ZULÜMLE GELEN SESSİZLİK
Sen!
gölgelerin bile senden ürktüğü kara akrep,
Toprağı zehre bulayan yılan.
Bir çocuğun bakışını hedef alacak kadar çirkefsin.
Bir annenin yüreğini kurşun diye kullandın,
Bir ezanı susturdun,
Bir ekmeği bombaladın.
Sen!
Hangi deniz seni temizler?
Hangi beddua seni boğar?
Gazze’nin harflerini
ateşle kazıdın kumlara.
Sözsüz bıraktın şiiri,
Nefessiz bıraktın sabahı.
Sen ki;
gecenin bile lanetlediği karanlıksın,
Gök delinmiş, yıldızlar senin utancınla örtünmüş.
Ay sırtını dönmüş sana.
Bir tankta uyutuyorsun vicdanını.
Ey İsrail,
Göğe ağlayan minareleri susturamazsın.
Sakın unutma,
Her yıkımının altından bir ninni çıkar,
Her molozun içinden bir bebek adını haykırır.
Ah Gazze!
Ağla ey toprak,
Rahminde çocuk değil, kurşun büyütüyorsun artık.
Her sabah bir kefen doğuruyorsun,
Gözlerin kan kusuyor minare diplerinde.
Beyaz bezlere sarılı bebekler,
Emekleyemediler bile annelerine...
İsrail!
Adın anıldığında
gökyüzü yüzünü çeviriyor,
Bulutlar bile senden kaçıyor.
Kirli ellerinle dokundun
bir çocuğun gözbebeğine
Dağlar seni sırtında taşımak istemedi.
Ama sen betonları bile utandırdın.
Her attığın bombada,
Bir kelime düştü Kur'an'dan .
Bir ezan sustu,
Bir anne taştan süt emzirdi ölü yavrusuna.
Ey! mürekkebi kandıran millet,
Ey ! yalanı peygamber postuna sarıp sunan kavim!
Senin çınarların bile zehirlidir.
Köklerin kan kokar.
Sen artık taşın bile sırt çevirdiği bir isim,
Toprağın bile tükürdüğü bir leşsin.
Ey! Gazze,
Kan ağlayan karanfilim.
Biliyorum yaraların geceye sığmaz artık.
Ama bil ki
zulmün kalemi kırıldı çoktan.
Ve biz, her duada bir kılıç,
Her gözyaşında bir mızrak olup
Çökeceğiz üstüne zalimlerin.
Ey susan ümmet!
Hangi ayet yetmedi sana?
Hangi secde uyuşturdu vicdanını?
Hangi konfor susturdu kalbini?
Kardeşinin alnından kan akarken,
Görmeyesin diye gerçeği,
Perde diktin pencerene.
Çünkü biliyorsun,
bakarsan yanacaksın,
Duyarsan uyanacaksın.
Uyanırsan, suskunluğun kefaret isteyecek senden.
Minareler suskun,
Kâbe yetim,
Hilal utançla eğilmiş semaya.
Sen hâlâ kaçıncı rekatta olduğunu soruyorsun.
Oysa Allah,
Kaçıncı ölü çocuğu taşıdığını soruyor Gazze’nin.
Ey dünya!
Sen ki insan haklarını
bir pazar vitrinine çeviren utanmaz!
Bir göz rengine, bir dile, bir pasaporta göre
ölümün değerini ölçen karanlık!
Bir kedinin canı için bildiri yayınladın.
Ama Gazze için tek bir gözyaşın olmadı.
Ey Batı!
Senin medeniyet dediğin şey,
zulmü kolonyayla, parfümle kokutmak!
Senin diploman,
bir bombanın kullanım kılavuzu.
Senin mahkemen,
katili ödüllendiren bir tiyatro!,
“İnsanlık nerede?” diye sorma artık.
İnsanlık senin vicdanında gömülü.
