Ömer Enes YILAR

Sanal Alem, Gerçek Zehir

Ömer Enes YILAR

Kurumsal gazeteciliğin çöküşüne dair zaman zaman eleştirilerimi bu köşeden dile getirdiğimi takip edip okuyanlar bilir.
Özellikle sosyal medyanın hakimiyeti ele geçirdiği ekosistem, yapay zekanın sunduğu pratiklerle bu işi çok daha kolay ama bir o kadar da endişe verici hale getirebiliyor.

Zaman zaman bizim mahallenin, yani medyanın kurumsal yapısının da bu yeni ekosisteme ayak uydurup çığırından çıkıp tüm etik ve ilkeleri yok saydığını görmek beni derin bir ıstıraba sürüklüyor.

Bunun en yakın örneği ise Elazığlı Kaymakam Tuğçe Orhan ile ilgili yapılan haberler ve paylaşımlar oldu.

Elazığ’da yetişmiş, Fırat Üniversitesi gibi güzide bir kurumdan dereceyle mezun olmuş genç ve başarılı bir ismin bu yönlerine odaklanmak yerine sırf etkileşim ve erişim göz önünde bulundurularak yapılan paylaşımlar ise bu konuda çok ama çok fazla düşünmemiz gerektiğini gözler önüne seriyor.

Medyada, bu atamanın haber değeri olmasını sağlayan birçok boyutu göz ardı edilerek tamamen magazin kısmına yönelinmesi, acımasızca yapılan yorumlar ve linç girişimleri alanın ne kadar başı boş, denetlenemez ve kontrol edilemez bir yapı olduğunu net bir şekilde gösteriyor. 

Yapılan yorumların ve paylaşımların devleti temsil eden bir makamda olan genç ve kariyerine yeni başlamış bir ismi zor durumda bırakabileceği bu eylemleri gerçekleştirenlerin umurunda bile değil. Tek amaç erişim, etkileşim ve sanal alemde aşağılık mizahtan ibaret. 

Bu işin en acı verici yönü ise Türkiye’nin en büyük dijital medya kuruluşlarından biri olan Haberler.com tarafından atılan “Kaymakamın siyasi görüşü ne” şeklideki hadsiz, tutarsız, etik olmayan, yıpratıcı ve tahammül edilemeyen başlığı ile bulandırdığı saçma sapan içerik.

Bunun gibi birçok örnek var ancak devleti temsil eden bir şahsiyeti bile sosyal medyadan böyle konuların muhatabı haline getiriyorsak vay halimize.

Hele ki bizim mahalle de bu ortama ayak uyduruyorsa vay ki vay..

Bu konuda çok vakit kaybettik. Ben bu işlere akademik boyutta da kafa yoran biri olarak geldiğimiz noktayı düşünüce uykularım kaçıyor. Milyonlarca insanı nasıl eğitip bilinçlendireceğimizi düşünürken altından kalkılamaz bir yükün taşıyıcısı gibi hissediyorum.

Yine de pes etmek yok. Belli ki daha çok uğraşmamız, daha çok mücadele etmemiz, daha fazla araştırma ve proje üretmemiz şart.

İnşallah yetkililer de benim gibi düşünüyordur.
 

Yazarın Diğer Yazıları