Filiz Kılıç Sağlam

HAYAT 'A

Filiz Kılıç Sağlam

Biri anlamayacak seni.
Biri, anlatmadıklarını bile anlayacak.
Biri, anladığı anda bırakıp kaçacak;
Başkası, anladığı yerden seni saracak.
Biri “Anladım.” deyip çomak sokacak;
Biri, yorgunluğunu bilip su verecek;
Başkası, günahını bile esirgeyecek.
Kimi, senin yanında huzur bulacak;
Kimi her baktığında delirecek.
Birinin kusurunu kapatacakken,
Birinin kusuru olacaksın.
Birini görmezden geleceksin;
Başkası için yok olacaksın.
Birinin hatasını duyunca unutacaksın,
Biri senin hatanı bulmak için fener takacak.
Biri, “Dile benden ne dilersen.” deyip gönlünü alacak;
Başkasına ne dersen de yoluna bakacak. 
Birinin konuşmak için yalvardığı, başkasının duymak istemediği olacaksın.
Amannn ne dersen boş hayat işte  işin sonunda 
Birinin aklına gelince gülen yüzü olacaksın;
Biri de senin baharın olacak.
Birinin ezberlediği şiir olacaksın 
Birinin  defalarca dinlediği şarkısı.
Sonrası mı, Filiz’im? 
Sonrası güzel kadın sonrası güneş, sonrası bahar, bahçe, sonrası deniz ve martı…
Dudağının kenarında tatlı bir gülüş ,neşeli bir şarkı .
Tutkuyla gönlünce yaşa git bu hayatı …

SAĞLIKLI İLİŞKİLER,SAĞLAM BAĞLAR

    Biz İnsanlar, doğamız gereği toplum içinde yaşarken , birbirimize destek olmaya ve bağlanmaya ihtiyaç duyarız. Var olduğumuz sürece , hem kendimizin hem de başkalarının yalnız kalmasını  istemeyiz. Tabi bahsettiğim bu yalnızlık ,seçilmiş ve süreli olan türden değil. Bağ kuran insan  kendini dahil olduğu  grubun bir parçası, toplumun bir bireyi olarak daha güvenli ve değerli hissederek hayatına devam eder.. Kişi sağlam bağları eşiyle , dostuyla ,ailesiyle,arkadaşlarıyla, özel hayatındaki kişiyle  ,komşularıyla veya sosyal yaşamda paylaşımda bulunduğu kişilerle kurabilir.. Ancak, herkesle  kurulan iletişim  sağlıklı değildir, hatta aynı kişiyle kurduğumuz iletişim de başlarda güzel sonralarında sıkıntılı olabilir. Bazı insanlar sadece yalnızlık giderir ve fiziksel olarak yanımızdadır ama ruhumuza dokunamazlar bizi sarıp sarmalayamazlar . Benzer yüzeysel ilişkilerin çokluğu  zamanımızdan ve yaşamımızdan çalarak  ruhumuzu tüketebilir,  sabrımızı zayıflatır, bizleri  yalnızlaştırır ve kendimizden uzaklaştırır. Filozof Nietzsche“Hayatında dans etmeyenleri çıkar. Ruhunun melodisine ayak uyduramayanla yol yürüme.” diyerek herkesle arkaşlığın sonsuza dek sürmeyeceğini  bazıları ile yolları ayırmak  gerektiğini ve en değerli bağı kendimizle kurmamız gerektiğini hatırlatıyor.