Ve sen,
Katilin adını söylemeyen bir yargıçsın.
Mazlumu suçlayan
gazetecisin,
Kanı meşrulaştıran sanatçısın,
Suskunluğunla kurşun döken halksın!
Ey Gazze,
bu sessizlik öyle ağır ki !
Bazı dillerin kanla temizlenmesi gerek.
Ama sen,
Her şehidinde biraz daha dirildin.
Her çığlığında
bir duvar daha çatladı zalimin sarayında.
Ve biz biliyoruz,
Bir gün,
Söz yerine yıldızlar konuşacak.
Gök yere inecek.
Ve adalet
bir bebek ağlayışıyla uyanacak.
NECİBE TAŞKIN ÇETİNKAYA..ESKİŞEHİR
ZULMÜN HESABI
Kandan gül açmaz ey zâlim, Bil ki ey hüsrân olur,
Her yetim bakışta gizli، mâverâda cân olur,
Sustu arş, sustu semâlar, hâk bile feryâd eder,
Zulm ile bin ömür alsan, bir duâ irfân olur.
Her seher bir kıyamettir, mazlumun gözyaşında,
Bir çocuğun bakışından göğe çıkan ân olur.
Secde eden bir annenin kırık sesi yâr olur,
O duâ taş keser birden zâlimi, buhrân olur.
Göz göre göre yıkıldı her mescid, her ev, her can,
Zıddına döner her eylem, her nâhoş ihsân olur.
Gökyüzü giydi kefeni, yer ağlar, kalp ıssızdır.
Her mezar bir kandil gibi, rahmetin fermân olur.
Ne yazık ki suskun ümmet, ne yazık ki dilsiz kul.
Hakk'ı haykırmazsa eğer, kalbi de virân olur.
Yakma artık be ey kafir, bak bu âhlar sonsuzdur,
Her ahîr bir ân-ı şiddet, her duâ sultân olur.
Gölgelerden hak doğarken, elbet bâtıl yıkılır.
Kâbe'nin yüreği kanar, her taşı yâran olur.
Bil ki zâlimin hayâli, titrer artık her gece,
Adl-i Rabb’in tokadında kalbi zelzâl an olur.
Ey felek! Durmaz mı artık, bu yangın, bu kıyâmet,
Böyle gamla inleyen kalp, bunca âh, hicrân olur.
Mazluma bir söz yeterken, incinir her cümlesi,
Zâlime sessizlik bile, mahşerde tufân olur.
Haksızlıkla zulme karşı, imanı büyütürüz.
Karanlık geceyi delen, şafak
zaferan olur.
Öfkenin en derininde, sabırla çeker kalbim.
Bir damla yaşta saklıdır,
kula imtihan olur.
Adalet terazisinde, her nefes bir hesap verir.
Mazlumların duasıyla, gökler mehteran olur.
İmân sancağı altında, birleşir tüm yürekler,
Hakikatle süzülürüz, zalime zindan olur.
Yaz ki yürek titremeden, bu devirden geçilmez.
Bu şiirler bazen bütün, zulme zencîrân olur.
Şerife'yim' yaz bu âhı, inkisârı, çığlığı.
Kaleminle her beyitin, zulüme fermân olur.
ŞERİFE GÜNDOĞDU…ESKİŞEHİR..
*
GAZZELİ ÇOCUK
Beni duyan yok mu çürük vicdanlar
Ben ateş altında Gazzeli çocuk
Ademoğluyduk hani; biz, insanlar
İnsan değil mi bu ! Gazzeli çocuk
Hastane kapalı serum ne gezer
Vızır vızır mermi, beynimde gezer
İnsanlar, dünyada ne yüzle gezer
Kan revan içinde, Gazzeli çocuk
Televizyon açma; dayanamazsın
Neler çektiğimi anlayamazsın
Cesedim kayboldu hiç bulamazsın
Canavar ininde; Gazzeli çocuk.