Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada bir etiketle karşıma çıkan bir başlık dertli olduğumuz bir konuya parmak basması dolayısıyla çok ilgimi çekti. Neydi o başlık:
Ekranlardan Vuruluyoruz!
Ekranlar evlerimizin vazgeçilmez misafirleri. Televizyon ekranı, tablet ekranı, telefon ekranı. Evet doğru, her gün evimizin içine kadar girip bizleri öldürüyorlar.
Aile Yılı olarak ilan edilen 2025 yılının sonuna doğru gelirken 'aile' kurumunun ne kadar yıpratıldığını ve içinin boşaltıldığını görmek gelecek için bizleri endişelendiriyor. Eskiye dair müspet gelenek-görenek ne varsa terkedilmiş durumda. Popüler kültürün etkisiyle oluşan ifsad edici trendler, başta gençlik olmak üzere, aile ve dolayısıyla da toplumun temeline dinamiti döşemektedir.
Milletimiz artık silahlarla değil, senaryolarla vuruluyor. Şiddet, mafyacılık, taciz, sapkınlık, çıplaklık, sadakatsizlik ve ihanet gibi kavramlar senaryo diye, sanat diye pazarlanarak normal gösteriliyor. Popüler diziler eğlence değil, çürüme üretiyor. Yerli ve yabancı dizilerin çoğu toplumun ahlaki yapısını ve aileyi çürütmeye çalışan projelerdir. Hem de ihanet projeleri.
Milletimiz sessiz kaldıkça bu ifsad projelerinin sahipleri daha da cesurlaştı. Millet alıştıkça bu kötülükler sıradanlaştı. Kültürümüzle bağdaşmayan yaşam tarzları, geleneklerimizde olmayan davranış kalıpları,
Nesli ifsad eden ahlaksız ilişki türleri her gün ekranlarda gözümüzün içine sokuluyor. Gözümüzün önünde olan bu kötülükler zamanla sıradanlaşıyor ve her geçen gün daha kötüye gidiyor.
Tiktok ve Instagram gibi sosyal medya platformları denetimsiz oldukları için buralardaki ahlaksızlıklar kontrolsüz bir şekilde büyüyor ve toplumsal çürümeye dönüşüyor. Değerli olan ve korunması gereken herşey bu mecralarda pervasızca sergileniyor ve değersizleştiriliyor. Kasap dükkanı adeta...
Yukarıda bahsettiğimiz konuları işleyen dizileri izleyen yetişkinler kendilerine ve özellikle çocuklarına ne kadar büyük bir zarar verdiklerinin farkında değiller. Kimse demesin ki ben etkilenmiyorum. Bilinçaltımıza öyle bir işliyor ki verilen mesajlar. Farkına varmadan etkisine giriyoruz. Hele çocuklar bunu çok doğal sanıyor ve yaşam tarzı olarak görüyor. Kötülükler onlar için sıradanlaşıyor.
Dizilerde kadınlar bir mal, bir vitrin nesnesi, bir cinsel obje, bir köle gibi gösteriliyor. Dizilerde sürekli şiddete ve istismara maruz bırakılan kadınları izliyoruz. Şiddet ve istismar dizilerin en temel öğelerinden. Sonra da kalkıp 'kadına şiddet' temalı etkinlikler adı altında saçma sapan aktiviteler yapılıyor. Bataklığı görmezden gelip sinekleri öldürmeye çalışıyoruz.
Gündüz kuşağındaki rezalet programlara hiç değinmiyorum bile...
Kadını 'teşhir' objesi olarak gören ve 'görsel şiddet' ile kötülüğü sıradanlaştıran ekran teröründen, aileyi ve toplumu korumamız gerekmektedir.
Aile yılında ailenin korunması gerekirken yukarıda bahsettiğimiz konularda hiçbir tedbir alınmadı. Özellikle RTÜK başta olmak üzere ekran terörüne bir dur denilmesi gerekiyor. Hem TV ekranları hem de sosyal medya kullanımı ile ilgili yasal düzenlemeler yapılarak ailenin ve neslin ifsad edilmesinin önüne geçilmelidir.
Devletimizin, STK'larımızın ve ilgili kurumların da anne-baba eğitimi, djital bağımlılık eğitimi, sağlıklı ve ahlaklı sosyal medya kullanımı gibi konularda insanları eğitmesi gerekir.
Selametle...