İlhami BULUT

Elazığ Kalemleri Ed.Dr.Mehmet Naci Onur

İlhami BULUT

“Elazığ Kalemleri” İsimli kitabın dibacesinde yer alacak, maarif camiadan; tevazu sahibi, gönlü zengin, ağır duruşlu; kapris ve hasetlerden uzak, nizalara kapalı; Elazığ’ın son elli yıllık eğitim tarihine koyu bir şekilde imzasını atan; ayrıca, 11 adet yazılı esere vücut vermiş bulunan ve halen yazım hayatını sürdüren bir isim:

Bu isim; eğitimci yazarımız Mehmet Naci Onur;

8 Haziran 1944 tarihinde Elazığ’da dünyaya gelen Naci Onur, ilköğrenimini Murat ve Namık Kemal okullarında orta ve lise öğrenimini ise o tarihte, aynı binadaki okulda; 1963 yılında tamamladıktan sonra; her üniversitenin kendi bünyesinde yaptığı sınavla öğrenci aldığı o yıllarda;

Girmeye hak kazandığı, İstanbul Çapa Eğitim Enstitüsü İngilizce Bölümü, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat Bölümü ile Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi gibi okullar arasından, tercihini; İstanbul Türk Dili ve Edebiyat Fakültesi’nden yana kullanarak, bu okula girip, coğrafi yakınlık nedeni ile yatay geçiş yaptığı Erzurum Atatürk Üniversitesi’nin aynı bölümünden 1968 yılında mezun olur.

Aynı yıl Elazığ Lisesi’ne edebiyat öretmeni olarak atanan M.Naci Onur, öğretmen olarak göreve başladıktan 6 ay sonra; aynı okulun merhum müdürü Mehmet Hücümenoğlu’nun ısrarlı isteği ile müdür başyardımcılığını iki yıl süreyle başarıyla yürütür.

1970 Yılında Atatürk Lisesi müdürlük görevini üstlenir, 5 yıl süreyle bu vazifeyi deruhte eden hocamız, idarecilik görevinin pekişmesinde bu müdürlük görevinin öneminden sitayişle bahseder.

Bu görev sırasında; baş muavinliğe getirdiği Coşkun Yıldırım ile diğer muavinler Mustafa Öztürk, Temel Yazıcı, Şevket Özbay gibi hocalarımızla omuz omuza;

Başarıyla süren 5 yıllık bir ekip çalışması sonunda; Türkiye’de hiçte azımsanmayacak bir başarı grafiği ile 25 okuldan biri olarak; Elazığ Atatürk Lisesi’ni modern fen ve matematik programı uygulayan okullar arasına girmesini; azim, gayret ve özveri ile başararak bu derecenin, bu okulumuza kazandırılmasında birinci isim olarak yer alır.

Söylenmesi kolay olan, başarılması çok bedel isteyen, o yıllardaki konjonktürde, siyasi çalkantılı dönemde; ele avuca sığmaz öğrenci yapısıyla, bu gün yurt sathında seçkin görevlerde bulunan mezunlar vermiş ise; hocamız ve ekibinin canhıraş gayretleri ile başarıldığına dair haklarını teslim etmemiz gerekir.

Bunları dermeyan ederken elbette ki, riyayla işimiz yok bizim;  zira hocamız anılarında; o dönemde şehrimizde emniyet müdürlüğü yapanlardan birinin oğlunun sıkıntılara yol açtığı, üst kademede görev yapanların muhakkak ki çok mümtaz çocukları da gelmiş geçmiştir o sıralardan ama yine o yıllarda kötü bir tesadüfle; yaramazlığı, asayişi muhil eylemleri ile öne çıkan;  bir vali muavinin çocuğuyla yaşanan sıkıntıların aşılması, şahsi huzurdan ödün vermekle mümkün olacağını, zor ayıklanan pirinç taşları olduğunu, aynı sıralardan geçen birer öğrenci olarak bizler de tahmin ediyoruz.

