Taha Yusuf SARIGÜL

Öğretmen itibarı!

Taha Yusuf SARIGÜL

Ankara'da bir lisede meydana gelen olay kayda geçtiği için tüm Türkiye'nin gündemine girdi. Eğer kayda alınmasaydı, o görüntüler olmasaydı o öğretmenimiz bu öğrencilerin yaptıkları terbiyesizliği asla ıspat edemezdi. Öğretmenimizin yapması gereken şey öğrencileri uyarmak, tutanak tutmak, olayı rehberlik servisi ve idareye bildirmek olmalıydı. Öğretmenimiz bu işlemleri yaptığında ne olacaktı peki?

Okul idaresi veya rehberlik servisi çocukları uyaracaktı. Muhtemelen bu çocuklar daha önce uyarılmışlardır. Disiplin süreci başladığında ise veliler de işin içerisine girecekti. Okula çağırılan öğrenci velileri bir hışımla okula gelip 'bakıcı' muamelesi yaptıkları öğretmenlere ilk evrede 'benim çocuğum yapmaz' savunmasını yapıp sonrasında 'arkadaşları kötü etkiliyor benim çocuğumu' savunmasıyla az da olsa kendi çocuğunda da kusur bulabilir. O da çok düşük bir ihtimal. Suçun çoğu başkasının çocuğunda ya da öğretmendedir.

Peki o öğretmenimiz bir anlık bir sinir hali ile o çocuklara 'evladım terbiyesizlik yapmayın yerinize oturun' gibi hafif bir uyarı yapsa veya o öğretmenimizin maruz kaldığı psikolojik ve duygusal şiddet karşısında bir anlık bir öfke ile çocuğu ittirirse veya çocukların yaptığına aynı şekilde cevap verse işte o zaman esas film başlar. Olay kesin mahkemelik olur. Velimiz 'ben çocuğuma fiske bile vurmadım bu hoca kim oluyor ki benim çocuğuma dokunuyor, şiddet uyguluyor diyerek öğretmenimizi idam sehpasına doğru yola çıkarır. Sosyal medyayı ayağa kaldırır. Öğretmenimizin 'dayakçı öğretmen' diye adı çıkar. Basın, işin aslını araştırmadan öğretmenimizi dayakçı diye manşetlere taşır. Sosyal medyada öğretmenimiz linç edilir. Zaten yerlerde sürünen öğretmen itibarı daha da alaşağı edilir.

Okul idaresi öğretmenimiz halim selim bir insan, şiddet uygulamaz, sizin çocuğunuz hatalı, öğretmenimizi tahrik etmiş öğretmen de tepki vermiş, çocuğunuz abartıyor, yanlış yorumluyor dese de velimiz asla tatmin olmaz. 'O Öğretmen buraya gelecek' diyip müdür odasında yargı dağıtmaya devam eder. Yüksek mevkilerdeki tanıdıklarını referans göstererek okul idaresini ve öğretmeni sürgüne göndermekle tehdit eder.

Okul idaremiz ve rehber öğretmenimiz alttan aldıkça velimiz daha da coşmaya başlar. 'Çağırın gelsin hesabını soracağım' diye öğretmenin cezasını kendisi kesmek ister.

Ve o anlarda, okul idaresi ve rehber öğretmen anlar ki bu çocukların böyle agresif ve edepten mugayir davranışları sergilemeleri ebeveynlerinin kendilerini yetiştirme tarzlarından kaynaklanıyor. Gariban müdür, müdür yardımcısı ve rehber öğretmen haksız ve patavatsız veliye karşı alttan alırlar, ağam-paşam diyerek veliyi bir şekilde olay çıkarmadan okuldan gönderirler.

Velimiz de okuldan çıkarken yüksek mevkideki dostlarıyla telefon görüşmesi yaparak yaşananlardan dolayı sorumlu tuttuğu öğretmenlere nasıl bir ceza verdireyim diye konuşmaya devam eder.

Neyse ki Ankara'da yaşanan olayda öğretmenimiz hiçbir tepki vermeyerek yukarıda bahsettiğimiz ve hemen her gün bir okulda yaşanan olay örgüsünün tekrar yaşanmasını engellemiş.

Öğretmenimizi tebrik ediyorum. Olayın basına yansımasıyla öğretmenimiz öğrencilerinin zarar görmemesi için onları affettiğini ve disiplin cezası almalarını istemediğini ifade etmiştir.

Öğretmenimiz en iyisini yapmıştır.

Sahi, yazımızın başlığı Öğretmenin İtibarı'ydı değil mi?

Yazarın Diğer Yazıları