
Sosyolojik rol ve Gazze
Rüveyda Sadak
Gazze’de iki çocuk… Biri, çevreden topladığı odunlarla yapacağı bir şeyler olduğunu düşünüyordu. Odunları satıp un almayı düşünen çocuk, sorumluluk bilinciyle kardeşlerine umut olmayı ifade ediyordu. 2025 yılının Ağustos sıcağında toprağa karışan unu, avuçlarıyla torbalara dolduran bir umuttu, Gazze’de çocuk olmak. Şimdi yine un çuvalıyla karşılaşılan bir başka yüz… Ama bir fark vardı ki Gazzeli çocuk, gülüyordu. Saatlerce başının üstünde taşıdığı un çuvalıyla umudu taşıyan, Gazzeli bir çocuktu… Tebessüm ediyordu çünkü unu saatlerce taşımasına rağmen yine de yüzü gülüyordu. Yüzün hep gülsün, Gazzeli çocuk. Çocukluk döneminin oyun kavramı, Gazze’de geçerli değil. Orada çocuklar, kavrama tezat olmasına rağmen yetişkin bir bireydi. Yaz itibariyle mevsimin sıcağından, kışın ise soğuktan şikâyet edilir. Yaz aylarında mevsim normallerinde seyrederek termometreleri aşındıran iklim, kışın ise kar, buz ve yağmura dair olumsuz söylemlerle ardınca biriken stresli bir hava oluşturuyor. Sıcaklık bir olumsuzluk değil, gıda ürünlerinin yetişebilmesi için gerekli olan bir tabiat. Yaz denince meteoroloji sebebiyle şikâyetler sürekli artış şeklindedir. Nitekim Gazze ve şükretmek diyerek yaşayabilmek için hiçbir olanak olmamasına rağmen ekmek, su, gıda ve barınma gibi temel hayat gereksinimlerinin olmadığı Gazze’de şükür, daima geçerli bir dua oluyor. Bir avuç toprak ile karışık un bile Gazze’de tebessüm etmek için geçerli bir sebep. Ve o mekân, Gazze… Coğrafyanın sıcak güneşi, soğuk kar ve buz, Gazze’de önemli kavramlar değil. Çamurlu su birikintilerinden bile su ve çimlerden yemek tedarik eden bir toplumdu, Gazze. Şimdi Gazze bu durumdayken, sıcak havanın mevsim normallerinin üstündeki seyrinin şikâyet edebilmek için bir gerekçesi olabilir mi? Gazze’de yaz ve kış mevsiminin bir farkı yok. Gazze’de her mevsim, soğuk kış ve yaz kuraklığı. Görünen o ki okul kitaplarından bilinen yazlar sıcak ve kurak bilgisi, coğrafi kavram olarak Gazze’de yazlar, sıcak ve açlık, susuzluk, kışlar ise soğuk ve barınma imkânsızlığı olarak bir tezat oluşturuyor.
Toplum, bireylerin aynı mekânda yer aldığı ve ortak değerleri olan bir bütünlüktür. Rol ise bireylerin yer aldığı mekâna dair, mevcut rollerin farkında olup benimsenen tutum ve davranışlardır. Öğretmenin ders anlatması ve dolayısıyla öğrencinin ders çalışması gerektiği, sosyolojik bir ifadedir. Aslında rol, toplumdaki bireylerden beklenilen davranışlardır. Gazze kapsamında ise rol kavramı, olması gerektiği gibi değil, aksine imkânsızın bir ihtimal olan imkânını gerçekleştirmeye çalışırken, yaşanılan ortamın koşullarına göre değerlendiriyor. Çocuk olmanın, yetişkin bir birey ile aynı şartlarda yer aldığı Gazze’de her birey, birer yetişkin, çocuk bile olsa.