Filiz Kılıç Sağlam

Zorbalık nerede başlar, nerede biter?

Filiz Kılıç Sağlam

Toplum yetişkiniyle , çocuğuyla, kadınıyla ,erkeğiyle, eğitimlisiyle eğitimsiziyle , yaşlısıyla genciyle, bir bütünü oluşturur. Bu bütün bazen uyumlu bazen de uyumsuz, zorlayıcı  olabilir. Üstelik uyumsuzluk ve zorlayıcı yaşam olayları sadece dezavantajlı grupta görülen bir problem olarak görülmez , toplumun her kesiminin benzer sıkıntılarla karşılaştığı  bir gerçektir. Bu uyumsuzluk toplumun bir bölümünde ortaya çıkınca toplumun diğer kesimlerini de olumsuz yönde etkiler. Annelerin ,babaların gergin olması, aileye ve çocuklara , işverenlerin ve idarecilerin stresli ortamı çalışanlara ve personele herhangi bir şekilde mutlaka yansır. Bu bağlamda zorbalık da bence başlı başına bir toplumsal  ruh sağlığı sorunu olarak ele alınabilir . Yani zorbalığın ne olduğunu ve zorba olunmaması gerektiğini çocuk sadece okulda veya evde öğrenmez, hayatın her anında yaşayarak ve görerek öğrenir. Trafikte kurallara uymayan aracın  içindeki çocuk bunun normal olduğunu düşünür, markette sırasını beklemeyen bir kişiyi gören çocuk sıra beklemenin gereksiz bir şey olduğunu düşünebilir, haberlerde problemlerini şiddetle çözen kişileri gördükçe bunu kendi hayatında uygulamayı düşünebilir. Yani zorbalık ailede başlayıp , ailede biten yada okulda başlayıp ,okulda devam eden bir sorun değildir , bu yüzden çözümünü de sadece ailede ve okulda aramanın doğru olmadığını düşünüyorum.

       Son zamanlarda artış gösteren ve haberlerde uzun uzun yer alan parkta, okullarda, sokakta, spor yapılan alanlarda   karşımıza çıkan ,dozunu gün geçtikçe arttıran şiddet yoğunluklu , çocuğun yaşama hakkını elinden almaya kadar giden olayları izledikçe çok üzülüyoruz ancak üzülmenin bir çözüm olmadığını da biliyoruz. Bu konuda toplumun her kesiminin duyarlı olup kendi üstüne düşeni yapması  ve yasaların baştan başa düzenlenmesi, önleyici ve koruyucu tedbirlerin alınması okulları daha güvenilir hale getirebilir.

      Okul, çocukların ve gençlerin  sosyal beceriler kazandığı, kişiliklerini geliştirdiği, akademik ve bilişsel yönlerini zenginleştirdiği, akranlarıyla bir arada olma imkanı sunan , kendini tanıma ve şekillendirmeye destek olan, öğretmenleriyle iletişim kurarak kendini tanımasına fırsat verilen , değerler konusunda öğrendiklerini uygulama fırsatı sunan   yerlerdir. Bu hedeflerin gerçekleşmesi için öğrencilerin kendilerini önce güvende hissetmeleri gerekir. Ancak ne yazık ki güvenli alan olması gereken yer, bazen öğrencilerin en çok zarar gördüğü yer haline gelebilir. Bu zararın en yaygın ve en tehlikeli türlerinden biri ise zorbalıktır. Öğrencilere, akranları  , üst sınıfları , sokak arkadaşları ,arkadaşlarının aileleri(çocuğunu korumak için başka bir çocuğa şiddet göstermek )zorbalık yapabilir . 

    Zorbalık; bir öğrencinin fiziksel, sözlü, duygusal ya da siber yollarla sürekli olarak rahatsız edilmesi, aşağılanması ya da dışlanmasıdır  yani zorba ve kurban arasında güç dengesizliğiyle karakterize edilen  zararlı davranışların tümüdür. Bir öğrencinin başka bir öğrenciyi vurması ,alay etmesi, lakap takması , getir götür işlerini yaptırması, parasını alması , eşyalarını kendi malıymış gibi izinsiz kullanması, bunu sürekli yaparak alışkanlık haline getirmesi ve kişiliğinin bir parçası olmasıdır zorbalık.   Bu durum sadece mağduru değil, tanık olanları da derinden etkiler tanık olan kişide korku ,güvensizlik çaresizlik gibi duygular oluşur , eğer sessiz kalır ve bir destek almazsa o da bir süre sonra mağdur olarak zorbalığa maruz kalabilir.. Özellikle çocuk yaşta maruz kalınan zorbalık, bireyin özgüvenini zedeler, okul başarısını düşürür, okuldan uzaklaştırır, farklı bağımlılık türlerine yönlendirir, içine kapanmasına neden olur  ve bir süre sonra zorbalığa maruz kalan kişi de zorba olma eğilimi gösterebilir ,  uzun vadede psikolojik sorunlara yol açabilir, istenmeyen sonuçlarla karşılaşılabilir. Zorbalık yapan kişi ve çocuk ise davranışı durdurulmadığı sürece  suç işleme kapasitesini arttırır , anti sosyal davranışlar gösterme eğilimi daha fazladır, kendisinden korkan ve çekinen akranlarıyla grup oluşturarak baskı kurmaya devam eder…

