Gündelik hayatın telaşı içinde çoğu zaman en temel ihtiyacımız olan beslenmenin ne kadar kritik bir sınavdan geçtiğini fark etmiyoruz. Sofralarımıza gelen her lokma, aslında görünmez bir sürecin, hijyenden denetime uzanan uzun bir zincirin ucudur. Bu zincir kırıldığında ise karşımıza çıkan tablo hep aynı: Gıda zehirlenmesi.
Gıda zehirlenmesi, sadece bir mide bulantısı meselesi değildir; kimi zaman hayatı tehdit eden, kimi zaman hastanelerin acil servislerini dolduran, kimi zaman da fark edilmeyen ama sinsi şekilde ilerleyen bir halk sağlığı sorunudur. Üstelik bu sorun, gelişen teknolojiye, artan denetimlere ve yükselen bilinç düzeyine rağmen her geçen gün daha görünür hâle geliyor. Çünkü tükettiğimiz ürünler artık daha hızlı üretiliyor, daha uzun saklanıyor ve daha fazla işlemden geçiyor.
Son dönemlerde yaşanan toplu zehirlenme vakaları bize bir kez daha gösterdi ki; mesele sadece kişisel tedbirsizlik değil, sistemsel bir problem. Market raflarında yer alan bozulmuş ürünler, restoran mutfaklarında ihmal edilen basit kurallar, açık satılan gıdalarda kontrolsüz ortam… Tüm bunların toplamı, vatandaşın sağlığını tehdit eden büyük bir çarpan etkisi oluşturuyor.
Oysa çözüm karmaşık değil:
Daha sıkı ve şeffaf denetim, gerçek zamanlı takip sistemi, işletmelerde zorunlu hijyen eğitimleri ve vatandaşın bilinçli tüketici olması… Bunlar yapıldığında tablo hızla değişebilir. Ama ne yazık ki biz çoğu zaman olaylar olduktan sonra konuşuyor, tedbirleri geç kalmış bir ciddiyetle alıyoruz.
Bir diğer sorun ise “aman bir şey olmaz” kültürü. Sokak lezzetinden market indirimine, restoran menüsünden evde saklama koşullarına kadar her detayda bu umursamazlık kendini gösteriyor. Sonra da küçücük bir ihmalin bedelini günlerce hastane koridorlarında ödüyoruz.
Unutmayalım: Gıda güvenliği bir lüks değil, en temel insan hakkıdır. Devletin denetlemesi, işletmenin sorumluluk alması ve tüketicinin bilinçli olması aynı zincirin halkalarıdır. Biri eksik olduğunda sonuç değişmiyor: risk masamızda, tehlike midemizde.
Hülasa, bugün yaşanan vakalar, yarın yaşanmaması için uyarıdır. Gıdanın ardından koştuğumuz bir dünyada, onun bizi zehirlemesine izin verecek kadar ihmalkâr olmamalıyız velhasılıkelam…