Mustafa Uç

Işığın peşinde bir sanat

Mustafa Uç

Kıymetli Hakimiyet okurları,
Bu haftaki köşe yazımda sizlerle yine fotoğrafçılık üzerine konuşmak istiyorum. Ancak bu sefer odak noktamız, doğanın büyüleyici yüzünü objektifimize yansıtmak olacak.

Manzara fotoğrafçılığı.

Manzara fotoğrafı, sadece bir dağ, bir deniz ya da bir ağaç siluetini çekmek değildir. O anın ruhunu, ışığını, hissini yansıtabilmektir asıl mesele. Peki, bu fotoğraflar nasıl çekilir? Nelere dikkat etmeliyiz? Tripod (üçayak) gerçekten bu kadar önemli mi? Gelin, birlikte inceleyelim.

1. IŞIK HER ŞEYDİR

Manzara fotoğrafçılığında en önemli unsur ışıktır. Özellikle gün doğumu ve gün batımı saatleri, yani "altın saatler", manzara fotoğraflarının altın vaktidir. Bu saatlerde ışık daha yumuşak, renkler daha sıcak olur. Gölge ve ışığın dansı doğaya ayrı bir boyut katar.

Örnek olarak Tarihi Harput’da gün doğumunda çekilen bir kale fotoğrafını düşünün. Aynı kareyi öğle saatinde çektiğinizde göreceğiniz şey tamamen farklı olacaktır. Sabahın erken saatlerinde doğan kızıl ışık, taşların rengini bile değiştirir.

Işığın peşinde bir sanat

2. KOMPOZİSYON: GÖZÜN YOLCULUĞU

Manzara fotoğrafçılığında sadece güzel bir yer bulmak yetmez; kadrajı nasıl kurduğunuz çok önemlidir. En temel kural, “üçte bir” (rule of thirds) kuralıdır. Fotoğrafınızı düşey ve yatay olarak üçe böldüğünüzde oluşan kesişim noktalarına ana öğeyi yerleştirmek, fotoğrafın dengesini artırır.

Bir örnek vereyim: Bir göl kenarında gün batımı çekiyorsunuz. Ufuk çizgisini tam ortaya almak yerine, alt ya da üst üçte birlik bölgeye yerleştirirseniz, izleyenin gözünü fotoğrafta daha fazla gezdirirsiniz. Aynı şekilde ön planda bir taş, bir ağaç ya da küçük bir iskele ile derinlik hissi oluşturmak da izleyicide etki bırakır.

3. TRİPOD: SABİTLİĞİN GÜCÜ

Şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Eğer manzara çekiyorsanız, tripod sizin en yakın dostunuzdur. Neden mi?

Düşük ışıkta (özellikle sabahın erken saatleri ya da akşamüstü) çekim yaparken, enstantane süresi uzar. El titremesi bulanıklığa neden olur. Tripod bu riski ortadan kaldırır.

Aynı kareyi farklı pozlamalarla çekmek (bracketing) istiyorsanız, tripod sayesinde görüntü sabit kalır.

Uzun pozlama yapmak istiyorsanız – mesela bir şelaleyi ipek gibi göstermek ya da yıldız pozlama yapmak – tripod şarttır.

Ben şahsen Baskil Karaleylek kanyon çekiminde, tripod sayesinde hem hareketli suyu yumuşatarak çektim hem de arka plandaki kaya dokularını net tutabildim. Elimde deneseydim, bu sonucu elde edemezdim.

Işığın peşinde bir sanat

4. FİLTRE KULLANIMI: RENK VE DENGE

Manzara fotoğrafçılığında ND (neutral density) ve polarize filtreler de çok işimize yarar. ND filtre, uzun pozlama yapmanıza olanak tanır; suyu daha akıcı, bulutları daha dramatik hale getirebilirsiniz. Polarize filtre ise gökyüzünü daha mavi, yaprakları daha canlı gösterir ve su yüzeyindeki yansımaları azaltır.

Işığın peşinde bir sanat

5. SABIR VE ZAMANLAMA

Manzara fotoğrafçılığı çoğu zaman beklemeyi gerektirir. O mükemmel ışık, o rüzgarsız an, o bulutun doğru yere gelmesi bazen dakikalar, bazen saatler alabilir. Ama sonucu görünce, hepsine değdiğini anlarsınız.

Işığın peşinde bir sanat

SONUÇ OLARAK…

Manzara fotoğrafı çekmek bir gezinti değil, bir gözlem yolculuğudur. Doğayı sadece görmekle kalmaz, onu hissetmeye başlarsınız. Tripodunuzu alın, gün doğmadan yola çıkın, ışığın dansını izleyin. Unutmayın; iyi bir manzara fotoğrafı, hem göze hem ruha hitap eder.

Bir sonraki yazımda farklı bir fotoğraf türünde buluşmak üzere, ışığınız bol, kadrajınız düzgün olsun.

Sevgiyle kalın...

Yazarın Diğer Yazıları