      Zorbalığın birçok çeşidi vardır. Bazıları çok açık ve fark edilirken(vurma, çarpma, lakap takma), bazıları sessizce ve sinsice(dışlama, yok sayma) gerçekleşir. Örneğin; bir öğrencinin saç stiliyle dalga geçmek, fiziksel şiddet uygulamak kadar zarar verici olabilir. Özellikle sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte, siber zorbalık da giderek artmakta ve okul dışında da öğrencileri rahatsız etmeye devam etmektedir. Kişinin paylaştığı fotoğrafa kimliği belli olmayan hesaplardan yapılan yıkıcı, şiddet ve cinsel içerikli yorumlar ve küfürler , atılan şiddet tehdit  ve cinsel içerikli mesajlar da zorbalığın sanal boyutudur. Bu konuda çocuklar okullarda rehberlik servisleri tarafından bilinçlendirilse de ,anne baba olarak çocuklarımızın telefonlarını kontrol etmek ,iletişim kurduğu kişileri gözden geçirmenin önemini fark etmeliyiz.

     Bu sorunun önlenebilmesi için aileye çok iş düşmektedir, aile iletişimin açık olması , aile içi paylaşımın nitelikli olması , ekran kullanım süresinin aile tarafından kontrol edilmesi, aile içi eğitim seviyesinin yüksek olması , anne babanın bu konuda kendini geliştirecek eğitimlere katılması , çocukların üzerinde baskıya dayalı değil, sevgiye ve saygıya  dayalı bir aile bağlarının oluşması , aile için problemlerin mümkün olduğunca konuşarak çözülmesi , çocuklarının yeteneklerinin keşfedilmesi mümkünse bu yetenekleri doğrultusunda kurslara katılımının sağlanması , çocuğun kendini ifade etmesine müsaade edilmesi , çocuğun sorunlarına karşı duyarsız kalmamak , çözüm odaklı ebeveyn anlayışı ile ilerlemek , problem çözüm hususunda çocuklarımıza  örnek olmak , çocuklarımızın çözemedikleri problemler karşısında yardım istemesini öğretmek , bağımlı değil sağlam bağların olduğu sağlıklı bir aile anlayışının hakim olması , çocuğumuz için koruyucu ve önleyici tedbirlerdir . 

     Okullarda zorbalığın önlenmesi için; okul yönetiminin bu konuda duyarlı olması, sınıf öğrenci sayılarını azaltmak  , okulun fiziki şartlarını mümkün olduğunca zenginleştirmek  , çocuğu okulda tutarken sosyal etkinliklere zaman ayıran bir programla donatmak   , okulun güvenlik önlemlerinin koşulsuz şartsız tamamlanması ,(kameralar ve güvenlik görevlisi) öğretmenlerin bu konuya yönelik hassasiyetlerini öğrencilere anlatacak vakit ayırmaları  ,öğrenciler arasında empati duygusu geliştirilmeli, hayır diyebilme becerisin geliştirilmesi, kişisel sınırlarının farkında olması,  farklılıklara saygı gösterilmesi gerektiği öğretilmelidir. Öğretmenler, sınıf içindeki dinamikleri dikkatle gözlemlemeli, öğrenciler arasında olumsuz ilişkiler olduğunda hızlıca müdahale etmelidir. Veliler ise çocuklarının duygusal değişimlerine karşı duyarlı olmalı, zorbalığa uğradığını ya da uyguladığını fark ettiklerinde gerekli adımları atmalıdır. Veli öğrenci okul ve öğretmen işbirliği bu konuda da çok önemlidir. Unutulmamalıdır ki zorbalık, sadece “şaka” değildir. Her birey saygıyı, sevgiyi ve güvenli bir öğrenme ortamını hak eder. Okullarda zorbalığa sıfır tolerans gösterilmeli ve her öğrenci, kendini güvende hissettiği bir eğitim ortamında yetiştirilmelidir.

     Toplumun her kesimi bu konuda üstüne düşen görevi yaparsa ,kitle iletişim araçları bu konuda örnek teşkil edecek programlara ağırlık verirse , biz yetişkinler çocuklarımıza hal diliyle örnek olursak , bu toplumsal sorun ortadan kalkabilir. Zorbalığın sadece çocuklar arasında değildir.. Yetişkinlerde  işyerinde, komşular arasında ,aile içinde ,arkadaşları arasında direk ve dolaylı olarak zorbalığa uğrayabilir , bu zorbalık etraftakiler tarafından çok açık ve hissedilir düzeyde olmasa da kişi için çok olumsuz etkileri söz konusudur . Bu yüzden kişisel sınırlarımızı net olarak ifade etmeliyiz. Bu konu ile ilgili son zamanlarda yazdığım birkaç dizeyle yazımı bitirmek istiyorum

Hayatta bazı masalar vardır .
İlk kez oturursun ama kalbin huzursuzdur..
Güvensiz tavırlar , tutarsız hareketler ,yargılayıcı bakışlar ve meraklı sorular ,
Şüpheyle örülmüş cümleler , iğneleyici kelimeler ..
Bütün bunlar sana sessizce fısıldar 
‘Burada ikinci kez bulunmamalısın’ 
Kendini korumak ,bazen sadece o masaya bir daha oturmamakla olur .
İşte bu zarif mesafeli bir tavırdır.

Yazarın Diğer Yazıları