Sosyal medya, siyasetin en tehlikeli arenasına dönüştü. Bir zamanlar fikirlerin özgürce tartışıldığı alan diye sunulan bu mecralar, bugün algı operasyonlarının, yalan haberlerin ve karanlık kampanyaların merkezine oturdu. Seçimler artık meydanlarda değil, ekranın soğuk ışığında; kürsülerde değil, sahte hesapların gölgesinde kazanılmaya çalışılıyor.
Gerçek siyaset, halkın iradesine dayanır. Ama sosyal medya, halkın iradesini çarpıtan, insanları yönlendiren, hatta milletin sabrını zehirleyen bir manipülasyon aracına dönüşmüş durumda. Birkaç “trend” etiketiyle gündem belirleniyor, koca bir toplumun dikkati tek tuşla istenilen yöne kaydırılıyor. Bu, demokratik düzen için en büyük tehdittir.
En acısı da gençlerin bu oyunun başlıca hedefi hâline gelmesidir. Geleceğimiz olan gençler, sosyal medyada saatlerini tüketiyor; sahte kahramanların, boş ideolojilerin, karanlık propagandaların etkisi altında kalıyor. Gençlerin siyaseti öğrenmesi, fikirlerini geliştirmesi gerekirken; algı operasyonlarının birer tüketicisi haline gelmeleri, ülkenin geleceği için büyük bir kayıptır.
Sosyal medya şirketleri kimin sesini yükselteceğine, kimin sesini bastıracağına karar veriyor. Yani aslında siyaset, ekranların arkasında gizlenen görünmez güçlerin oyuncağı hâline geliyor. Geçtiğimiz hafta sonu TV programımda da geniş yer verdiğim sosyal medya tehlikelerine duyarsız kalmayalım!
Hulâsa, sosyal medya artık sadece bir iletişim aracı değil, siyasetin kalbine ve gençlerin dünyasına yerleştirilmiş bir saatli bombadır. Ya bu bataklıktan kurtulmak için emek sarfederiz ya da batar gideriz velhasılıkelam…