Bilindiği gibi; Müslümanlıkta, Kabe ve diğer kutsal yerleri; hac mevsimi dışındaki ziyarete umre diyoruz.
01-15 Mart tarihleri arasında bu fakire de; bu anılan yerleri ziyaret etmek nasip oldu.
Mülahaza, izlenim ve müşahedelerimi kısaca sizlerle samimi olarak paylaşmak istedim.
Kafile başkanımız Bülent Sarı; samimi gayretleri ile bu ziyaretten maksimim yararlanmak için gereken performansı gösterdi. Teşekkür ederiz.
Elazığ-Cidde uçuşu ile başlayan yolculuğumuz, rotanın mikat alanından geçmesi nedeni ile ihramlarımızı Elazığ hava alanında kuşandık.
Cidde’den karayolu ile Mekke’ye geçerek ilk tavafımızı Rabbimize takdim eyledik; Kabe ile ilk kez karşılaşmak yaşanmadıkça anlatılamaz bir duygu.
Bir anda, insanı resetliyor, anadan doğduğun çocukluk günlerine ışınlıyor bir nevi; hacerül esved taşın olduğu köşe; insanın ruhunu bir anda ihata ve dezenfekte ediyor.
Bilindiği gibi; Adem Peygamber yeryüzüne sürgüne gönderildiğinde; melekut aleminde bir mescit olduğunu, o mescit etrafında döndüğünde huzur bulduğunu, bu huzuru yeryüzünde bulamadığını niyaz ettiğinde;
Gönderilen bu hacerül esved taşını yüksek bir yere koyup, etrafında döndüğünde arzulanan huzuru bulduğunu biliyoruz.
İşte Adem Peygamber’den beri o dönüş devem etmekte; inananlar o huzuru Allah’ın izniyle elde etmektedir.
Bu inancı olanlar için geçerli elbet; tavafta inanılmaz bir atmosfer var, duyumsayarak yaşadığında; bir huzur deryasına gark oluyorsun.
Kabe ile birlikte çok sayıda kutsal yerlerin ziyareti ile bu huzur tahkim erilmektedir.
Kabe’de şunu gözlemledim, sabah ve yatsı namazı da dahil, namazdan sonra toplu olarak cenaze namazı kılınmaktadır.
Bu umre ziyareti sırasında kendimce şu tespitte bulundum.
Burada ölüm ve ömür birleştirilmiş, ölüm ömrün devamı gibi, genel algıdaki ölüm feci bir şey olmaktan çıkarılarak sıradanlaştırılmış.
Çok mahşeri bir kalabalık oluşmaktadır. Bu mahşeri kalabalıkta binlerce kadın erkek insanlarla karşılaşıyor insan, ben bu binlerce karşılaşmalarımda; moralsiz, bizim yerel deyimle kafası bozuk insana rastlamadım, bu da bu mübarek yere mahsus bir keramet olsa gerek.
Hülasa edecek olursak; bu yerlerde, ömür ve ölüm aynı düzlemde; arada sadece bir virgül var.
Hani bizde bir marş var ya, yaslı gittim, şen geldim. Diyor. Aynen öyle. İnsanın ruhundu hudutsuz bir yaşamsal alan açılıyor. Ruhun azık çantası dolduruluyor, insanı boş göndermiyor yani.
Rabbim bizleri riyadan korusun; o mübarek yerlerin güzelliğini kısaca ve kendimce tasvire, anlatmaya çalıştım.
Bu ziyaretlerin isteyen herkese nasip olması dileğimle.
Siz kıymetli okuyucularımı yürekten ve yerden saygıyla selamlayarak; dualarınızı bekliyoruz.