Hanifi Yavaş

Gezi Parkı İhanetinin Ekonomik Boyutu

Hanifi Yavaş

Bugün "Gezi Parkı" ihanetinin 12. yılı.
Hemen söylemek gerekir ki, yaşanan hiçbir kitlesel olay tesadüf değildir.
Gezi olaylarının başlama amacı neydi?

Olaylar, 28 Mayıs 2013 tarihinin sabah saatlerinde, Taksim Yayalaştırma Projesi kapsamında Taksim Gezi Parkı'nın bir duvarının yıkılmaya başlanması ve bazı ağaçların sökülerek yer degiştirmesini protesto etmek üzere başladı.
2008'deki küresel ekonomik kriz tüm dünyada ağır hasarlar oluşturmasına rağmen, Türkiye'nin 2010, 2011 ve 2012'de ekonomik anlamda çok ciddi başarılar elde ederek yüzde 8'lere varan büyüme gerçekleştirmiştir.
Burada bir konuya daha dikkat etmekte yarar var.

Gezi olaylarından 14 gün önce Erdoğan IMF'ye olan 23.5 milyar dolar borcun son taksidi olan 412 milyon doları ödeyerek yeni anlaşma yapmamıştır. 
Ekonomik bağımsızlık adına önemli bir icraatın  gerçekleştiği bir dönemde özgürlük sloganları ile gezi olaylarının başlaması asla tesadüf değildir.

Gezi olayları dediğimiz ihanet hareketi tamda bu dönemde 28 Mayıs 2013'de başlayan olaylar 20 Ağustos 2013 tarihleri arasında gerçekleşmesi tesadüf değildir.

Ama görüldü ki mesele ne çevre düzenlemesi nede üç beş ağacın sökülerek yer değiştirmesi değildi.
Olayları organize eden güçlerin amacı hakkın demokratik oyları ile seçilmiş iktidarı devirmekti.

Gezi vandallığının sadece ülke ekonomisine verdiği zararın boyutları incelendiğinde masum bir hareket olmadığı bir yerlerden çok iyi kurgulandığı anlaşılacaktır.

Yaşanan her olayın ardından gerek yerli gerek yabancı yatırımcı algısındaki bozulma, ekonomik göstergeler ve finansal piyasalara ciddi hasar verdi.

Ülkemize çekilen bu operasyon, ekonomisi düzelen, dış borcu azalan, büyüme trendi artan bir ülke ekonomisinin nasıl bozulabileceği hususundada önemli veriler vermektedir.

Gezi olayları öncesi ve sonrası oluşan ekonomik rakamlara bakarak olayın amacını ve ülkeye verdiği zararı daha iyi anlayabiliriz.
Borsa İstanbul (BIST 100) endeksi, olaylar başlamadan önce rekorlar kırarak 93.398 puana ulaşmıştı.
Gezi olayları sonrasında ise çok hızlı bir düşüş trendine girdi 

Olayların yaşandığı dönemde hisse senetlerinin fiyatı ortalama olarak TL bazında yüzde 30, dolar bazında ise yüzde 40 değer kaybetti.
Merkez Bankası verilerine göre, Gezi olayları sonrasındaki 1 aylık süreç içerisinde yabancı yatırımcılar 8 milyar dolarlık çıkış yaptı.
Gezi olayları başlamadan önce 1,70-1,80 bandında hareket eden dolar, olaylar sonunda 2,39'a kadar yükseldi.
Bu yükselişi durdurmak için  TCMB, Ocak 2014'te 550 baz puanlık faiz artırımına gitti.

Mayıs 2013'te yüzde 4,61 ile tarihi düşük seviyelerine gerileyen borçlanma  tahvil faizleri ise olayların neden olduğu kurdaki yükseliş, enflasyon beklentilerindeki bozulma ve yabancı yatırımcıların satışları ile 3 ayda yüzde 9,25 ile yaklaşık iki katına yükseldi.
Gezi olayları öncesinde yüzde 6,13'e kadar gerileyen yıllık enflasyon, sonraki 3 ayda yüzde 8,88'e kadar yükselme gösterdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gezi olaylarının Türkiye'ye doğrudan maliyetinin 1,4 milyar dolar, dolaylı maliyetinin ise 100'lerce milyar doları bulduğunu söyledi.

Olaylar sonucunda 8 sivil ve 2 güvenlik görevlisi hayatını kaybetmiş, 9063 kişide yaralanmıştır.

Gezi vandallığı sürecinde protestocular tarafından 46 kamu binası, 231 polis aracı ve 44 ambulans kullanılmaz hâle getirilmiştir. 326 iş yeri ve 201 araç tahrip edildi, 80 belediye otobüsü ve 85 otobüs durağı yakılmıştır.

Dışarıdaki ve içerideki ihanet odakları yukarıda bahsedilen ve iyiye giden ekonomik göstergelerden fazlasıyla rahatsız oldu.
Ülkemiz insanını kutuplaştıran eylemin başlangıç noktasıda aslında gezi olayları sayılabilir.

Daha önce iktidara karşı yapılan Cumhuriyet mitinglerine dahi destek vermeyen gruplar, bir odaktan düğmeye basılmış gibi bu defa gezi eylemlerine destek verdiler. 

Son günlerde gündemde olan bazı dizi ve sinema oyuncularının yapılan hiçbir eylemede boy göstermedikleri halde bu eylemlere aktif olarak katılmalarıda düşündürücüdür.

Gezi olayları, Türkiye'deki siyonist Londra sermayesi ile ilişkili olan  darbe sevici tekelci sermayenin, eski karanlık Türkiye günlerine dönme isteğinin planından başka bir şey değildir.

AK Parti hükümetini devirmeye yönelik başlatılan Gezi Kalkışması’na katılan ve o dönemde "Mesele sadece ağaç değil, sen hala anlamadın mı?" mesajıyla halkı isyana çağıran sözde oyuncu Mehmet Ali Alaboranın sözleride gezi olaylarının gerçeğini anlatmaktadır.
Daha sonrası süreçte PKK terör örgütü yöneticilerinin yaptığı açıklamalara baktığımızda, gezi olaylarını sahiplendiklerini ve DHKPC gibi diğer terör örgütlerini de organize ederek birlikte yaptığını itiraf etmişlerdir.

Yine FETO terör örgütü yönetici ve mensuplarıda bu olayların içinde olduklarını ve her fırsatta sahiplendiklerini belirtmektedirler.
Gezi olaylarının nedeni ve organize edenler bu kadar net iken, Cumhuriyeti kuran ve her fırsatta Atatürk'ün partisi olmakla gurur duyduklarını ifade eden ana muhalefet partisi CHP, ülkemizi bölmek ve parçalamak isteyen PKK, FETO, DHKPC gibi terör örgütleri ile birlikte hareket etmiştir. Ve hala gezi olayları dediğimiz bu kalkışma ile övünmektedir.

Türkiye'ye verdiği bu kadar zarara rağmen gezi terörünü savunmak ülkeye düşmanlık yapmaktan başka bir şey değildir.
Tarihe kara bir leke olarak geçen bu terör eylemini savunanlar ne Türk milletinin nede Türk devletinin dostu değillerdir. 

Yazarın Diğer Yazıları