İbrahim Kayaoğlu

Bir gönül adamı: Kerem Seçer

İbrahim Kayaoğlu

Elazığ, gönül insanlarının şehridir…
Gerçekten de öyledir. Bu şehirde bazı insanlar sessiz yaşar ama izleri gönüllerde yankılanır.
Tıpkı Sadi Baba, Efraim Yıldırım gibi… Evleri, gönülleri; Aksaray Mahallemizde birer mektepti. Rabbim onlara rahmet eylesin.
Ve işte onlardan biri daha: Kerem Seçer.

Adı çok duyulmaz belki…
Ama yüreği nice insana umut olmuş, nice gönle dokunmuştur.

70 yaşında… Genç yaşta eşini kaybetmiş. O günden sonra çocuklarına hem anne olmuş, hem baba.
Ne hayatın yüküne isyan etmiş, ne de zorluklara yenilmiş.
Omuzladığı sorumluluk ağırmış ama gönlü hep merhametle dolu kalmış.

Yıllarca bir Kur’an kursunda aşçılık yapmış.
Ne bir ücret talep etmiş, ne de emeğini ölçmüş.
“Allah rızası yeter” demiş.
Kazanına sadece yemek değil; dua, sevgi ve aşk katmış.
O tencereden çıkan her tabak, nice öğrencinin hem midesine hem kalbine şifa olmuş.

Ama Kerem Abi sadece kursun aşçısı değildi…
O, gönül mutfağının ustasıydı.
Ocağında ekmek değil, iyilik pişirirdi.

İmanın gereğini hiç aksatmadı.
Köşesine çekilmek yerine kimi zaman bir tiyatro sahnesinde Rim'in Dedesi Halid Nebvan rolünde, kimi zaman bir gazetede köşe yazılarıyla yer aldı.
Gündemi takip etti, sosyal medyayı iyi kullandı.
İtikadî meselelerde tavizsizdi; iman söz konusu olduğunda sonuna kadar dik durdu.
Zaman zaman duyma güçlüğü yaşasa da anlamaya gayret ederdi.
Bazen tam duyamadığı konular karşısında hiddetlenir, sarışın yüzü kızarır, en yakın dostu Tevfik Abiye kızardı…
Ama sonra mutlaka helallik isterdi.
Çünkü o, tertemiz kalbiyle samimiyetin timsaliydi.

Hiçbir zaman toplumsal sorunlara kayıtsız kalmadı.
Evinin hemen yanına küçük bir çadır kurdu.
Kimi “çadırkent” dedi, kimi “gönül çadırı.”
O çadırda çay kaynar, sohbet demlenirdi.
İnsanlar gelir; kimisi dert anlatır, kimisi fakir fukaraya çare arar, kimisi sadece susardı…
O ise hep aynı tevazuyla, hep gönlüyle dinlerdi.

Ve o gönül çadırının en sadık misafirleri sadece insanlar değildi…
Kerem Abi kedilere de özel bir sevgi beslerdi.
Onlar için ayrı yemek hazırlar, kapısının önüne koyardı.
Kediler onun sesini duydu mu, hemen etrafına toplanırdı.
O da tebessüm eder, “Onlar da Allah’ın sessiz kulları” derdi.
Kedilerle kurduğu bu dostluk, onun merhametinin sessiz ama en samimi hâliydi.

Artık kulakları eskisi kadar duymuyor belki ama gönlü hâlâ herkesi duyuyor.

Kerem Seçer, bu şehrin sessiz kahramanlarından biridir.
Ne makamı vardır ne de madalyası.
Ama Elazığ’ın vicdanına dokunan bir hayatı vardır.

Rabbim ömrünü bereketlendirsin, gönül çadırını daim eylesin.
Çünkü bazı insanlar dünyayı değiştirmez belki,
ama bulundukları yeri cennet bahçesi gibi yaparlar.

Yazarın Diğer Yazıları