Kalıcı öğrenmenin yöntemi
Mustafa Yurttaş
Her gün bilgi bombardımanına tutuluyoruz. Telefon ekranından, haberlerden, sosyal medyadan ya da okul sıralarından... Öğreniyoruz ama bir süre sonra çoğu uçup gidiyor. Peki neden? Asıl mesele “öğrenmek” değil, kalıcı öğrenmek. Kalıcı öğrenme, bilginin sadece kısa süreli belleğe uğrayıp geçmemesi, kalıcı hafızada sağlam bir yer edinmesidir. Yani bir bilgiyi “ezberlemek” değil, onu anlamlandırmak, ilişkilendirmek ve yaşamla bütünleştirmek gerekir.
Gelin, birkaç basit ama etkili yönteme bakalım:
ANLAMLANDIRMADAN ÖĞRENME OLMAZ
Bir konuyu anlamadan ezberlemek, kumdan kale yapmaya benzer. Rüzgâr eser, bilgi uçar gider. O yüzden her yeni bilgiyi, önce zihnimizde bir yere oturtmamız gerekir. “Bu bilgi bana neyi anlatıyor?”, “Neden önemli?” diye sormak, kalıcılığı artırır.
TEKRARIN GÜCÜ
Beyin, kullanılmayan bilgiyi zamanla siler. Ancak aralıklı tekrarlar, o bilginin sağlamlaşmasını sağlar. Bir gün sonra, bir hafta sonra, bir ay sonra tekrar etmek; öğrenmeyi neredeyse kalıcı hale getirir.
GÖRSELLEŞTİRME VE UYGULAMA
Bir bilgiyi sadece okumak yerine görselleştirmek, çizmek veya uygulamak, beynin farklı bölgelerini harekete geçirir. Haritalar, şemalar, videolar ya da deneyler… Görselleştirme, bilgiyi soyut olmaktan çıkarıp somut hale getirir.
ÖĞRETEREK ÖĞRENMEK
Bir bilgiyi başkasına anlatabiliyorsanız, gerçekten öğrenmişsiniz demektir. Bu yüzden öğrendiklerinizi arkadaşınıza, çocuğunuza ya da aynadaki kendinize anlatın. Beyin, öğretme sırasında bilgiyi düzenler ve derinleştirir.
MERAK EN GÜÇLÜ YAKITTIR
Zorla öğrenilen bilgi kalıcı olmaz. Merak, öğrenmenin en doğal motorudur. İlginizi çeken bir konuyu araştırırken geçen saatlerin nasıl aktığını fark etmezsiniz. İşte kalıcılığın sırrı tam da burada gizlidir.
Sonuç olarak; öğrenme bir maraton, kısa mesafe koşusu değil. Sabır, tekrar, merak ve anlamlandırma olmadan kalıcılık mümkün değil. Bilgi çağında değil, kalıcı bilgi çağında yaşayabilmek için, öğrendiğimiz her şeyi bir taş gibi zihnimizde sağlam bir temele oturtmalıyız.