ELAZIĞ KALEMLERİ adı altında oluşturulacak kitapta yer alacaklardan; bu gün de şehrimizden neşet etmiş ünlü bir hekim olan Prof. Dr. Canan EFENDİGİL KARATAY'ı yakından tanımaya çalışacağız.
Özellikle son zamanlarda; neredeyse Türkiye'nin beslenme rejimini tümden değiştiren, skolastik diyetleri ilmî verilerle ortadan kaldıran, yıllarca hemen hemen yasaklı olan tereyağları, kelle-paçaları, kebapları iç rahatlığıyla yeniden soframıza kazandıran, Türkiye'nin beslenme gündeminde "vay be! ! ! " dedirten bir ilim ve bilim adamı CANAN KARATAY.
Hemşerimiz Canan Hanım, 02 Mart 1943 tarihinde Elazığ’ımızın İzzetpaşa Mahallesinde dünyaya gelmiş. Aslen Harputlu olan akademisyen hocamızın annesi Fizik Öğretmeni Vasfiye Efendigil, babası Avukat Ömer Naim Efendigil'dir.
Elazığ Atatürk İlkokulu'nu bitirip İstanbul/Üsküdar Kız Lisesini yatılı olarak okuyarak 1961 yılında mezun olup aynı yıl İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne girerek 1967 yılında mezuniyetini müteakip ihtisasını İç Hastalıkları Uzmanı olarak 1972 yılında tamamlamış oldu.
Yüksek başarısından ötürü İngiltere'den aldığı bursla, bizim sadece futbolu ile bildiğimiz Liverpool'da kardiyoloji alanında uzmanlık eğitimini tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi tedavi kliniğinde baş asistan olarak görev yaptı.
Karatay, kardiyolog olarak bir ilki gerçekleştirdi. Kalıcı ve geçici kalp pili tekniğini başarıyla uyguladı. Yoğun bakımda tıp dilinde "Subklavya Ponksiyon" tekniğini yerleştirdi.
Dünyada ilk kez kalp nakli ameliyatını gerçekleştiren Christian Barnarnd ekibinde görev alıp, 2 yıl Güney Afrika Cape Town Üniversitesinde insanlığa hizmet sundu.
Bu Güney Afrika Üniversitesi kardiyoloji bölümünde, kalp transplantasyonu yapılmış olan çift kalpli hastalara hemodinemik ve anjiografik çalışma ile doçentlik tezini kalp nakli yapılmış hastalar üzerinde uygulayarak başarıyla tamamlayıp ;1979 yılında doçent oldu.
Şu anda ülkemizde yaygın bir şekilde uygulanmakta olan "femoral arter" yolu kullanılarak yapılan koroner anjiyografi tekniğini yine ilk kez uyguladı ve bu uygulamayı ülkemize yerleştirdi.
1997-2002 yılları arasında Yeditepe Üniversitesi, 2002-2006 yılları arasında da Kadir Has Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde öğretim üyesi olarak görev yapan Prof. Dr. Canan KARATAY,
2006-2010 yılları arasında Türkiye'de ilk ve tek sağlık üniversitesi olan İstanbul Bilim Üniversitesi'nde rektörlük yaptı.
Evli ve bir çocuk annesi olan hemşerimiz, halen İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde İç Hastalıkları ve Kardiyolaji Ana Bilim Dallarında öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.
Canan Karatay, dört farklı kıtada hekimlik yaparak, farklı ülkelerin beslenme alışkanlıklarını gözlemleyerek, ülkemiz için en uygun diyeti geliştirdi.
Yıllardır yasaklanan, kokusunu bile özlediğimiz sağlıklı gıdalarımızı; kırmızı et, balık, süt, peynir, yoğurt, tereyağı, yumurta, pastırma, kuru fasulye ve turşu, sebze, meyve ve kuruyemişleri bilimsel gerçeklerle serbest bırakarak bir nevi Türk mutfağını aslına rücu ettirmiştir.
Bu sahada;
- Beslenme Tuzaklarından Kurtuluş Rehberi
- Obezite ve Diyabete Çözüm Var
- Karatay Mutfağı
- Karatay Diyetiyle Yaşam Boyu Sağlık
Gibi ilmî eserleri yazmış olan Canan Karatay "Siz Amerikalılara bakmayın, kırmızı et tüketmeye devam edin." diyerek ilmî gerekçeleri sıralarken;
Harvard Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmada; kırmızı et tüketenlerde erken ölüm riskinin belirdiği yönünde saptamaların bulunduğuna dikkat çekerek; siz, her gün mutlaka kırmızı et yiyin derken bu çelişkinin bir soru olarak kendilerine sorulması üzerine, şu manidar açıklamayı yapıyor:
"Öncelikle bu üniversitede araştırma yapan ekipte bulunan iki önemli kişi, (isimlerini de vererek, beyanda bulunuyor) vejeteryandır diyor ve bunlar hayatları boyunca kırmızı et yememişlerdir.
Kırmızı eti ağızlarına koymayan bu bilim adamlarının bu araştırmalarını değerlendirirken bu hususu göz önünde bulundurmamız gerekir.
Ben şahsen, bu araştırma sonuçlarının tarafsız olduğuna inanmakta güçlük çekiyorum." diyor Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay.
Sayın hocamızın beslenme ve tüketim rejimine ilişkin, inkilâp niteliğindeki saptamalarından bir kısmı.
“,,,,,,,,,,,,,,,,Serbest gezinerek doğal beslenmiş hayvanların içyağı, kuyrukyağı veya tereyağı (geleneksel köy usulü yapılmış) ya da doğal yetişmiş ve ilaçlanmamış zeytinlerden elde edilen soğuk sıkım sızma zeytinyağı ve diğer soğuk sıkım tohum yağları (fındık, susam, ketentohumu vb) ise, yaşam için son derece önemli temel besin maddeleridir, bunlar sağlıklı yağ sınıfındadırlar.
Bu sebeple bilinçaltına yerleşmiş yağ korkusundan kurtulmamız gerekmektedir. Bu fobiyi yenmenin en sağlam yolu bilgilenmemizden geçer, çünkü biliyoruz ki insanlar ancak bilmediği şeylerden korkar!
C V Sağlıklı olan ve hayatı uzatan yağlar, serbest dolaşan hayvanlardan elde edilen içyağı, kuyrukyağı, tereyağı, omega-3 yağları, kimyasal ilaç kullanılmadan doğal yetişen zeytinlerden elde edilen soğuk sıkım ‘sızma’ zeytinyağı ve diğer soğuk sıkım doğal tohum yağlarıdır (çörekotu, ketentohumu, ayçiçeği, kabak çekirdeği, fındık, susam, üzüm çekirdeği vb) !
Sağlıksız yağlar ise trans yağlardır. Yani margarinler, rafine edilmiş tüm bitkisel yağlar (ayçiçeği, fındık, susam, mısırözü, soya, kanola, pamuk, zeytinyağı vb) , fabrikasyon yiyeceklerde ya da pastane ürünlerinde kullanılan hidrojenize bitkisel yağlardır,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,”
Biz, Elazığlı hemşerileri olarak Prof.Canan Hanımefendiyi selamlıyor, insanlık adına yaptığı araştırmalarda yüksek başarılarının devamı için dualarımızı sunuyoruz..