gere dini kıyafetlerini giymeliler. Papa'nın İznik ziyareti bir fırsata çevirilmeli, hatta turizm açısından da değerlendirilmelidir. Biz nasıl Hristiyan ülkelerde kendi dinimizin serbestçe yaşanmasını ve imkanlar sunulmasını istiyorsak bu imkanı Papa ziyaretinden mütevellit hristiyanlara ve diğer gayrimüslim insanlara da sunmamız gerektiğini bilmemiz gerekir. Zira bizim dinimiz bize bunu emretmiştir. Onlar kendi ülkelerinde Müslümanlara bu imkanları vermiyorlarsa bu onların ayıbıdır.
Durumu biraz derinlemesine düşündüğümüzde bu ziyarette 'hristiyanlık' olgusu çerçevesinde Papa'dan ziyade korkmamız gereken çok daha önemli parametrelerin olduğunu görmemiz gerekir. Bizim için Papa bir figürdür bir semboldür. Bizim Diyanet İşleri Başkanımız da onlar için bir semboldür.
Papa'nın ziyaretinden veya Hristiyanlık dininden ziyade, bunların tezahürü olan inanç biçimi ve yaşam tarzı, esas korkmamız gereken şeylerdir.
Bugün batılılaşma adı altında bize empoze edilen kültürel emperyalizmden korkmamız gerekir.
Modernleşme adı altında değişen giyim tarzlarından korkmamız gerekir.
Çağdaşlaşma adı altında yaşanan zihinsel dönüşümden korkmamız gerekir.
Modernleşme adı altında değişen yeme-içme alışkanlıklarından korkmamız gerekir.
Misyonerlik faaliyetleri ile kendilerine benzememiz için çalışan gizli yapılardan korkmamız gerekir.
Her gün ekranlarda modernlik adı altında şiddeti, ahlaksızlığı ve çıplaklığı meşru gören TV programlarındam korkmamız gerekir.
Denetimsiz Sosyal Medya Teröründen korkmamız gerekir.
Batı özentisi eğitim metodlarından ve gençleri ifsad etmeye çalışan içeriklerden korkmamız gerekir.
Millet olarak hamaseti, slogan atmayı, galeyana gelmeyi çok severiz. Tepkilerimiz saman alevi gibidir. Görünen küçük tehlikelere tepki vermeyi çok sever, görünmeyen büyük tehlikeleri ise dikkate bile almayız. Maalesef yaşadığımız durum budur.
Papa'nın ziyaretinden rahatsız olanlar ve hamasi tepki verenlerin ekseriyeti Papa'nın istediği yaşam tarzını yaşayan insanlardır.
Velhasıl Papa bir misafirdi, gelip gitti. Lakin Papa'nın müntesiplerinin yaşadığı yaşam tarzını yaşayan ve modernleşme adı altında onlardan beter olan gençlerimizin ve yetişkinlerimizin, çocuklarımızı da bu şekilde yetiştirmesinden korkmalıyız.