Uzaklaştıkça uzak, yakın kaldıkça yakın kalırsın... Bu söz, sadece mesafeler için değil, hayatın her alanındaki ilişkiler için de geçerli. Yazmadığım vakitler edebiyat alanında bir taş eksik kalır mı bilemem, lakin benim içimde bir şeyler eksik kalıyor. Eksikliğim yazmadıkça artıyor ve bir süre sonra o yolda hiç olmamış gibi hissedar oluyorum.
Tıpkı bir yazarın kelimelerle olan ilişkisi gibi, bir toplumun da kurallarla olan ilişkisi var. Kurallardan uzaklaştıkça toplumun huzuru uzaklaşıyor, yakın kaldıkça ise refahı yakınlaşıyor.
Ülkemizin refahını, toplumun gelişimini engelleyen en önemli konulardan biri de hiç şüphesiz trafiktir. Trafik, yayaların, hayvanların ve araçların karayolları üzerindeki hal ve hareketleridir. Yayaların tavrı burada önemli sorumsuzca olmamalı. Trafik kazalardan ibaret olmamalı. Aklıma Irvin D. Yalom'a ait olan şu söz geliyor: "Ne zaman insanların arasına çıksam daha az insan olarak geri dönüyorum." Ülkemizdeki insanlar da trafiğe çıktıkları zaman daha az insan olma çabasındalar.
Yoğun ve kuralsız trafik, tıpkı insan ilişkileri gibi yıpratıcı olabiliyor. Yalom'un sözü, bu duruma farklı bir perspektiften ışık tutuyor, diyelim. Ülkemizin trafik sorunu, sadece fiziksel bir sıkışıklıktan ibaret değil; aynı zamanda bir nezaket ve empati krizi olarak da görülebilir. Trafiğe çıktığımızda, birbirimize karşı sabırsız ve tahammülsüz olabiliyor, kornalarla, ani manevralarla kendimizi ve diğerlerini tehlikeye atabiliyoruz. Bu durum, bizi "daha az insan" yapıyor; yani başkalarının varlığını, duygularını ve güvenliğini önemsemeyen, sadece kendi hedefine odaklanmış bireylere dönüştürüyor.
Ancak bu olumsuz tabloyu tersine çevirmek bizim elimizde. Eğer her birimiz trafikte birbirimize daha fazla saygı gösterirsek, takip mesafemizi korursak, sinyal verirken acele etmezsek ve en önemlisi kibar olursak, bu yıkıcı döngüyü kırabiliriz. Birbirimize yol vermek, kornayı gereksiz yere kullanmamak ve acil durum araçlarına yol açmak gibi basit ama etkili davranışlar, sadece trafik akışını rahatlatmakla kalmaz, aynı zamanda bizi yeniden "insan" yapar. Trafiğe her çıktığımızda, sadece bir hedefe değil, aynı zamanda daha anlayışlı ve sorumlu bir topluma doğru ilerlediğimizi unutmamalıyız. Bu dönüşüm, trafik kazalarını azaltacağı gibi, günlük hayatımızdaki nezaketi de artıracaktır.
Son olarak, sanayi ustaları... Özellikle vatandaşı kandırmak için her yolu deneyen tipleri kast ederek diyorum ki onları sevindirmeyelim. Dolandırmayı normal zemine oturtan esnafları da unutmayalım. Zaten deprem onlara gelmedi, yangınlarda malları hiç yanmadı, trafikte kazalar onları hiç bulmadı. Onlar zaten bir parça ekmeğe hiç muhtaç olmadılar…