Rüveyda Sadak

Meyve, Doğallık ve Sosyoloji

Rüveyda Sadak

Mevcut dönem itibariyle modern yaşamın sunmuş olduğu sabit kavram bireyselleşme, yapay bir görsel sunuyor; insan, toplum ve tabiî ki doğaya dair her fotoğrafta… Durum böyle olunca, doğalın yerine yapay tercih ediliyor. Bir bilgi ve kulağa öneri mahiyetinde bir söylem ile bahsedeceğimiz konu, ‘Doğa ve Sanat’ olacak. Günümüz modern kavramı dolayısıyla yoğun ve yorgunluğun pek de tezat olmayan karşılığı stres, doğanın doğallığı ile en az seviye olarak düşünülebilen bir tavsiye olabilir. Gerçek olan doğal, seyredilen ifadenin birey zihninde oluşturabileceği tutumu, olumlu fayda ile düşünce yönlü pozitif bakış açısı sağlar. Bir fotoğraf; içinde çiçek, ağaç ve kendi halinde gerçek bir doğayı resmeden bir desen bir figür… Bireyi, modern dönem stresinden arındıran iyi bir olumlamadan bahsediyoruz. Söz konusu bir sanat sosyolojisi… Ve bir doğru ile sanat, iyidir. Doğa ve sanatı harmanlayan bir doğa sosyolojisi diyerek… Üniversite döneminde çok çeşitli görsel bir sanat galerisini ziyaret etmiştik. Çiçek, ağaç, birkaç meyve ile oluşturulan resimler, insana değer atfeden doğanın, doğallığını resim sanatına ithaf ederek meydana getirilen seyrettiğimiz bir sanattı, modern dönem itibariyle. Doğanın, doğal yapısını modern gereği yapay dünyaya atfeden modernleşme, toprağın üretkenliği, toprağın geleneksel yapısını yeşil yerine, modernize eden fotoğraflara dönüştürüyor. Tarımın işlevi, doğa kapsamındadır. Temel besin olarak adlandırılan, başta su olmak üzere tahıl grubundan günlük gıda olarak temin edilen ekmeğin, un şeklinde kullanılabilmesi için işlenerek aşamalardan geçen bulgur için de oldukça önemlidir, ‘Toprak’ ve tahıllar ile diğer ürünlerin gıda kapsamında, toprak kaynaklı olduğu bilgi, %95 gibi bir oran, toprağın önemini ifade ediyor. İnsan doğaldır, doğanın doğrusu ile. Toprak, su ve su kaynaklı elde edilen besinlerle bilinen bir ekoloji sistemidir. Toprak nedir? Toprak; doğadan, doğadaki her varlığa aktarılan bir değer ve kullanılabilir bir alandır. Ürün yetiştirebilmek için önemli bir mekândır. Bütün canlılar ve canlı olan bir organizma için biyolojik bir gerekliliktir. Doğa, hayattır. 

Doğanın, topraktan gökyüzüne doğallığını tanımlayan tabiat, mutluluk kavramını karşılar. İnsan için doğa, yaşanılarak açıklanan gerçek bir değerdir. Fakat gerçek olmayan figür, filmler ve sair; görülen yapay kavramı, mutluluk değil sadece vaktin modern şekliyle bir hobi oluşturmasıdır. Doğada görülen renklerin gerçekliği ve canlılığı ve doğanın doğallığındaki akış, birey için mutluluk olarak ifade edilir. Her mevsim, ayrı bir kompozisyondur. Okulların açılışı ile başlayan eylül ayında, yapılan kırtasiye alışverişi, üniversite öğrencisi için çoğunlukla farklı bir şehir farklı bir çevre ve yeni bir ortam ve ders çalışmak için planlı bir stratejinin oluşturulduğu bir zaman dilimidir. Eğitimci Sosyolog Hocam’ın mevsimsel geçişler konusundaki analizlerini birkaç cümle ile açıklayalım: “Sonbaharda, yaprakların muazzam güzellikteki manzarası bir sonbahar güzelliğidir. Her mevsimin kendine has güzellikleri vardır. Sonbaharın bitimi, kış mevsiminin ilk günleri yapraklar artık birer birer dökülmeye başlıyor, renkler ise muhteşem bir tona bürünmüş.” diyerek devam etmişti, Eğitimci Sosyolog Hocam… Bir meyve ya da sebze bir sanat olabilir, mesela. Nitekim Hocam’ın bir meyve olan kavun konusunda ifade ettiği sanat, kavun sosyolojisi şeklinde detaylı bir kimya oluşturuyor. “Nasıl ki dışarıdan topluma bakıldığında sadece insanlardan oluşmuş bir topluluk görülüyor. Fakat içine girildiğinde her insanın birer dünya olduğu gibi kavun denilince de sadece insanın aklına sıradan kavun geliyor ama detaylı incelenince kavunun da birçok çeşidi vardır. Şekline, rengine, tadına, aromasına göre çeşitlilik gösteriyor. Yetiştiği toprağa göre bile tadı, aroması değişebiliyor. Hatta bazıları yetiştiği coğrafyaya göre isimlendiriliyor. Örneğin bir meyve olan kavunun, sosyolojik sanatını ifade etmek gerekirse bir kavun fotoğrafına bakıp görülen mutluluk ile elde tutulan bir dilim gerçek kavunun, tat ve kokusunun ifade ettiği mutluluk aynı olabilir mi” diyerek doğalın, doğada düşündüren bir tabiat algısı olduğu böylece örneklenmişti. Doğalın, doğallığını doğada yaşamak ve algılayıp düşünmek ve doğanın içinde doğayı yaşamak gerek. Dolayısıyla asıl olan gerçek doğayı, doğanın içinde yaşayabilmek lüzum ifade eder. Hâlbuki doğanın, doğallığını esas ortamında düşünemeyen yapay, mutluluğu ifade edemez ve yapay çerçevede mutlu olunmadığı için tebessüm sebeplerden olan doğalı, mekânında yaşayabilmek doğanın mutluluğu gerçek bir telkin sanatıdır.

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları