On kıt’a kırkbir mısradan oluşan İstiklal Marşımız’ın, malum olduğu üzere onaltıncı mısrası; ‘Medeniyet dediğin/ Tek dişi kalmış canavar’ olarak şiirin içinde yer almaktadır.
Peki; buradaki medeniyet hangi anlamda bu şiirde yer almıştır.
Ona bakalım.
Medeniyet Arapça kökenli bir kelime olup, bu dilde ‘şehir’ anlamına gelen, ‘müdün’ kökünün -Medine - Osmanlı Türkçesi’nde türetilen: medeniyet, malik olmak anlamına da gelir.
İşte dam da bu;
Merhum İstiklal Şairi’miz; bunu kastetmiştir. Yani bizim bildiğimiz, uygarlık anlamında değil, belirtildiği gibi kelimenin kökü ve türeyişi gereği; sahip olduğun güç.
Kahramanca vuruştuğumuz İstiklal Harbi’mizi Şairimiz resmederken; işte bu anlamda ‘medeniyet’ kelimesini şiirin bağrına yerleştirmiştir.
Yoksa asla ve kata; buradaki medeniyet kelimesi, çağdaş anlamın karşılığı olarak kullanılmamıştır.
Öyleyse şairimiz burada ne diyor; Kurtuluş savaşı şartlarını düşünün; mislice silah gücü üstün olan düşman, kurtuluş savaşımızda bize cephe alanlar.
Sadece silah gücüne sahip; yıkıcı, parçalayıcı emelinden başka bir mefkuresi olmayan bu güruh; çok yerinde olarak canavara benzetilmiştir.
Canavarın bir tek arzusu vardır işkembesini doldurmak, karşıdakinin durumunu düşünmez; hakikaten çok harika bir ikame ‘medeniyet’ kelimesi. Çok oturmuş buraya.
Tek dişi kalmış canavar karşısında; maneviyatı yüksek, azimli, kararlı, topyekun bir savaşla.
Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi ‘tek dişi kalmış canavar’ kanlı emeline ulaşmadan, kahramanca, köpek gibi sürülerek;
ATATÜRK’ün işaret ettiği uygar yaşamla buluşulmuştur.
İşte bu azgın canavar zaman zaman azar; CEPHEDE ERKEK ERKEĞE karşı karşıya gelince, topuğuna tükürür.
İnsanca, canavarlaşmadan, kim olursa olsun çağdaş yaşamın içinde yer alan herkes bizim çağdaş dostumuzdur.
Doğu, batı, kuzey, güney birdir bize.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar? MEHMET AKİF ERSOY