Elazığ Kalemleri isimli çalışmamızın, kaliteli bir kitap hacmine ulaşmasına en geniş katkıyı sağlayacaklardan biri de; hiç şüphesiz merhum İshak Sunguroğlu'dur.
“Harput Yollarında” denince ilk aklan gelen, tarihin tozlu yol ve küflü raflarında kalan yöresel sosyo-kültürel umdeleri, tedavüldeki kültür hayatımıza armağan eden, bize miras bırakan; Harput'u tüm veçheleri ile resmeden en şümullü çalışmanın dört ciltlik ismi.
Bu çalışmayı yapan İshak Sunguroğlu; 18 Mart 1888'de Harput'ta dünyaya gelir, bu kadim yazarımızın babası şehit Abdulhamit Efendi, annesi Sun-guroğlu ailesinden merhume Mümine Hanım'dır.
Elazığ mülkiye idadisinde okuyarak 1907 yılında mezun olduktan sonra Kamil Paşa medresesinde Müftü Kemal Efendi'den ders alarak 1 yıl kadar medrese eğitimi görmüş;
1908-1914 yılları arasında Elazığ Adliyesi'nde ve Vilayet encümen kitabetinde çalışmış, bir süre memuriyete devam etmiş, Harput Numune iptidaisinde resim ve beden terbiyesi öğretmenliği de yapmıştır.
1922 yılında İstanbul'a yerleşerek ticaret hayatına başlayan yazarımız, büyük bir yangında evi ve eşyaları zayi olunca 1935 yılında memuriyete döner.
1954 yılına kadar İstanbul'da çeşitli kurumlarda çalışarak emekli olur.
“Elazığ Lisesi'nden Yetişenler Cemiyeti”nin uzun yıllar başkanlığını yaparak ihtiyaç içindeki öğrencilere her türlü yardımı sağlama gayretinden geri durmamıştır.
1948 yılında “Harput Yollarında “ isimli eserini yazmaya başlar, bu eserin vücut bulması alışılmış araştırmalar gibi akademik bir görev anlayış ve çalışma taktiği dışında, hatıraların özlemi içerisinde, çocukluğunu geçirdiği binlerce yıllık tarihi rezervi olan Harput'u, adeta ataya duyulan tazim özeni ve hürmeti ile yad ederek, duyumsayarak, yaşayarak yazmış bulunmasından olacak ki, bu samimi eserin günümüzde; beldemiz, yöremiz hakkında hazırlanmış en güvenilir ve en kapsamlı kaynak olma özelliği, kütüphane ve kültür kayıtlarına tescil edilmiş bulunmaktadır.
Harput'u; tarihi, coğrafi, beşeri yapısı ile birlikte; süt kalesi, ananesi, edebi, şiiri, türküleri, mutfağı, inancı, hasletleri, fıkraları, mitolojisi, ezgileri, hikâyeleri, biyografisi, Göllü Bağı, Balak Gazi'yi, Arap Baba'yı, Fethi Ahmet Baba'yı, Beyzade Hazretleri'ni, ninnileri, folkloru, hanı -hamamı, sofrası, sekiz köşe şapkası, çörek otu, Hazar Baba'sı, Mastar Dağı, sakosu, Kayabaşı, Koca Çınarı, ipek kuşağı, höllüğü, üzümü, ayvası, dutu ve narı, düğünleri, ağıtları, bağrı yanık insanları, töreleri, tandır ekmeğini, lorunu, çayda çırayı, ilmini, irfanını, tozu toprağından ay ve güneşine, çocuk oyunlarından; kapı tokmaklarında; kadın ve erkek misafir detayına ilişkin ince nüansa, çamaşır serme adabına kadar işleyip; insanlığa armağan ettiği eserin ismi ”HARPUT YOLLARINDA” yazarı da İSHAK SUNGUROĞLU'dur.
Üstadın bu çalışması dışında, Harput musikisinin otantik yapısına uygun olarak yaşatılması için kaliteli ve vasıflı emek sarf ederek, ses ve usul yönünden, makam yönünden gruplandırarak özellikle Vasfi Akyol aracılığı ile notalara geçirilmiştir.
1948 yılında başladığı bu çalışmasını vefatına kadar aralıksız sürdürür, 4 ciltten müteşekkil bu eserin 5.cildini çalışırken, 05 Ekim 1977 tarihinde hakkın rahmetine kavuşmuştur.
Elazığ'ın kültür markasına dönüşen Hazar Şiir Akşamları'nın 3.sünün İshak Sunguroğlu hatırasına düzenlenmiş bulunması çok şık bir isabettir.
Sebatla, titizlikle 88 yıllık ömrünün 29 yılını “Harput Yollarında” isimli kalıcı bir esere hasreden Sunguroğlu bu yönüyle de bizlere örnek olmaktadır. Azmi, gayreti ve araştırmacılığı ile.
Harput'un maverasını senelerce okuyup, bizler için belgeleyen Sunguroğlu 'nun “Baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş” diye biten taç beyitte ismi yer almıştır.
Folklor araştırmacısı, gönül erbabı,”Harput'un hatırı için olsa gerek, Allahım bana arkadaşlarımdan çok daha uzun ömür bahşetti” diyen İshak Sunguroğlu, Feriköy mezarlığında medfundur.
Cumhuriyet döneminde elimizde bulunan “Harput Yollarında” isimli esere Harput'un soy kütüğü dememiz mübalağa olmaz sanırım.
Rahmetle yad ediyoruz.
BİR YAZ GÜNÜ
Gemlik körfezinde bir akşamüstü sisli hava,
Dolaştım bütün sağ sahili adım adım yaya..
**
Bulutlar arasından gün huzmeleri inmede,
Yemyeşil dağlar, tepeler, nurdan gümüşlenmede.
**
Sahil boyu kamplarla dolu.. Yan yana ve güzel,
Mahrutî çadırlar, kurmuş bunları sanki bir el..
**
Öğretmenler, ormancılar, şen bekârlar, sultanlar..
Geceleri ateşler yanar.. Dans eder bayanlar..
**
Küçük Kumla, Büyük Kumla, bir de Amerikan kamp
Sahiller insanla dolu.. Hem eğlen, hem banyo yap..
**
Bir tepe, yemyeşil.. Yüz yıllık yadigâr selviler,
Kavuklu mezarlar, bana her an tarihi söyler.
**
İsmi de hoş, Karaca Ali; duyunca irkildim,
Türk yapılı bir levendi sanki karşımda buldum.
**
Bu sahilde, bu kamplarda, ben bir tek güzel gördüm,
Bana da şiir yaz, diyen afete gönül verdim.
**
Beş günlük ömrümü gömdüm bu cennet sahillere,
Döndüm yuvama, bıraktım Kumla'yı yad ellere! ..
İSHAK SUNGUROĞLU