Kısa dönem askerlik görevini 1975 yılında İzmir’de yapan eğitimci-yazarımız aynı yıl Elazığ Milli Eğitim Müdürlüğü görevine atanır.

Üçlü koalisyonlarla yönetilen ülke yapısındaki siyasi çalkantılarda; bu gergin ve huzur kaçıran yöneticiliği iki yıl başarı ile sürdürdükten sonra;

Elazığ Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi Genel Sekreterliği’ne atanır.

Bu arada Atatürk Üniversitesi’nde doktora çalışmasına başlayan yazarımız, 1982 yılında Fırat Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde Yrd.Doç. olarak görev alır. Anılan bölümde öğretim görevlisi ve zaman zaman da bölüm başkanlığı görevini yürütür.

Eğitimci –yazarımız Dr.Mehmet Naci Onur ayrıca; 1987-1988 yıllarında Malatya İnönü Üniversitesi’nde de aralıklarla 2 yıl süreyle ders verir.

İngiltere Oxford Üniversitesi Şark Dilleri Enstitüsünde bir yıl görev yaptıktan sonra; 2002 yılında 34 yıllık devlet hizmetini ikmal ederek emekliye ayrılır.

Emekli olduktan sonra; 2012 yılına kadar Elazığ İzzetpaşa Vakfı Genel Sekreterliğini yürütür.

Halen; edebiyatın yoğun olarak işlendiği mahfillerden olan Manas Yayıncılık ve Bizim Külliye gibi dergi ve kuruluşların; bazı etkinlik ve sohbetlerine iştirak ederek; muhtelif dergilerde yazılar yayımlayıp, kitap çalışmalarını sürdürdüğünü bildiğimiz MEHMET NACİ ONUR.

Kronolojik sırayla;

-      Boğulan Mutluluk 1966

-      Yusuf u Züleyha 1986

-      Harputlu Divan Şairleri 1986

-      Yusuf ve Züleyha Mesnevisi 1991

-      Harputlu Rahmi Divanı 1996

-      Harputlu Şair Hayri Bey 2004

-      Harputlu Şair Mustafa Sabri 2007

-      Elazığlı Güftekârlar 2010

-      Yazı Hayatının 66.Yılında Şükrü Kacar 2012

-      Harputlu Divan Şairleri (2)  2013

-       Av.Fikret Memişoğlu Hayatı, Şiirleri ve Hakkında Yazılanlar 2017

-       Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Harputlu Bir Muallim Ahmet Rahmi Onur 2020

     İsimli eserlerini yayınlar. 

Bir toplumun tarihsel süreç içinde ürettiği somut ve soyut değerlerin tümüne kültür diyecek olursak, bir nevi kimliğimizi oluşturan unsurlardan bir olan; inançlar, gelenekler, normlar, düşünce biçimleri ile sosyalleşme ve kültürlenme bağlamında; toplumsal dayanışma ve birlik duygusu veren bu yaşanmış kültürel yapıya bir viyadük kurarak, kuşaktan kuşağa aktarmak bir yol yapımından daha önemli ise;

 Yazarımız Mehmet Naci Onur’un bu konudaki bireysel ödevini; güçlü eserleri ile yerine getirmiş bulunması; müsterih olmasına yeterli olacaktır.

 Bakınız; bir çalışmasında şu değerlendirmede bulunuyor hocamız.

 “ Divan edebiyatı Anadolu’da, Selçuklular zamanında Hoca Dehhani ile başlamış, 14. Yüzyılda Ahmedi, Şeyhoğlu,  Ahmed-i Dai ile varlığını göstermiş, kuruluş dönemi olan 15. Yüzyılda Şeyhi ile devam etmiş, geçiş dönemi olan 15 ve 16. Yüzyıllarda Ahmet Paşa, Necati, Zati, Baki, Hayali, Nev’i, Fuzuli, Ruhi-i Bağdadi  ile  devam etmiştir. Olgunluk dönemi olan 16 ve 18. Yüzyıllar arasında Yahya, Naili, Nef’i, Nabi, Nedim, Şeyh Galib’le yürümüş, çöküş dönemi olan 19. Yüzyılda Yenişehirli Avni, Ziya Paşa  gibi şahsiyetlerin eserleriyle dünyanın sayılı edebiyatları içine girmiştir.

