İbrahim Kayaoğlu

Zorunlu Göçle ülkemize Sığınan Gençler! Şimdi Vefa Zamanı...

İbrahim Kayaoğlu

Suriye’de devrim başladığında gökyüzü bir anda kararmadı; aslında o karanlık yıllardır oradaydı.
Yirmi yıla yakın bir süre cezaevlerinde kaybolmuş insanların çığlıkları, karanlık koridorlardan taş taşıyan omuzların titremesi, duvarlara sinmiş işkence izleri zaten her şeyi haber veriyordu.
Devrim başladığında sadece sokaklar değil, o zulüm odaları da gün yüzüne çıktı.
Sidneye Cezaevi’nin karanlık koğuşlarında yıllarca kaybolmuş gençlerin hikâyeleri; tırnakları sökülen, aylarca gün ışığı görmeyen, bir anne sıcaklığını unutacak kadar işkenceye maruz kalan insanların dramı nihayet dünyanın önüne saçıldı.

Bir ülkede devrim dediğin sadece meydanlarda olmaz; önce insanların susmuş acıları patlar, sonra sokaklar dolar.

İşte o patlamanın ardından başlayan büyük göç dalgasıyla Elazığ’a gelen Suriyeli ailelerin yüzlerinde biriken endişeyi hiç unutamam.
Bir anda evini, akrabasını, geçmişini kaybetmiş insanların omzundaki çaresizlik…
Ne bir eşya, ne bir düzen, ne bir gelecek planı…
Sadece hayatta kalma gayreti.

O ilk günlerde çocukların gözlerinde tarif edilmez bir korku vardı.
Bir kız çocuğu annesini kaybetmişti; bir delikanlı babasının hangi zindanda öldüğünü bile bilmiyordu.
Yıllarca Sidneye benzeri cezaevlerinde işkence görenlerin hikâyeleri, masaya konmamış birer ağıt gibi içimizde kaldı.

Üniversiteye Giden Gençlerin Sessiz Mücadelesi

Sonra o gençler üniversite amfilerinde belirdi…
Ama yanlarında ağır bir yükle:
Yoklukla, yabancılıkla, kayıpla, hasretle ve geçmişlerinin karanlığıyla boğuşarak.

Bir ekmeği üçe bölüp paylaştıkları sabahlar vardı.
Birçoğu beş yıldır, altı yıldır ailesini görmemişti.
Bazılarının annesi-babası zindanda kaybolmuştu, bazılarının kardeşi toprağın altında…
Her mezuniyet töreninde, her diploma verilişinde gözlerinden akan yaş sadece gurur değil; geride bıraktıkları için tutulmuş bir yas gibiydi.

Ama Hüseyin’ler ve Sami’ler Bu Dramdan çok Ders Çıkardı.

Ve tüm o karanlığın içinden ışık süzüldü.
Hüseyin…
Varlığın zirvesinden yokluğun pençesine...
Bu ülkeye geldiğinde tek kelime Türkçe bilmiyordu.
Sesini bile çıkarmayan o snop çocuk, yıllarca işkencenin gölgesinde yaşamış bir halkın evladıydı.
Ama yılmadı.
Dil öğrendi, çalıştı, sabretti.
Ve sonunda bölüm birincisi oldu.

Mezuniyet töreninde sahneye çıktığında salonda bir sessizlik oldu.
Sanki herkes onun içindeki derin acıyı, kayıplarını, yoksulluğunu, ama aynı zamanda direncini hissetti.
O diplomanın arkasında sadece ders çalışmak değil; zulme meydan okuyan bir umut vardı.

Devrimle Birlikte Küllerin Altından Doğan Umut

Suriye’de devrim ağır aksak ilerliyor; ama ilerliyor.
Yirmi yıl karanlık zindanlarda kaybolmuş insanların hikâyeleri artık gizlenmiyor.
Sidneye Cezaevi'nin o kanlı odaları, halkın hafızasında sadece bir korku değil; bir hesaplaşma sebebi artık.
Ve bugün yüzler yavaş yavaş gülüyor, geleceğe dair ilk yeşil filizler topraktan çıkıyor.

Türkiye Bu Hikâyenin Sessiz Omuzudur

Türkiye sadece bir sınır açmadı.
Bir milletin yoklukta kaybolmaması için yürek açtı, sofrayı açtı, eğitimi açtı, huzuru açtı.
Kimsesiz kalan gençleri okuttu, acıyla büyüyen çocuklara güvenli bir umut sundu.
Bu topraklarda Suriyeli çocuklar yeniden çocuk oldu; gençler yeniden hayal kurdu.
Bu misafirlik sadece insani bir görev değil; tarihi bir kardeşliktir.

Şimdi Sıra Sizde: Vefa Zamanı

Ve bugün, bu büyük hikâyenin son cümlesini gençler yazacak.

Bu ülke size kol kanat gerdi.
Sizi hayata döndürdü, size ilim verdi, size umut verdi.

Şimdi vefa zamanı:
Çalışarak, üreterek, kötülüğün karşısında durarak, hem bu ülkeye hem kendi ülkenize sahip çıkarak…
Suriye’yi yeniden ayağa kaldıracak olan sizlersiniz.

Hüseyin’in diplomasında, Sami’nin gözyaşında, yıllarca zindanda kaybolmuş insanların direncinde bir çağrı var:

Haydi kardeşlerim… Sıra sizde.
Ateşten çıkıp umuda tutunan bu hikâyeyi şimdi siz büyüteceksiniz.
Hem bu topraklara hem kendi topraklarınıza ışık olacaksınız.

Çünkü siz, karanlık zindanlardan çıkan ışığın çocuklarısınız.
Ve bu ışık artık sönmeyecek.

Yazarın Diğer Yazıları