Almanya’da ARD’nin yayımladığı “Digitale Ohnmacht – Deutschland im Bann von Big Tech” belgeselinde, Avrupa’nın ABD merkezli teknoloji devleri karşısında nasıl çaresiz kaldığı çarpıcı örneklerle ortaya kondu. Google, Meta, Apple ve benzeri şirketler, kıtanın en güçlü devletlerini bile dijital alanda bağımlı hale getirmiş durumda. Avrupa Parlamentosu’nda bu bağımlılık açıkça itiraf ediliyor: “Evet, Amerika bizi esir alıyor.”
Bu tablo bize aslında tanıdık geliyor. Türkiye’de de Google’ın algoritma değişiklikleri, yapay zekâ destekli arama motorları ve küresel sosyal medya tekelleri hem yayıncıları hem de kullanıcıları kıskaca alıyor. Haberden kaçış oranları artıyor, gazeteciliğin güvenilirliği zedeleniyor, yerel medya ayakta kalmakta zorlanıyor.
Ancak Türkiye, savunma sanayinde nasıl ki Bayraktar’ın öncülüğünde dünyaya meydan okuduysa, dijital bağımsızlık konusunda da Avrupa’dan bir adım önde olma şansına sahip. “Karton uçak” diye küçümsenen İHA ve SİHA’lar bugün gökyüzünde destan yazıyorsa, “Next” gibi yerli sosyal medya girişimleri de yarının dijital bağımsızlığını inşa edebilir.
Sorun şu ki; bu girişimler gerektiği kadar önemsenmiyor. Bayraktar bir kez daha tek başına kalmamalı. Ne devletin kurumları ne de halkımız bu alanda köşeye çekilip izleyici olmamalı. Eleştiriler elbette olacak ama siyasi ve ideolojik saiklerle değil, yapısal ve geliştirici bir anlayışla yapılmalı.
Çünkü mesele yalnızca bir sosyal medya uygulaması değil. Mesele, her yıl milyarlarca liranın yabancı şirketlere aktarılması, verilerimizin yabancı bulutlarda depolanması, haberlerimizin ve içeriklerimizin algoritmalarla sansürlenmesi. Bu sadece ekonomik bir kayıp değil, aynı zamanda milli güvenlik meselesi. Bu veriler, İran örneğinde görmüş olduğumuz gibi üst düzey askeri bir yetkilinin kaldığı odanın direkt hedef haline gelmesine neden olabilir.
Medya sektörü bugün çok zor şartlarda ayakta kalmaya çalışıyor. Çalışanlar düşük ücretlerle, güvencesiz biçimde emek veriyor. Üstüne bir de küresel tekellerin baskısı eklendiğinde tablo daha da kararıyor. Bu yüzden bu alanda İletişim Başkanlığı başta olmak üzere tüm devlet kurumları aktif rol üstlenmeli, dijital telif yasası hayata geçirilmeli, yerli girişimler hem maddi hem manevi desteklenmeli.
Türkiye’nin önünde tarihi bir fırsat var. Savunmada olduğu gibi dijitalde de bağımsızlık hamlesini başlatabiliriz. Yeter ki bu kez Bayraktar yalnız kalmasın.