 Divan edebiyatı kaynağını;  ayet, hadis, tefsir, kelam, İslam tarihi, tasavvuf, peygamberlerin kıssaları, efsane, rivayet, mitolojik hadiseler, Türk tarihi, deyim, atasözü gibi unsurlardan alır. Divan şiirinde rastgele benzetme ve hayal kullanılmaz. Divan şiirinin özünü mazmunlar teşkil eder. Bunlar, beyit içinde gizli manalar demektir. Usta Divan şairlerinin şiirleri, sağlam ve ölçülüdür ve hiçbir kelimesi değiştirilemez, değiştirilecek olursa şiirin bütünlüğü bozulur, temelden sarsılmış olur.

Harput’ta Divan şiirinin başlangıcını 1563’te doğan Hasan Burhaneddin-i Cihangiri’ye dayandırıyoruz. Şair, Elazığ’ın Perçenç (Akçakiraz)  köyünden olup, 1592’ de Bursa’ya gitmiş, Halvetiye şeyhliğini 1611 yılında almış, birçok mürit yetiştirmiş, 1657 ‘de İstanbul’da Cihangir mevkiinde yerleşmiş ve 1663’ te vefat etmiştir.

Elimizde, aruzla yazılan şiirindeki bir dörtlük şöyledir.

*

“Kebab oldum yâr aşkına kavruldum

Harman oldum yâr uğruna savruldum

Ben ki bu cihânda senden ayrıldım

Daha cân gezdirmem, cân neme gerek”

*

 Harput’ta şiir tekniğinin büyük ekseriyetle Divan şiiri tarzında geliştiği, ancak Halk şiiri tarzında çok cılız kaldığı bilinmektedir. “

 Edebiyat tarihimize böylesine vukuf kesp ederek.

Kültürel yozlaşmanın önünü kesip, tarihin derinliklerinden; bir sevda ve emekle çıkarıp getirdiği çalışmaları ile kültür sözlük anlamı ile bir yerde de; “toprağı ekip biçme, verimlendirme”  ise ki; bu anlamı da içerir.

 İşte tam da bu manada Mehmet Naci Onur manevi toprağımızın ekilip biçilmesine verdiği vasıflı emek nedeniyle,  şükranla anılacak bir isim, hani bizde bir söz vardır. “Herkes onun yaptığının yarısını yapsa”  yaşayış tarzımız,  düşünce ve duygu birliğimizin hem modern hem genlerimizin damağında tadı duran; kültürel harmanlaşma ile özgün libasımızı giymiş oluruz.

 “Bir Elazığ Beyefendisi” namıyla maruf, hizmet verdiği yer ve bulunduğu çevrede bu sıfatla tanınan, anımsanan; tüm samimiyetimizle ifade etmeliyiz ki; asla şan ve şöhrete ihtiyacı bulunmayan MEHMET NACİ ONUR Hoca’mızın hayatını, çalışmalarının bir kısmını buraya alacak olursak kesinlikle tek başına bir kitap hacmini aşar.

Ancak bu çalışmanın güttüğü amaç;  Elazığlı müelliflerin bir lojman sakinleri gibi adreslerinin belirlenmiş bulunmasına yönelik olması nedeniyle; hacim bağlamında, yeterli olmayan bu satırlarla; iktifa zarureti hasıl olmaktadır.

 Şehrimizde   NACİ ONUR isimli parkın bulunuşunun isabeti tamdır.

Çok iyi derecede Osmanlıca bilen, halen; şehrimiz Elazığ’da yazım hayatını sürdüren eşi Münire Hanımı bir müddet önce hakka uğurlayan;  evli, 3 evlat babası MEHMET NACİ ONUR’u onurla selamlıyor. Bir hemşerisi olarak, mübalağasızca iftiharımızı beyan eder; sağlık ve saadetler dileriz.

Yazarın Diğer Yazıları