Hanifi Yavaş

Hilal-Haç İttifakına Doğru Hz. Ömer'in Emannamesi

Hanifi Yavaş

Osmanlı İmparatorluğu, kuruluşu kabul edilen 1299 yılından, yıkılışı olan 1922 yılına kadar tam 623 yıl hüküm sürdü. 
İmparatorluk Devleti en güçlü olduğu 16. ve 17. yüzyıllarda Anadolu, Güneybatı Avrupa, Yunanistan, Balkanlar, Irak'ın bazı batı bölgeleri, Azerbaycan, Suriye, Filistin, Arap Yarımadasının bazı bölgeleri, Mısır, Kuzey Afrika'nın bazı bölgeleri ile Rodos, Kıbrıs ve Girit Adaları üzerinde hakimiyet sahibiydi.

Bu süreçte İslam inancının gereği olarak hiç bir dini azınlığa zulüm etmedi.
Dinlerini özgürce yaşamalarını, dillerini rahatça konuşabilmelerini sağladı. 
Devletin dini adalettir anlayışı ile asla emperyalist siyaset izlemedi.
Ne Amerikalılar gibi yerlileri katletti, ne batılılar gibi Afrikalıları sömürdü nede Rusya ve Çin gibi zulüm etti.
Asırlardır bu topraklarda kilise çanları ile ezanlar birlikte çağrı yapıyor.
Patrikhane İstanbul’un göbeğinde hâlâ dimdik duruyor, Heybeliada hala varlığını özgürce sürdürüyor.
Türkiye bu tertemiz tarihi ile bugün yeniden yükselişe geçen, mazlumların umudu olan bir ülke.
Bugünlerde siyonist İsrail'in Gazze'de yaptıkları tüm dünya halkları tarafından lanetleniyor. 
Başta Müslümanlar olmak üzere Siyonist olmayan Yahudiler, Hristiyanlar ve tüm dünya ayağa kalkmış durumda.
Tam da böyle bir süreçte, Kudüs Patriği Theofilos, İsrail'in Kudüs’te gerilimi artırması ve kutsal kabul edilen mekanları tehlikeye atması nedeni ile Türkiye'ye geldi ve Cumhurbaşkanımız tarafından İstanbul'da kabul edildi.
Görüşme sırasında tüm dünyanın beklemediği bir gelişme oldu.

Bu görüşmede Patrik Theofilos, 
Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a çok anlamlı olduğu kadar, dünyaya mesaj veren bir tablo hediye etti.
Bu tablo, İslam'ın ikinci Halifesi Hz Ömer tarafından 638 yılında Kudüs’ü fethinden sonra Hristiyanlara yaşama ve ibadet özgürlüğü tanıyan "emannamesidir." 
Bu ziyaret sonrası verilen önemli hediyenin anlamı şudur.

Kudüs’teki Hristiyanlar sahip oldukları değerlerini korunması için Türkiye’den destek istemektedir.
Böylece Hristiyanlar açıkça, Hz. Ömer’in verdiği garantinin karşılığını, bugünde Erdoğan’dan beklediklerini ve bizi siz koruyun diye tüm dünyaya ilan etmiş oldular.
Hz Ömer'in verdiği bu emannamenin Erdoğan'a verilmesi  Kudüs’ün tapusunun hala Osmanlı mühürüyle bizim arşivimizde olmasıdır.
Bu olayın yaşamasından hemen sonra katil İsrail Devleti'nin terörist başbakanı Netanyahu ile hamisi ABD devlet başkanı Trump panikle devreye girdi.

İstanbul'da Erdoğan’a verilen "emanname"ye Washingtonda Trumptan karşı atak geldi.
Trump, Fener Rum Patriği Bartholomeos’u Beyaz Saray’a çağırarak, “Türkiye’de azınlıklar zulüm görüyor" açıklamasını yaptırıldı. 
Katil Netanyahu ise panik ve endişe ile yaptığı açıklamada, “Kudüs bizim şehrimiz Erdoğan" dedi.
Gazze'de yaşanan vahşet, Hristiyan dünyasında, İsrail ve Siyonizm karşıtlığını artırmaktadır.

Ayrıca,üç din içinde kutsal sayılan Kudüs'ün, sadece Yahudilere ait olduğunu iddia ederek buna yönelik plan ve program yapması ileriki dönemlerde, Hilal ile Haç arasında ittifakın gelişmesine neden olacaktır.
Terör devleti İsrail giderek kendi sonunu hazırlamaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları