H. Burak Boyraz

İş yerinde fazla mesainin ispatı

H. Burak Boyraz

İş Kanunu’nun çalışanlara tanımış olduğu en önemli haklardan biri, fazla çalışma ücretine ilişkindir. Ancak bu hak, ne yazık ki çalışma yaşamının pratiğinde çoğu zaman kâğıt üzerinde kalmakta, işçiler fiilen yaptıkları fazla mesainin karşılığını alamamaktadır. İşte bu noktada işçinin hak arayışındaki en kritik meselelerden biri “fazla mesainin ispatı”dır. Zira mahkemeye taşınan birçok işçi-işveren uyuşmazlığında, işçinin fazla mesai yaptığını ispat edememesi, davanın reddiyle sonuçlanmaktadır.

Hukuki Dayanak: Fazla Mesai Nedir?

4857 sayılı İş Kanunu’nun 41. maddesi uyarınca, haftalık 45 saatin üzerindeki çalışmalar “fazla çalışma” olarak kabul edilir. Bu fazla çalışmanın, normal saatlik ücretin %50 fazlasıyla ödenmesi gerekir. Ancak burada önemli olan yalnızca fazla çalışmanın varlığı değil; bunun hukuken geçerli bir şekilde ortaya konulabilmesidir.

İşçi, fazla çalıştığını iddia ediyorsa, bu iddiasını usulüne uygun şekilde ispat etmekle yükümlüdür. İşveren ise, fazla çalışmanın yapılmadığını, yapılsa dahi karşılığının ödendiğini savunabilir. İşte tam bu noktada taraflar arasında ispat mücadelesi başlar.

Fazla Mesai Nasıl İspatlanır?

İş hukuku yargılamasında, fazla mesainin ispatı çoğu zaman tanık beyanları, puantaj kayıtları, giriş-çıkış sistemleri, e-posta yazışmaları, güvenlik kamera kayıtları, iş yerindeki görev tanımları ve iç düzenlemelerle sağlanmaya çalışılır.

Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre;

“Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi, bu iddiasını yazılı belge ya da tanık beyanları ile ispatlamalıdır.”
Bu kapsamda, özellikle aynı iş yerinde çalışmış ve işverenle menfaat ilişkisi olmayan tanıklar büyük önem arz eder. Mahkemeler, sadece soyut beyanlarla değil, bu beyanların işyeri koşullarıyla ne derece örtüştüğüne de bakmaktadır.

Öte yandan, işverenin kartlı geçiş sistemi, turnike kayıtları, iş talimatları gibi belgeler de fazla mesainin yapılıp yapılmadığı konusunda delil niteliğindedir. Ancak bu belgelerin tek taraflı olarak işveren tarafından düzenlendiği unutulmamalı, içeriğinin işçinin lehine mi aleyhine mi olduğuna dikkatle bakılmalıdır.
İmzalı Bordrolar ve İtiraz Yükümlülüğü

İşçi tarafından imzalanan ücret bordrolarında, fazla mesai sütunlarının eksiksiz ve düzenli olarak doldurulması ve işçinin bunu herhangi bir şerh düşmeden imzalaması, fazla çalışmanın karşılığının ödendiğine dair karine oluşturur. Ancak Yargıtay, bu bordroların her zaman kesin delil teşkil etmediğini, özellikle bordronun matbu, yani önceden basılmış ve işçiye sunulmuş formlardan oluştuğu durumlarda işçinin iradesini yansıtmadığını kabul etmektedir.
İşçi, bu bordrolara karşı itiraz etmeli, şerh düşmeli ya da dava sırasında bordronun gerçek durumu yansıtmadığını açıkça ileri sürmelidir.

İşverenin Stratejileri ve Mahkeme Uygulaması

İşverenler, çoğu zaman fazla mesainin işin niteliğinden kaynaklandığını veya fazla mesainin yapılmasının yasaklandığını öne sürmektedir. Ancak işverenin bu yöndeki savunmalarını destekleyecek somut belgeler sunması gerekir. “Mesai yapılması yasaktır” yazılı iç genelge veya işyeri kuralları, çalışanlar tarafından rutin olarak fazla mesai yapıldığı tanık beyanlarıyla ortaya konulursa, mahkemeler bu yasakların sadece kâğıt üzerinde kaldığına hükmedebilir.
Yine, mahkemeler fazla çalışmanın süreklilik arz etmesi, yani istisnai değil, düzenli ve alışılmış bir hal almış olması durumunda işçinin lehine karar vermeye daha yatkındır. Zira işverenin bu durumu uzun süre sessizce kabullenmiş olması, zımni onay anlamına gelmektedir.
İşçinin Aleyhine Oynayan Süreç: Zaman Aşımı ve İspat Yetersizliği

Fazla mesai alacaklarında zaman aşımı süresi, 5 yıldır. İşçi, bu süre içinde dava açmazsa hakkı sona erer. Bununla birlikte, fazla mesai yaptığına dair yeterli delil sunamayan işçilerin talepleri reddedilmektedir. Özellikle kayıt dışı çalışan, resmi giriş-çıkış belgesi olmayan işçiler için bu durum daha da ağırlaşmaktadır.

Burada sendikalaşmanın, işyeri denetimlerinin ve iş müfettişlerinin etkinliğinin artırılması bir zorunluluk haline gelmektedir. Aksi takdirde, hakkını aramak isteyen binlerce işçi yalnızca “haklı ama ispat edemeyen” konumunda kalmaya devam edecektir.

Sonuç: Sessiz Kalmayın, Delilinizi Saklayın

Her emek gibi fazla mesai de kıymetlidir ve karşılığı ödenmelidir. Ancak hukuk düzeni, “haklı olan”a değil “ispatlayabilen”e hak tanır. Bu nedenle işçiler, çalıştıkları saatleri not etmeli, e-posta yazışmalarını saklamalı, tanıklık yapabilecek iş arkadaşlarıyla iletişimde kalmalı ve gerektiğinde yasal destek almalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları