Tükettik her şeyi neyimiz kaldı
İbrahim Kayaoğlu
Bir zamanlar “kanaat” bir hayat felsefesiydi.
İnsan, elindekine şükreder, azla yetinmeyi bilirdi.
Bir tas çorbanın, bir lokma ekmeğin bereketi vardı.
Bugünse dünya, kanaati unuttu; yerine israf kültürünü yerleştirdi.
Modern çağın ışıltılı vitrinleri arasında insan, artık kendini değil; sahip olduklarını konuşur hale geldi.
Daha fazla harcamayı, daha fazla tüketmeyi, daha çok görünmeyi “başarı” zannettik.
Oysa insan tükettikçe büyümez; paylaştıkça yücelir.
Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz buyuruyor:
“Yiyin, için ama israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (A’râf, 31)
Ne acıdır ki, bu ayet sofralarımızdan çok, vicdanlarımızdan silindi.
Sadece ekmeği değil, merhameti, sevgiyi, insafı da israf ettik.
Nimet çoğaldı ama bereket kayboldu.
Borçla Satın Alınan Mutluluk
Eskiden insanlar bir şey alırken iki kere düşünürdü.
Şimdi kazanmadan harcıyor, ödemeden tüketiyoruz.
Kredi kartlarına yükleniyor, geleceğimizi taksitlere bölüyoruz.
Kendimizi “mutlu” sanıyoruz ama aslında borçla yaşamanın ağırlığı altında eziliyoruz.
Ayağımız yorgandan çoktan taştı.
Yetinmeyi unuttuk, kanaatin ne olduğunu hatırlamaz olduk.
Oysa kanaat, insanın hem cebi hem ruhu için sigortadır.
Dünya Tükeniyor, Biz de Onunla
Tüketim sadece bir alışkanlık değil, bir yıkıma dönüştü.
Doğa, insanın açgözlülüğüne dayanamıyor artık.
Plastikle dolu denizler, tükenen topraklar, boğulan şehirler…
Bizse hâlâ “bir üst model” peşindeyiz.
Bir tabak yemeği çöpe atarken, dünyanın bir ucunda bir çocuk açlıktan ölüyor.
Ama biz, o fotoğrafın altına bir “amin” yazıp geçiyoruz.
Vicdan bile artık dijitalleşti.
Gerçek Zenginlik Gönül Tokluğudur
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor:
“Gerçek zenginlik mal çokluğu değil, gönül tokluğudur.”
Bugünse gönül tokluğunun yerini hırs, kanaatin yerini doyumsuzluk aldı.
Evlerimiz büyüdü ama huzurumuz küçüldü.
Dolaplarımız doldu ama kalplerimiz boşaldı.
Her şeye sahip olduk, ama bir türlü kendimize olamadık.
Oysa kanaat, insanın iç huzurudur.
Kanaat eden, dünyanın yükünü değil; sadece kendi sorumluluğunu taşır.
Kanaat eden, bir lokmada doyumu, bir teşekkürde huzuru bulur.
Ve belki de bugün, yeniden kanaate dönmeden hiçbir krizi, hiçbir buhranı aşamayacağız.
Tükettik Her Şeyi… Neyimiz Kaldı?
Tam da bu ruh halini Uğur Işılak şu dizelerinde ne güzel anlatmıştı:
Belki delirmedik
Ama kudurduk.
Nefsimize göre bir dünya kurduk
Zevkin de keyfin de dibine vurduk
Tükettik her şeyi, neyimiz kaldı
İliklere kadar girdi siyaset
Fikir müflis, vizyonumuz hamaset
Önyargının adı oldu feraset
Tükettik her şeyi, neyimiz kaldı.
Ufuk olmayınca dünden dem vurduk
Yarını olmayan günden dem vurduk
Biraz sıkışınca dinden dem vurduk
Tükettik her şeyi, neyimiz kaldı
Bozacının şahididir şıracı
Nereye el atsan durum çok acı
İbadetler bile reklam aracı
Tükettik her şeyi, neyimiz kaldı
Mülkün kölesiyiz, makamın kulu
Kaydı şirazemiz, şaşırdık yolu
Müzeye kaldırdık sağ ile solu
Tükettik her şeyi, neyimiz kaldı
Evet…
Tükettik inancı, tükettik kanaati, tükettik vicdanı…
Geriye sadece bir yorgun dünya ve huzursuz bir insan kaldı.
Belki de artık yeniden başlamanın zamanı geldi.
Kanaati hatırlamak, israfı terk etmek ve insana yaraşır bir yaşamı yeniden inşa etmek…
Çünkü her şeyin tükendiği yerde, insan ancak kanaatle yeniden var olabilir.