Ülkemizde son yıllarda yaşanan güncel olaylar karşısında sosyal medya üzerinden düşüncelerimizi kimi zaman sert bir üslup kullanarak kimi zaman da estetik bir anlatım katarak ifade etmeye çalışırız. Tabi ki güzel olanı, makul olanı eleştirirken ya da düşüncelerimizi ifade ederken estetik olanı tercih etmek olmalıdır. Estetik olanı tercih eden biri olarak bugüne kadar sosyal medya üzerindeki düşüncelerimi konularına göre sınıflandırarak siz okuyucularımla paylaşma gereği hissettim. Politik, sosyal, kültürel, düşünsel mesajlar içeren bu ifadeler bu hafta politikaya ve politikacılara yönelik… Yönetenlerin ve yönetmek isteyenlerin ilgisini çekecek, rehber olacak ve en önemlisi de düşünce dünyasına yeni bakış açıları getirecek mesajlarla yüklü… Umarım ilginizi çeker…
POLİTİKAYA VE POLİTİKACIYA DAİR…
*Hun İmparatoru Attila; "eğer sınırlarınızda sorun varsa bu sorunu gidermenin tek yolu sınırlarınızı genişletmektir" der. Tabii ki bunu yaparken makul ve mantıklı sebeplere dayanarak hareket etmek en temel ön koşul olmalıdır. Aksi bir hareket büyük felaketlere neden olabilir. Geleceğe dair stratejiler ortaya koymak özgür ve bağımsız bir millet ve devlet kalmayı başarma yolunda çok önemlidir. Özellikle son zamanlarda yoğunlaşan iç ve dış düşman saldırıları Attila'nın sözünün günümüzde de ne kadar geçerli olduğunu ispatlamıyor mu? Tabii ki bunun için önce müttefiğe ihtiyacımız var... Nasıl mı olacak! Hep beraber bekleyip göreceğiz. (Suriye politikası için)
*Kalabalıklardır liderleri yanıltan. Çünkü kalabalıklar dalkavuklukta sınır tanımaz. Onlar için değerlerin bir anlamı yoktur. Halkla gelecek inşa edilir ama kalabalıklar sizi bataklığa sürükler...
*Devletin yeniden yapılandırması için kurumsal felsefe, adalet, liyakat ve erdem gibi ilkelerin anayasa gibi çerçevelendirilmesi gerekir.
*Bir lider için en güçlü silah kalabalıklardır. Bu silahı kaybetmek istemiyorsa kalabalıklara vermeyi vadettiği şeyleri zamana yaymalıdır. Aksi olursa hükmü de kısa olur siyasi ömrü de. Kalabalıklar için yeni bir lider bulmak çok da zor değildir.
*Ben de varım dediğiniz sürece düşmanınız çok olur. Varlığınızı ispat ettiğiniz an bütün düşmanlarınız dostunuz olur...
*Zafer kazananlar elde ettikleri toprakları bir süre elinde tutabilir ama kan ve gözyaşı o topraklarda olmaya devam eder...
*Devletin şefkati kadar gazabı da olmazsa o devlet er ya da geç varlık sebebini kaybeder.
*Kendi gücümüzle girdiğimiz toprakları gücümüzü kaybederek terk etmek zorunda kaldık. O güçle yeniden oraya dönmek zorundayız. Peki ama nasıl? Tabii ki hamasetle değil, hikmetle. (Medeniyetimizin yeniden dirilişi için)
*Kalabalıkların ruhu olmaz. Zaman zaman liderler verir o ruhu onlara.
*Çıkar bütün canlıları bir noktada buluşturan tek gayedir. Ortaya bırakılan bir leşe aslanı da çakalı da, akbabası da kurdu da kuşu da böceği de saldırır. İnsanların tek farkı ise bunu biraz daha kibarca yapmasıdır.
*Söyleyecek sözü olmayana terk edilirse zaman, başlar bir çürüme içten içe...
*Değerleri için savaşanlarla diğerleri için savaşanların mücadelesine tanıklık ediyoruz.
*İnsan onurunu ayakta tutan yegâne şey sahip olunan değerlerdir. Değerlere gösterdiğiniz saygı kadar saygı görürsünüz.
*Hükümdar kibirli ve bilgisiz ekâbirleri yönetici olarak tayin etme hatasına düşmemelidir. Çünkü onlar hükümdarın aynasıdır.
*İlelebet yönetmek mi istiyorsunuz? O zaman kılıçtan daha keskin ve Ömer’in adaletinden daha hassas kanunlar yapın.
*Büyük devletler kendi topraklarında savaşmaz. Çıkarlarının olduğu yerde savaşı başlatır. Ama orada da yine kendisi savaşmaz. Savaşan sen olursun her zaman onlar için. Hem de Batının maddi ve manevi silahıyla güya Hakla Batılı ayırma davasında olduğunu sanarak…
*Emperyal devletlerin ısırığı kanatmaz ama zehirler. Asıl marifet ısırığa muhatap olmamaktır.
*Siyasette avamın aptal, havasın da abdal olduğuna inanmak genel geçerli bir kural olarak görülür. Oysaki siyasette son sözü her zaman aptal sanılan avam söyler.
*Hükümdar tebaasının önemli bir kısmını kaybetmişse bunun sebebini devleti teslim ettiği yöneticilerinde aramalıdır.
*Halkı halifeden koparan yegâne şey etrafını ehlin yerine cehlin kuşattığını görememesidir. Çünkü cehl-i mürekkep adaletsizlikte ve kibirde sınırsız bir ahlaksızlığa sahiptir.
*Bir güç yıkıma doğru evirilince her zaman o gücü ilk terk edenler en çok çıkar elde edenlerdir…
*Kalben size inananları zahiren inanmış gibi görünenlerin gölgesinde bırakırsanız sizin için kaybetmek kaçınılmaz olmuştur artık…
*İnsanları üzerinizden çıkar devşireceklerine inandırırsanız dostlarınız çoğalır. Aldanmayın onların sahte tebessümlerine. Çünkü onlardır size gerçek dostlarınızı kaybettiren.
*Olan; insana dair ümitle hayal edilen ne varsa hepsi de birer birer tüketildi.
Olması gereken; yenilgi kaçınılmaz ise yıkıma uğramadan yanı başındaki yalaka ve dalkavuk takımından vazgeç…
Olacak olan; çünkü kalabalıkların aynı yüzlere uzun süre tahammülü olmaz.
Sonuç; kaybederken yeniden kazanmaya doğru giden bir yol açarsın kendine.
*Büyük devlet olduğunuz vereceğiniz stratejik kararlarla ölçülür.
Kalın sağlıcakla.