    Alma –verme dengesinin önemsendiği sağlıklı bir ilişki, karşılıklı saygı, anlayış ve desteğe dayalıdır. Bu tür ilişkiler, kişinin büyümesini, gelişmesini ve psikolojik açıdan daha güçlü olmasını sağlar. Ancak bazen, farkında olmadan , dengesiz ilişkiler içinde kendimizi kaybederiz  ve sadece duygularımızla ilerleriz .Karşımızdaki kişiye sürekli olarak verirken, kendimizden ne kadar ödün verdiğimizin farkında olmayız çünkü kendi düşüncelerimizi yok sayarız ve önemsemeyiz . yapılan saygısızlıkları , sınır ihlallerini görmezden geldikçe daha olumsuzu ile karşılaşmamız muhtemeldir.Bir noktada, duygusal enerji tükenir çünkü her duygunun bir son kullanım tarihi vardır .Carl Jung (Psikiyatrist)“Sizi tüketen insanları bırakmak bir zayıflık değil, ruh sağlığını korumak adına bir güç göstergesidir. Bizleri anlamayan ,anlamak istemeyen , yaşadığımız olaylara karşı duyarsız kalan, hep bana hep bana diye bizleri sömüren ilişkilerde elimizden geldiğince sınırlarımızı korumak ve gerekirse uzaklaşmak çok doğrudur. Böyle ilişkileri bırakamıyor onlara karşı hala bağlılık hissediyorsak bu bağımlılığa doğru değişmiş bir ilişki değil midir?

    Bir kişiyle iletişim kurarken oluşan  bağ sağlıksız olduğunda, kişiye verdiği duygusal yük arttıkça ,kişinin  ruhsal sağlığını da tehdit etmeye  başlar. Yeterince değer görmediğini, anlaşılmadığını, hatta bazen küçümsendiğini hissetmek, özgüvenin sarsılmasına yol açar. Güven verneyen arkadaşlık ilişkileri , laf kalabalığına dönen sohbet ortamları , sorunları çözmek yerine yeni sorunlar çıkaran ilişkiler kişinin yaşam kalitesini düşürür ve kişiye ayak bağı olmaya başlar .Bu durum, bireyin kendini sürekli olarak eksik hissetmesine ve ruhsal olarak tükenmesine neden olabilir. Ve ne yazık ki, sağlıksız bir bağda kalmak, insana  kaygı ve depresyon gibi psikolojik problemleri getirir. Bu durumlarda da kendimizle olan bağı daha fazla güçlendirip, nitelikli hale getirerek baş edebilme becerilerimle devam etmeliyiz.
  Tutunmayı bilmek kadar , bırakmayı da öğrenmek ve benimsemek gerek .Verdiğimiz değeri anlamayan masalardan zerafetle kalkmak da bir nezakettir, bazı kapılar açılmamak üzere kapanmalı , bazı yükler omuzdan atılmalı, bazı hatalar ve gereksiz fedakarlıklar fark edilmeli ,bazı ilişkilerin  ömür boyu sürecek kadar nitelikli olmadığı kabul edilmeli . 

   Sonuç olarak, bağ kurmak hayatımızda  önemli bir yer tutar, fakat bazen en sağlıklı şey, doğru insanlarla sağlam  bağ kurduktan sonra gerisini geride bırakmaktır.Bizi olduğumuz gibi kabul eden kişilerin destekleyici tarafıdır ilişkiyi besleyen .Kusursuza yakın  bir insan bile olsak bazılarının kusur aradığı kişi olabiliriz o yüzden herkesin sevdiği ve onayladığı tarafımızı beslemeyi bırakmalıyız.  İnsan, kendi sınırlarını bilerek ve ruh sağlığını göz önünde bulundurarak, sağlıksız bağlardan kurtulmalı ve sadece kendisini besleyen ilişkileri hayatında tutmalıdır. Sağlıksız olduğunu bildiğimiz halde devam edilen ilişkinin nedeni ise  bizi gerçek bize götürebilir… Kişi sayısının çok olması bir sosyallik göstergesi değil az ve öz kişi ile sağlam ve uzun süreli ilişkilerin besleyici tarafına tutunmak gerekir. Hayat budur zaten ,gelenler de olacak ,gidenler de, yol aldıklarımız da olacak, yol verdiklerimiz de… Sonuç olarak  hayatta fırtınalar ve dalgalar bitmez ,  köklerimiz ve sağlam bağlarımız ne kadar güçlüyse  ve esnekse  bu fırtınalar,dalgalar  o kadar az sarsar bizi. 
 

Yazarın Diğer Yazıları